Yine matematik, yine sayılar, çözülecek problemler…
Tıpkı
hayat gibi.
Rönesans'tan
günümüze, her yüzyılda, bir önceki tarihlere göre daha fazla matematik problemi
çözülmüş. Yine de birçok büyük ya da küçük problem çözümsüz kalmış.
İşte
bunların içinde, anlaması kolay olsa da çözmesi hayli zor olan bir problem var.
İsmi
‘Mutlu son problemi’.
Bir bulmacayla başlayan bu yolculuk bir süre sonra şahane bir matematik problemini çözmeye evrilir. Hatta bu arada bazı beklenmedik keşifler dahi yapılır.
Hadi
gelin problemin içine dalalım ve bu ismi nasıl hak ettiğine beraber bakalım.
1933
yılında Budapeşte’deyiz.
Karşımızda
Macar asıllı gencecik bir kadın matematikçi var.
Esther
Klein.
Henüz
23 yaşında.
Tam
bir matematik aşığı.
Kendisi gibi matematikçi arkadaşları Paul Erdős ve George Szekeres’un bir gün kendisine getirdiği bir bulmacayla başlar ilk adım.
Üç
arkadaş bulmacayı çözmek için kafa kafaya verir.
Geçen
zaman içinde Esther Klein ve George Szekeres birbirine aşık olur. 13 Haziran
1937 yılında da evlenirler.
İşte
bulmacayı çözerken bu güzel ilişkiye yakinen tanık olan arkadaşları Paul Erdős de
probleme ‘mutlu son problemi’ ismini verir.
Peki
tüm olası yanıtlama girişimlerini zorlayan bu matematik problemi ne derseniz;
aslında konusu oldukça basit.
Ana prensipte bir kağıda çizilen noktalar ve bunları birbirine bağlayarak oluşacak şekiller var.
Başta
ne kadar nokta olursa olsun farklı şekillerde birleşme olasılığı akla gelse de;
konu üzerinde yıllarca çalışan dünya çapındaki ünlü matematikçiler problemi çözememiş.
Diyelim
ki elimizde doğrusal olmayan üç nokta var. Basitçe bir üçgen çizebiliriz. Eğer
dört nokta olsaydı dört kenarlı bir şekil çizerdik.
Gelin
görün ki noktaların dağılımına bağlı olarak noktaları her zaman dışbükey (yani konveks;
iç açıları 180 dereceden küçük) dörtgen olacak şekilde birleştirmemiz mümkün
değil.
İşte zorluk da burada başlıyor.
Peki
rastgele nokta sayısını 5 adete çıkarırsak ne olur dersiniz?
İlginç
olanı 5 nokta ile her zaman bir dışbükey dörtgen çizmemiz mümkün.
Bu
hevesle gelin nokta sayısını artıralım.
Örneğin;
9 rastgele nokta birleşimi bize beşgeni; ya da 17 rastgele nokta kullanımı
dışbükey altıgeni verebiliyor.
Peki
bunu genele yaymak mümkün mü?
Yani
esas olarak; bir dışbükey ‘n-gen’ çizmek için en az kaç rastgele noktaya
ihtiyacımız var?
İşte
bu sorunun yanıtı henüz yok.
Matematikçilerimiz
Esther Klein, eşi George Szekeres ve Paul Erdős; 1935 yılında üç, dört ve beş
kenarlı şekiller için problemi çözer. Hatta sundukları makalede bir dışbükey
çokgeni çizmeyi garanti etmek için gerekli nokta sayısını bulan bir formül önerirler.
Ancak
geçen yıllar içinde formüllerini kanıtlayamazlar.
Her
zaman dediğim gibi bilimsel hiçbir araştırma ve harcanan yıllar boşa değil. Her
biri bir sonrakine ilham oluyor. Bir başka beyinde başka kıvılcımların
oluşmasına olanak tanıyor.
Tıpkı
Mutlu son problemi’nden yola çıkan İngiliz matematikçi ve filozof Frank Ramsey’in
bulduğu ‘Ramsey Kuramı’ gibi.
Bu kuramla "Bir yapıda belirlenmiş bir özelliğin var olması için en az kaç eleman kullanılması yeterlidir?" sorusu ortaya atılır. Daha anlaşılabilir haliyle, kaosun içinde de bir düzen olabileceğini düşündürür.
Son
olarak matematiğin gücünü anladığımızda hayat daha kolaylaşacak. Ben buna
inananlardanım. Ancak sayıların gizemini yok sayanlar; astronomik gözlemlerle
değil, sadece matematiksel hesaplarla keşfedilen Neptün gezegenini hiç
unutmasınlar isterim.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
15.08.2024
Kaynaklar:
https://www.matematiksel.org; https://tr.wikipedia.org; https://mathworld.wolfram.com;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder