18 Aralık 2024 Çarşamba

ÖĞRENMEKTEN ACİZ ve İSTEKSİZ mi? (1/3)

Gittiği üniversitede öğretmenlerinin "öğrenmekten aciz ve isteksiz" olarak tanımladığı bir gençten, dünyanın övgüyle bahsettiği dev bir yazara dönüşmek…

Yaşam tarzı, hayata bakışı ve sorgulaması, yıllar içinde her şeye rağmen vazgeçtikleri, filozofluğu, askerliği ve dünyaya mal olmuş eserleri.

Onu tanımadan, yaşamını araştırmadan, en azından bir eserini okumadan bir yanımız eksik kalırdı gibime geliyor.

Sizler de benimle aynı fikirdeyseniz; gelin usta yazarın hayat sayfalarını aralayalım.

Karşınızda Lev Nikolayeviç Tolstoy.

Tolstoy 1828 yılında zengin bir ailenin dördüncü çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrinde doğar.

Henüz iki yaşındayken annesini, dokuz yaşındayken de babasını kaybeder. Kardeşleri ile beraber akrabaları tarafından büyütülür.

1844 yılında Kazan Üniversitesi'nde hukuk ve doğu dilleri eğitimine başlar. Gelin görün ki buradaki öğretmenleri tarafından "öğrenmekten aciz ve isteksiz" olarak tanımlanır.

Çocukluğundan beri gerçekleri incelemek isteyen ve öğretmenlerinin tavrını içine sindiremeyen Tolstoy, birkaç yıl sonra üniversiteden ayrılarak doğduğu yere döner.

Bir süre burada yoksul köylülerin arasında yaşar.

Sonra Moskova, Tula ve Saint Petersburg'a defalarca gider. Bu arada Fransızcasını ilerletir. Dönemin kuvvetli yazarlarının eserlerini okuyarak kendisini geliştirir.

1851 yılında Kafkasya'ya gidip orduya kaydını yaptırır.

Pek çok savaşa katılır. Orada yaşadıklarından, gördüklerinden, özellikle savaşın acımasızlığından ve ölümden çok etkilenir. Kırım savaşı sonrası ordudan ayrılır.

Tarih sayfaları 1852 yılını gösterdiğinde, neredeyse kendi gençliğinin hayali bir anlatımı olan ‘Çocukluk’ isimli ilk romanı yayınlanır.

Savaşın peşine ilerleyen yıllarda Avrupa’ya yaptığı gezilerde şahit oldukları, halkın yaşam şekli ruhunu bir kez daha yaralar.

Çalkantılı ruh halini susturmak adına Petersburg'a gider. Yazmaya devam eder.

Derken Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir geziye çıkar. Almanya, Fransa ve İsviçre gibi şehirlerde edindiği anılarını yazıya döker. Bu arada ünlü Fransız yazarı Victor Hugo ile tanışır. Yazarın o sıralarda yeni çıkan ‘Sefiller’ romanını okur. Oldukça etkilenir.

Ardından yurduna geri döner.

Rus köylü çocuklarının öğrenim ve eğitim göreceği yepyeni 13 okul kurar.

Ruhunun o deli çalkantılarının son bulduğuna inanır ve 1862 yılında evlenmeye karar verir. Seçtiği eş bir saray doktorunun kızıdır. Kendisinden tam 16 yaş küçüktür.

Bu beraberlikten 13 çocuk dünyaya gelir. Çift çocuklarından üçünü bebekken, birini beş, diğerini de yedi yaşında kaybeder.

Yaşamın acımasız yanlarını gördüğü o yıllarda ‘Savaş ve Barış’ ile ‘Anna Karenina’ isimli ünlü romanlarını yazar. Bu sıralarda en büyük yardımı ve desteği eşinden görür.

Artık gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden biri olarak kabul edilirken; filozofluğu ve eğitime katkıları ile dünya çapında ün kazanır.

Başta mutlu giden evliliği sonraki yıllarda, Tolstoy'un inançlarının giderek radikalleşmesi nedeniyle sallanmaya başlar. (devamı 2/3’te)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

26.07.2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...