Şimdi
bu gazetecinin gözünden ve sözünden; o zamanın Türkiye’sini, modern ilkokul
çocuklarını, tiyatro oyunlarını, Anadolu’daki müthiş vatan sevgisini, köylerdeki
savaş koşullarını, çocuk askerlerini, savaş ortamındaki gündelik hayatı ve hepsinden
öte Mustafa Kemal’i yad edelim istedim.
Birebir
onun kaleme aldığı sözlerdeyiz. Onunla beraber şaşırmaya hazır mısınız?
“Türk yetkililer Anadolu’daki ziyaretim
sırasında, özellikle de Ankara’da beni istediğimi yapma konusunda özgür
bıraktı. Bana çok içten davrandılar. Rica ettiğimde yapabilecekleri her türlü
yardımı da yaptılar.’’



O
savaş ve yokluk ortamında, yaşları küçük olsa da büyükleri gibi canla başla
savaşan çocuk askerlerden etkilenir. Yaralandıklarında gösterdikleri cesaret
onu bir başka yerden vurur. Özellikle Ankara’da bir lokantada yemek yerken gördüğü
silahlı üç küçük çocuk ve onların hikâyeleri karşısında ne diyeceğini bilemez.
Başlarına para ödülü konup yurt genelinde aranan bu çocuklar; en az büyükleri
kadar ülke savunmasında söz sahibidir.

Bu
isim kim midir? Nâzım Hikmet.
Bakın
o geceye ait hislerini nasıl anlatır Streit;
“Türkiye’deyken
onca sürprizle karşılaştım; ama Anadolu Tiyatro Grubu’nun, dünyanın en meşhur
trajedisi Hamlet’i sergileyeceğini bildiren afişlerle karşılaştığım; 1
Mart’taki o gece kadar büyük bir sürpriz yaşamadım.”
Ne
mutlu bize ki; tüm bu örnekler; işgal altındaki ülkemize gelirken taşıdığı kaygıları,
kötü imajları, dünya ülkelerinin hakkımızdaki kötü izlerini silip götürmüş.
Böylesi cesur yürekli bir milletin evlatları olmakla insan nasıl da gurur
duyuyor. Öyle değil mi?
Üstelik
bu güzelliklerin hepsini çok kısa süre içinde, hem de savaş ortamında ve
sonrasında gerçekleştirmek muhteşem bir başarı değil de nedir?
O
nedenle tüm dünya Türk milletine ve Mustafa Kemal’e hep hayran oldu. Bundan da hiçbir
zaman vazgeçmedi. (devamı
3/3’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
10.11.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder