Şimdi denizlerden karaya
geçme vakti; sırada TERAPİ KÖPEKLERİ var.
Aslında bu işe en uygun
hayvanlar sıralamasında ilk sıradalar. Köpeklerin engellilere yardımcı olarak
kullanılmaları ilk defa görme engellilerle başlamış. Ancak günümüzde pek çok engelli insan için köpekler yardımcı
olarak kullanılıyor. Özellikle son derece uyumlu ve sevecen olduğu için
Rottweiler cinsi köpekler bu işte tercih ediliyor. Görme engelliler için ‘rehber
köpekleri’; işitme engelliler için ‘duyan köpekler’ ve bedensel engelliler için
‘hizmet köpekleri’ olarak sınıflandırıp, yetiştiriliyorlar. Tümüne ‘yardım
köpekleri’ deniyor. Hizmet köpeği engelli sahibi ile onun girdiği her yerde
onunla 24 saat beraber yaşıyor, her anında yanında bulunuyor; yani bir yaşamı
beraberce paylaşıyor.
‘Terapi köpekleri’
olarak adlandırılan köpekler ise sadece engelliler için değil; hastanelerde,
huzur evlerinde, psikiyatri kliniklerinde, okul ve benzeri yerlerde kalan
herkes için görev yapıyor. Terapi köpekleri bu yerleri sahipleri ile düzenli
olarak ziyaret ederek buradaki insanlarla birebir temasa geçiyor. Bu sıcacık
temasın onları rahatlattığı, tansiyonlarını belli ölçüde düşürdüğü, kalp
atışlarını düzene koyduğu, onları meşgul ederek hoşça vakit geçirmelerini
sağladığı, hastaların iyileşmelerini hızlandırdığı artık bilimsel olarak
ispatlanmış.
Yardım amaçlı eğitilen köpekler,
bu güzel ve sıcak sevgi dokunuşları ile insanların hayatlarını öyle
kolaylaştırıyor ki. Örneğin tekerlekli sandalyede yaşayan birisi için yere
düşen eşyaları alıp vermek, kapıları açmak, ışıkları yakıp söndürmek, çamaşır
makinesini doldurup boşaltmak gibi pek çok işe yarıyorlar.
Yurt dışında hizmet
köpeği yetiştirip eğiten ülkelerde bu işleri sivil toplum örgütleri yapıyor.
Kar amaçları olmadığı için; eğittikleri köpekleri engelli insanlara herhangi
bir ücret talep etmeden veriyorlar. Türkiye’de ise henüz bu anlayışta sivil
toplum örgütü yok. Üstelik ülkemizde bu tarz köpeklerin kullanımında sakıncalar
da var maalesef.
Hizmet köpekleri
üzerlerinde uyarıcı "lütfen sevmeyin hizmet köpeğidir" gibi ibareler
taşıyan yelekler ile görev yapmak zorundalar. Ve bunları gören insanlar da köpeklerin
dikkatini çekmemeye, sahibinin iznini almadan dokunmamaya, sevmemeye özen
göstermek durumundalar. Hizmet köpeğinin konsantrasyonunu bozmamak adına
elbette. Bu özelliklere sahip köpekler; pek çok ülkede sahibinin girdiği yerlere
(lokantalar, oteller, yüzme havuzları, spor salonları, sinema, tiyatro, cafe, toplu
taşıma araçları gibi) girebiliyorlar. Çünkü geçerli izinler o ülkelerde
kanunlarla sağlanmış. Ancak Türkiye'de böyle bir uygulama için sanırım hala çok
erken. Sokak köpek ve kedilerin varlığı bile hizmet köpeklerinin dikkatini
dağıtmaya yetebilir. Keza konudan uzak bizlerin bile.
İsterseniz gelin şöyle
bir düşünelim beraberce. Türkiye'de hizmet köpekleri engelli sahipleri ile nerelere
gidebilir? Öncelikle toplu taşıma araçlarını kullanamayacaklar. Hadi bir
şekilde istedikleri yere vardılar
diyelim; beraberce sosyal yaşam alanlarının (otel, lokanta, spor salonu, cafe,
sinema, tiyatro, … gibi) çoğuna, belki de tamamına alınmayacaklar. Bu yerlerden
bazılarının girmelerine izin verdiğini düşünelim. Bu sefer orada bulunan diğer
müşteriler tarafından; belki korktukları belki de varlıklarından rahatsızlık
duydukları için istenmeyecekler. Bu konuda maalesef koruyucu kanunlar yok
bildiğim kadarıyla. Elbette olumsuz düşünmekten yana değilim ama bunlar ülkemizin
gerçekleri. Ve tüm bu olumsuzluklar Türkiye'de hizmet köpeklerinin kullanımını
engelliyor maalesef. Yine de bu kadar olumsuzluk karşısında bile Türkiye'de
engellilerin de köpek sahibi olma, hizmet köpeklerinden yararlanma hakları var.
Tüm bunların ötesinde engelli bir
insanın bir köpekle yaşamasının, onun karşılıksız sevgisini almasının ruhuna
çok iyi geleceği de göz ardı edilemeyecek bir gerçek. Bu anlamda daha duyarlı
olmak, daha olumlu bakmak ve daha fazla beklemeden adım atmak hepimizin görevi
diye düşünüyorum. (devamı 3/3 ‘de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
12.05.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder