Olumlu düşünceler bizim
yolumuzu ışığı ile aydınlatan meşaleler gibi adeta. Kendimizi daha iyi
hissetmemizi, huzurla dolmamızı sağlamanın yanında; hedeflerimizi daha rahat yakalamamızda
da rol oynuyorlar. Geceleri uykuya dalmadan önce yaşadığımız güne, acı tatlı
gördüğümüz her olaya şükredip; yarının bugünden çok daha güzel olacağı, daha
renkli geçeceği, mutluluk ışıltıları yayacağı umuduyla gözlerimizi kapatmamız
öyle güzel bir ön hazırlık ki yarın adına. Çünkü bu düşüncelerle uyuyup
uyandığımızda; ertesi sabah gözlerimizi zinde ve mutlu açacağımız kesin.
Üstelik bir de henüz başlayan yeni gün için dolu dolu yaşadığımızı düşünerek
şükretmek, geceki olumlu düşüncelerimizi kuvvetlendiren tatlı dokunuşlar olmaz
mı sizce de?
Ve işte artık hayata ve
olaylara daha olumlu bakmaya hazırız. Tebessümler eşliğinde baktığımız her
olayı olumlu algılamamız ve olumlu düşünmemiz; olumlu enerji yaymamızı sağlıyor.
Bu ise elektromanyetik alanımızı yani auramızı ışıltılarla dolduruyor. Tüm
bunları yaparken belki biraz yoruluyoruz ama etrafımızdaki güzellikleri toplamayı
da hak ediyoruz. Düşüncelerimizin kalitesine ve gücüne bağlı olarak,
çevremizdeki tüm olumlu ve güzel
enerjilerin bize doğru gelmemesi için artık hiçbir sebep yok.
Böylesi güzel başlanan
bir sabahtan sonra günümüzün kötü geçmesi mümkün değildir ki? Arada
olumsuzluklar olsa bile, bizim enerjimizin karşısında yok olup giderler çok
kısa sürede. Çünkü mücadele gücümüz her zorluğu yenecek derecededir. Pozitif
kalkanımız ise bir zırh gibi koruyacaktır bizi.
Hayallerimizi
gözlerimizin önünden sevgiyle geçirmek, adeta sahip olmuşçasına tebessüm ederek,
kalben desteklemek ise günün en güzel itici motivasyonu aslında. Elbette hedef
ve hayallerimize engel koyan hiçbir düşünceye izin vermemek gerek. Ve kendimize,
cesaretimize, istersek her şeyi başarabileceğimize sonuna değin güvenmek gerek.
Kaç kez başarısızlığa uğramış olursak olalım, önemli olan pes etmemek ve
yeniden deneme cesaretine sımsıkı sarılmak, öyle değil mi? Pek çok bilim adamı
buluşları bu sayede gerçekleştirmedi mi? Sadece bir kez deneyip bir şeyler
bulmak, yenilikler yapmak mümkün mü? Değil elbette. Denemek, denemek ve pes
etmemek en önemli koşul.
Bakın Hintli ünlü
düşünür ve filozof Osho ne der; ‘’ Değiştirmeniz gereken bilinç halinizdir.
Davranışlar bundan sonra değişir. Sorun ne yaptığınız değil, ne olduğunuzdur.
‘’ Ne kadar doğru değil mi? O halde gelin kapımızdaki o en güvenilir
bilincimize ihtimamla bakalım ve direksiyon hakimiyetimizi elimizden hiç
bırakmayalım.
Elbette kendimizi her
zaman iyi hissetmemiz mümkün olmayabiliyor. Gün geliyor hepimiz
yaşadıklarımızdan ya da etrafımızdaki olaylardan etkileniyoruz. Ancak üzgünken
ya da öfkeliyken yapacağımız bir iki basit hareket bizi o anın olumsuz
düşüncelerinden tamamen kurtaracak. Nasıl mı? Gelin bu konuda uzmanların
önerilerine kulak verelim.
Metod gayet basit
aslında, tüm yapacağımız o anlarda ZİHNİMİZİ ŞAŞIRTMAK. Bizden her zaman
beklediği hareketlerin dışında farklı bir tavır sergilemek o kadar. Ancak
dikkat edeceğimiz tek bir nokta var, o da yaptığımız değişikliklerin alışkanlığa
çevrilmesine izin vermemek. Her defasında farklı yollar denemek. Çünkü insan
beyni alışkanlığa çok meyilli. Sık tekrarlar zihnimizin onu alışkanlığa çevirmesi
için yeterli olabiliyor. Bu nedenle de yeni düşünce ve tavırlarımız kısa süre
içinde alışkanlık haline dönüşüyor. Olumsuz ve bağımlılık yapacak her şeye çok kolay alışıyoruz olmamız da bu sebepten.
Elbette bu özelliğimizi olumlu yönde kullanmak; bize başarı yollarını açacak güzel
bir basamak aslında ama, zihnimizi şaşırtırken bunu yapmıyoruz. Dikkat
edeceğimiz nokta sadece bu.
Biliyor musunuz zihnimizi
şaşırtırken her yolu deneyebiliriz. Yeter ki yepyeni şeyler bulup deneyelim ve
zihnimiz kendi kendine söylensin ‘’bu değişiklik de nereden çıktı? ‘’ diye.
Örneğin üzgün anlarımızda hep yaptığımız gibi, buzdolabının kapısını açıp bir
şeyler atıştırmak yerine, elimizde imkan varsa ılık duş alalım. Ya da dışarıda
kısacık bir yürüyüşe çıkalım. Çok öfkelendiğimiz de, kızmak, söylenmek yerine;
pencereyi açıp temiz hava almayı deneyelim ya da içimizden sayalım. Ancak bu
yaptıklarımızı bir daha ki sefere tekrar etmeyelim. Yine üzgün bir anımızdaysak
bu kez duş almak yerine, bir müziğe yüksek sesle eşlik edelim. Öfkeliyken
içimizden saymak ya da temiz havaya çıkmak yerine sevdiğimiz bir kitaptan
sadece bir iki satır okuyalım. İşte zihnimiz yine şaşırdı ve tüm bunlara bir anlam
veremedi. Zihnimiz bizim ne yaptığımızı anlamaya çalışırken, biz kendimizi daha iyi ve mutlu hissetmeye
başlıyoruz yavaş yavaş.
Hayatımıza bir esneklik
kazandırmak için de değişiklik yapmakta her zaman fayda var. Bu bize yeni bir
bakış açısı, yeni bir görüş kazandıracağı gibi hayattan alacağımız keyfi de
artırır. Ben oldum olası değişikliği severim. Çünkü her bir değişiklik pek çok
yeni ve bilinmeyeni de önünüze çıkarır. Hele bir de araştırmayı, merakla
öğrenmeyi seviyorsanız bilgi hanenize her gün yeni güzel bilgiler eklenmesi
içten bile değildir. Kendimizi geliştirmenin en kolay yoludur bu aslında.
Değişik yollar, değişik mekanlar, değişik ortamlar ve insanlar gibi…
Konunun uzmanları; her
gün aynı şeyleri yaptığımızda beynimizin hep aynı bölümü kullanıldığı ve diğer
bölümler atıl kaldığı için zaman içinde körelmeye başladığını savunuyor. Bu
nedenle farklılık ve değişiklik beyin kapasitemizin artarak kullanımına da yol
açıyor. Ve bu durum bize pek çok artı sağlıyor. İstemediğimiz kötü
alışkanlıklardan daha kolay kurtuluyor, zorluklarla daha kolay mücadele
ediyoruz. (devamı 2/2 ‘ de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
02.05.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder