
İşte
bu seçimlerde bazen yanlışlarımız da oluyor. Yanlış bir okul, yanlış bir
meslek, yanlış arkadaşlıklar, yanlış bir evlilik, yanlış bir yer seçimi gibi.
Böylesi
durumlarda ruhumuz endişeli, kaygılı ve bezgin oluyor haliyle. Mutsuzluk
bulutları tepemizde gezinirken kurban olduğumuzu hissediyoruz.
Kendi
yaratıcı gücümüzden ve olası pek çok kabiliyetimizden vazgeçiyoruz o anlarda.
Başlarda
yaşadığımız olaylar için, bizim dışımızdaki her şeyi ve herkesi suçlamak
kolayımıza geliyor. Böylece hatalarımızın ve seçimlerimizin sorumluluğundan kaçıyoruz.
Tam rahat nefes alacağımızı sandığımız noktada; aslında büyük bir kaosa doğru
sürüklendiğimizi fark edemiyoruz ne yazık ki.
Bu
bilinçsizlikle, hiç vakit geçirmeden benimsediğimiz kurban rolü için kendimize
uygun bir kıyafet belirliyoruz. Üzerimize giyiyoruz. Sonra utanç kemerini
belimize sıkıca sarıyoruz. Ardından ağır mı ağır suçluluk asasını elimize
alıyoruz.
Uzun
ve zorlu yaşam yolu önümüzde; yürümeye başlıyoruz; ağır aksak. İçsel kavgalarımızla
beraber. Bu engebeli ve dikenli yolda ilerlemeye çalışırken; bu sefer suçlama
sırası kendimize geliyor. Suçluluk duygusu tüm hücrelerimize nakış nakış
işlenirken; bunun bir bedeli olmalı diye düşünüyoruz.
Böylece
kendimizi önce mahkum ediyoruz. Sonra da bir ceza arıyoruz. Sanki en ağır
cezayı vermezsek rahat edemeyecekmiş gibi; bu cezanın yükünü de sırtlanıyoruz
sonra; tüm ömrümüz boyunca.
Kendimizi
yıpratıyoruz. Hayatımızı hiçe sayıyoruz. Ve en kötüsü de bunun farkında
değiliz.
Yaşam
ellerimizin arasından kayarken; her adımda kendimizi yargılamaya devam
ediyoruz. Hatamızın bedelini defalarca ödediğimiz halde yetinmiyoruz. Biz kendimize
bunları yaparken; bir de çevremizdeki yargılamalar, içi boş eleştiriler ve
suçlamalar var ki onlar da hata ve yanlışlarımızı her defasında yüzümüze
çarparak; bize hayatı dar ediyor.

Toltek
bilgeliğini içeren bir kitapta rastlamıştım. Şöyle diyordu; ‘’Dünyada aynı
hatanın bedelini binlerce kez ödeyen tek canlı insandır.’’ Oysaki gerçek adalet
her hatanın bedelini bir kez ödetiyor. Ötesi yok. Ancak adaletsizlik söz konusu
olduğunda her hatanın bedeli tekrar tekrar ödeniyor.
Sonuç;
mutsuzluk ve kaygılarla dolu bir yaşam oluyor.
Oysaki
gerçek içimizde.
Biz
ne kurbanız ne de suçlu.
Yaptığımız
hatalar yaşam yolundaki geçişlerimiz.
Bilmeliyiz
ki; yaşadıklarımız ağzımızda bıraktıkları acı tada rağmen çok değerli. Çünkü
bizi törpüledi her biri. Var olan sivri köşelerimizi yumuşattı belki de. Bugünkü benliğimizi oluşturmamıza katkıda
bulundu. Yaşamın kıymetini anlamamıza vesile, tecrübelerimiz oldu her biri.
Kurban
rolünü seçmektense, yaşadıklarımızdan ders alıp yola devam etmek en güzeli.
Yaşananlara hak edip etmeme şeklinde bakmadan, seçimin sadece bize ait olduğunu
kabullenmek gerek. Eğer gerekiyorsa duygu ve düşüncelerimizin farkındalığında değişmek
elbette.
İç
sesimizi her duyduğumuzda, yaşamın daha da güzel olacağına kendimizi
inandırdığımızda; enerjimiz yükselecek.
Daha
olumlu olacağız.
Daha
dirençli.
Yaşadığımız
olaylar bizim onu değerlendirmemizle şekilleniyor. Bakış açımızla kendisine bir
paye arıyor. Biz ne kadar affedici ve olumlu bakarsak, acı ve kederin değeri o
kadar azalıyor.
Tamamen
sürprizlerle dolu bir yaşam var önümüzde. Ne kadar yargısız yaklaşırsak o kadar
iyi. Tepemizdeki o keskin baltayı ne kadar az kullanırsak o kadar sağlam olacak
adımlarımız. Elbette hayatımız ve geleceğimiz de.
Sözün
özü; acısıyla tatlısıyla yaşamı bir armağan gibi kabullenmek en güzeli.
Duygu
ve düşüncelerimizin farkındalığında değişimi kucakladığımızda içimizdeki güce daha
çok inanacağız.
Yaşadığımız
duygulardan utanmadan üzerimizden gelip geçmesine izin vermek bizi
olgunlaştıracak. Yeri geldiğinde bağışlayan olmak da.
Şikayet
etmek yerine çözüm üreten olmanın keyfi ise bambaşka.
Şimdi
bir an için durup soluklanalım ve soralım kendimize. Tüm bunları yapmak ve adım adım hayatımızı renklendirmek
varken; kurban ve suçlu rolüne bürünmek niye?
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
29.07.2017
Kaynak:
https://indigodergisi.com; https://sonsuzsifa.com; Don Miguel Ruiz imzalı ‘Dört Anlaşma: Toltek
Bilgelik Kitabı.’
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBelginciğim eline kalemine yüreğine sağlık sanki beni anlattın yok birbirizden farkımız mutluluklar aynı çileler farklı da olsa hayat hepimizi cenderesinden gecirip yoğuruyor yeni yeni şekiller veriyor bizlerde buna dünya imtihanı diyerek kazanmaya çalışırız ya kaybeder yada kazanırız dilerim her zorlukla gelen kolaylığı ve başarıyı yakalayabilen olalım..sevgiyle kal������
YanıtlaSil