9 Temmuz 2025 Çarşamba

BÜYÜLEYİCİ DİL (1/2)

Dünya üzerinde insanların kolayca iletişim kurabildikleri, hatta birbirlerini anlayıp sevdikleri tek bir dil var.

Müzik.

Duyguları bir araya getiren eşsiz bir kaynak.

Müzik sözcüğü dilimize Fransızca (musique) kelimesinden, Fransızcaya ise Eski Yunancadan (mousikḗ) geçmiş.

Müzik, sesin anlamlı titreşimler kazanmış sanatsal bir formu. Ve istisnasız tüm toplumların kullandığı bu tek ortak dilin de bir alfabesi var.

Bu alfabe yedi harften oluşuyor. İşte bizler müzik dilinin bu harflerine nota diyoruz.

Peki notalar ne zaman ve nasıl ortaya çıkmış derseniz; beraberce eski yılların tozunu kaldırmamız gerekiyor.

Çok eski tarihlerde; Erken Orta Çağ döneminde (MS 6. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar); müzik sadece kilise ve ruhban sınıfının ilgilendiği bir uğraş olarak görülür.

Ve o dönemde müzikle ilgili belgeler metin şeklindedir. Çünkü henüz notalar yoktur.

Bu nedenle ezgileri, melodileri icra etmek, bu işle ilgilenen kişileri hayli zorlar.

Var olan ezgiler ya ezberlenir ya da doğaçlama yapılır. Ancak süreklilik sağlanması büyük bir sorundur.

Aslında çok daha önceki dönemlere (milattan önceki yıllara) göz attığımızda; müzikteki matematiksel gizemin bir şekilde keşfedildiği gözlemlenir.

Bu gizemi çözüp yazıya döken kişi; ünlü Grek filozofu, matematikçi ve astronom; Pisagor olur.

Rivayet odur ki; Pisagor müziğin içindeki matematiği bir demirci dükkanının önünden geçerken keşfeder.

Demirci ustasının, demir döverken kullandığı aletlere göre değişik sesler çıkarması ilgisini çeker.

Dükkanı kapattırır. Ustaya çeşitli aletler kullandırır. Çıkan sesleri inceleyip notlar alır.

Yine de çıkan seslere isim vermeyi ilk düşünen Romalı filozof Boethius olur.

O yıllarda dizideki seslerin her birini bir harf ile (A-B-C-D-E-F-G) isimlendirmek gerektiğini ileri sürer.

Gelin görün ki tarihi kayıtlar, notaların -si notası hariç- bugünkü şekliyle isimlendirilmesini ilk önerenin, 33 yaşında İtalyan bir keşiş olduğunu gösterir.

Guido D'AREZZO.

11. yüzyılda yaşamış, Orta Çağ müziğinin en büyük teorisyenlerinden biridir kendisi.

Müzikal sesleri simgeleyen işaretlere duyulan ihtiyaçtan hareketle Guido,  önce dört çizgiden oluşan yatay nota çizgilerini icat eder.

Manastırda bir grup koro öğrencisine ‘Aziz Lohannes Battista’ ilahisindeki mısraları kolay öğretebilmek amacıyla, elinin parmaklarındaki çukurlara ve tümseklere metnin ilk hecelerini yazar.

Söz konusu çalışma bu nedenle müzik tarihinde ‘Guido’nun Eli’ olarak anılır.

Böylece seslerin perdeleri ve yüksekliği tarif edilebilir hâle gelir. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

06.02.2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...