28 Aralık 2023 Perşembe

MUTLULUK KİMDE BİLEMEYİZ

Hayatta her şey gelip geçici.

Sevinçler, üzüntüler ve hatta acılar bile.

Bize düşen yakalayabildiğimiz anlarda mutluluğu içimizde hissetmek ve onu etrafımızdakilere de yansıtmak.

Elbette her zaman gülümseyemeyebiliriz.

Elbette her zaman mutlu anların farkında olamayız.

Ancak yakaladığımızda, gülümsediğimizi hissettiğimizde paylaşmak var ya işte bence o çok kıymetli.

Bu anlamda Japon edebiyatını derinden etkileyen usta yazarların, çocuk edebiyatına katkıları tartışılmaz.

Özellikle çocuk edebiyatının en önemli eserleri arasında gösterilen Japon Çocuk Öyküleri’nden; masal tadındaki küçük bir paylaşımın bizlere bunu hatırlatacağını ve hepimize iyi geleceğini düşünüyorum.

Romantik bir şair olarak ün kazansa da yazdığı ilk romanla Japon edebiyatında adeta bir çığır açan Toson Şimazaki’nin, Japon Çocuk Öyküleri’nden esinlenelim istedim bu yazımda.

Yoksulluk içinde geçen çalkantılı ve zor hayatında; yeterli besleyemediği için üç çocuğunu kaybetme acısını yaşamış olsa da; hayata ve mutluluğa bakışı içimize umut aşılar türden.

Kimin hayatı zor ve engebeli değil ki?

Herkes kendi ayakkabısını giymiş; dağ bayır, yokuş tırmanıp engelleri aşarken ve kendi problemlerini çözmeye çalışırken; sadece kendi acısına odaklanır. Ve neredeyse dünyanın merkezine kendisini koyar.

Bu durum son derece doğal olsa da işin aslı bambaşka.

Gülümsediği halde içinde fırtınalar kopan, sessiz kaldığı halde çığlık atan nice insan var dünyada.

O nedenle umut dolu yazılar, umut dolu satırlar hepimiz için önemli.

Hadi gelin mutluluğu ve gülümsemeyi hatırlayalım yeniden.

Günlerden bir gün mutluluk evleri ziyaret etmeye karar verir.

Kuşkusuz dünyadaki herkesin kendisini sevdiğini bilir. Çünkü hangi evin kapısını çalarsa çalsın ev sahibi tarafından keyifle karşılanacağından emindir.

Gelin görün ki kendisi insanların kalplerinde gerçekte ne olduğunu bilmek ister.

İşte bu nedenle yoksul bir adam gibi giyinir. Dış görüntüsüne rağmen kendisine iyi davranan kim olursa onun evine mutluluk bırakmaya karar verir.

Bu amaçla yola çıkar.

Bahçesinde köpek beslenen bir ev görür. Kapısının önünde durup tokmağı hafifçe vurur.

Ev sahibi gelen kişinin kimliğinden habersiz kapıyı açar.

Karşısındaki perişan görünümlü kişiye kim olduğunu sorar. Ancak yanıtını doğru dürüst beklemeden de kapıyı yüzüne adeta çarpar. Tam bu arada evin köpeği de sahibinden aldığı cesaretle gelen misafire kızgınlıkla havlar.

İlk kapıdan kovulan mutluluk, başka bir eve doğru yola çıkar.

Denemelidir mutlaka.

Bu sefer bahçesinde tavuk beslenen bir ev görür.

Büyük bir umutla kapıyı tıklatır. Kaşları hayli çatık bir ev sahibi tarafından kapı açılır.

Karşısında üstü başı perişan adamı görünce suratı iyice asılır. Bağırarak evinden ve bahçesinden hemen uzaklaşmasını söyler mutluluğa.

Bahçeden geçerken tavuk da ardından acı acı gıdaklar.

Pes etmemesi gerektiğini bilen mutluluk, yoluna devam eder.

Bu sefer bahçesinde tavşan beslenen bir ev görür.

Hemen kapısını çalar ve kendisinin yoksul bir gezgin olduğunu söyler.

Ev sahibi karşısındaki yoksul görünümlü adama şöyle bir bakar ve hemen mutfağa geçip kendisine yiyecek bir şeyler getirir. Gözlerindeki merhamet ışıltısı eşliğinde mutluluğa uzatır.

O sırada bahçedeki tavşanın keyifli sesi duyulur.

Gördüğü güzel ilgi karşısında mutluluk, ev sahibinin kalbinde olanı öğrenmiş olur.

Sevinç ve neşe içinde tavşanlı evden ayrılırken, onlara mutluluğu bırakır.

Kıssadan hisse çok.

Alacağımız dersler de.

Dış görünüşler, kısa anlarda gelişen diyaloglar, karşımıza tesadüfen çıkan yabancılar, yaşanan olaylar sıradan olsa da hepsi birer sınav değil mi hayatımızda?

Verdiğimiz tepkilere göre yeri geliyor kızgınlıkla günümüzü kendimize bile zehir ediyoruz.

Yeri geliyor minicik bir tebessümümüzün bize katlanarak geri döndüğüne şahit oluyoruz.

Aslında sevgi her yerde var ve mutluluk fark edebildiğimiz anlarda.

Bunu hiç unutmayalım istedim.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

22.12.2023

Kaynaklar: https://1000kitap.com; https://www.biryudumkitap.com.

 

 

21 Aralık 2023 Perşembe

DOĞADAKİ EŞSİZ MODELLER (2/2)

İlk örneğimiz Japonya’dan.

Yıllar 1960’ı gösterdiğinde Japonya’da hızları 270 km’yi aşan trenler kullanılmaya başlanır. Ancak söz konusu hız nedeniyle trenler her tünel çıkışında, yolcuları rahatsız eden ses patlamaları sorunu ile karşı karşıyadır. 

Trenlerin tünel içindeyken oluşan basıncı yemesi mümkün değildir. Bu soruna çözümü doğadan bulan yetkililer yalıçapkını kuşlarının gaga yapısını örnek alır. Gaga yapıları sayesinde denize sıfır sürtünme ile dalabilen kuşlar birebir taklit edilir. Böylece oluşturulan yeni model sayesinde ses azaltılır.

Bununla yetinmeyen araştırmacılar gökyüzünde sessizce uçabilen baykuşların kanat-tüy yapısını inceler. Ardından penguenlerin buz üzerinde rahatça kayabilme özelliğini incelemelerine ekler.

Sonuçta ses patlaması tamamen yok edilir. Üstelik yüzde 15 daha az elektrik harcayan trenler yüzde 10 daha da hızlanmış olur.

Bir diğer örneğimiz; cırt cırtlı bant.

Hemen hepimizin elbise, ayakkabı ya da başka eşyalarda bir şekilde kullandığı bu bantlar; iki tarafı bitişik tutmaya yarar. İki çizgisel kumaş bantın birbirlerinin karşıt yüzeylerine kenetlenerek yapışması esasına göre çalışır. Bu geçici bağlantı, yüzeyleri çekerek ayırdığımızda kendine has bir ses çıkarır ki işte ismi de buradan gelir.

İlk kez 1941 yılında İsviçreli elektrik mühendisi George de Mestral tarafından tamamen tesadüf sonucu bulunur.

Köpeğini düzenli olarak yürüyüşe çıkaran Mestral, her yürüyüş sonrası köpeğine ve çoraplarına yapışan dikenli otları temizlemekten adeta bıkmıştır. Ancak günlerden bir gün köpeğinden ve giysilerinden zorlukla ayrılan otu incelediğinde; aklına bambaşka bir fikir gelir. Fikrini hayata geçirmek için dikenli otun yapışma şeklini taklit eder ve ilk cırt cırtlı bantlar ortaya çıkar.

Bir başka örnek; hastane sterilizasyonu hakkında.

Bunun için derileri son derece kalın olan köpekbalıkları taklit edilir. Derisini gelişmiş mikroskoplarla inceleyen bilim insanları, üst üste binmiş küçük dokunaçlarla karşılaşır. Bu yapı şekli sayesinde köpekbalıklarının, içeriye girecek yol bulamayan bakterilerden ve olası diğer mikroskobik tehlikelerden korunduğunu keşfeder. Öz konusu detay kullanılarak, hastanelerdeki enfeksiyon yayılımı minimum seviyelerde tutulur.

Bir diğer örneğimiz çok kuvvetli yapışkan bantlar hakkında. Hani tuttu mu bırakmayan türdekiler.

Bunun için geko kertenkeleleri örnek alınır.

Kertenkelelerin cam gibi son derece pürüzsüz yüzeylere düz, hatta ters tırmanabilmesinin nedenleri araştırılır. Parmaklarına yakından bakıldığında çizgiler halinde milyonlarca yapışkan dokunaç görünür. O nedenle kertenkelenin bulunduğu yerden çekilip koparılması neredeyse imkansız olur.

İşte bu özellik taklit edilerek düz yüzeylere tırmanmanın ve çok güçlü bantların imalatı mümkün olur.

Bir başka örnek için ilham kaynağı kunduzlar olur.

Kalın kürkleri ile suyun içinde kalan ve hatta üşümeden uyuyan kunduzlar gözlenmeye başlanır. Detaylı inceleme sonrası, kalın kürkün içine hapsolan bir miktar hava sayesinde kuru kaldıkları anlaşılır. Buradan etkilenen mühendisler, ürettikleri yeni kumak sayesinde insanların da soğuk sularda beden ısılarını koruyabilmesine yardımcı olur.

Son örnekte tıpkı parmak izlerimiz gibi, kuyrukları özel ve benzersiz olan kambur balinalar var.

Ağırlıkları 30-40 ton arasında olmasına rağmen çok iyi yüzen, dalan ve zıplayan balinalar araştırıldığında; yüzgeçleri boyunca yer alan çıkıntıların sürtünmeyi azalttığı fark edilir. Neredeyse kütlelerinin yüzde 36’lık kısmına denk gelen bu özelliği; rüzgar tribünlerinin imalatında uygulayan mühendisler; kısa sürede istenen hedefe ulaşır.

Sizlerin de gördüğü gibi insanlığın önünde muhteşem bir kaynak var.

Doğa.

Ondan ilham alınarak yapılacak her bir araştırma, her bir deneme ve tasarım bizlerin yaşamına kolaylık olarak dönecek.

Bunu hiç unutmamak gerek.

Doğa ile uyum içinde, dengesini bozmadan ve saygı göstererek yaşamayı kendimize ilke edineceğimiz umutlu günlere.

Umalım ki çok uzaklarda olmasın.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

01.08.2023

Kaynaklar: https://www.biyologlar.com; https://tr.wikipedia.org; https://www.hypatiabilim.org; https://evrimagaci.org; https://medium.com.

 

DOĞADAKİ EŞSİZ MODELLER (1/2)

Doğa her defasında gizemi ile bizleri kendisine hayran bırakıyor.

Her bir detay öylesine albenili tasarlanmış ki insan üzerinde düşünmeden edemiyor.

Üstelik fark ettikçe, araştırıp öğrendikçe hayranlığımız katlanarak artıyor.

İşte tüm bu güzellikleri fark edip inceleyen, ilham alan, yeri geldiğinde birebir taklit eden ve yaşanan problemlere çözüm olarak sunan yepyeni iki bilim dalı var.

Biyomimetik.

Biyomimikri.

Karşıma çıktıklarında önce isimleri ilgimi çekti.

Ardından yapılanları araştırdıkça merakım arttı.

Gelin beraberce çok fazla derinine inmeden göz gezdirelim bu bilim dallarına. Bakalım sizler de aynı heyecanı yakalayacak mısınız benim gibi.

Biyomimikri, doğanın neredeyse birebir taklit edilmesi, sorunların çözümünde doğadan ilham alınması, yani doğadan öğrenmenin bir yolu.

Türkçe karşılığı "biyotaklit".

Biyomimetik ise doğada bulunan sistemlerin örnek alınması ile yapılan maddelerin, aletlerin, mekanizma ve sistemlerin tümüne verilen isim.

Söz konusu alet ve mekanizmalar; özellikle nanoteknoloji, yapay zeka, robot teknolojisi, tıbbi endüstri ve askeri donanım alanlarındaki ihtiyaçları karşılıyor.

Bu yöntemi benimseyen ve doğadaki kusursuz modelleri örnek alarak çalışmalarına hız katan araştırmacılar; doğadaki hammadde ve ekonomik sistemin peşindeler.

Son yıllarda sıkça duyduğumuz; doğa dostu, az malzemeli, geri dönüşümlü, kendi kendisini onaran, estetik, uzun ömürlü ürün gamı işte bu sayede doğuyor.

Amaç doğadaki yaşam gibi uzun vadeli, mükemmele olabildiğince yakın olmak.

Sadece bunu duymak bile muhteşem değil mi?

Teknolojinin pek çok alanını zenginleştiren, bizleri heyecanlandıran, bilgi birikimimizi artıran bu potansiyel sayesinde; ortaya çıkan yeni mekanizma ve tasarımlar; hepimizde hayranlık uyandırmaya devam edecek.

Demem o ki merak edene, araştırıp gelişene ve yapacağı yeni buluşlarla insanlığa katkı sağlamayı kafasına koyana; önündeki ufuk çizgisi son derece açık.

Bu özel bilim dallarına ilham olan sayısız şahane örnek var doğada.

Hepsi muhteşem bir denge ve uyum içinde. Sadece fark edilmeyi bekliyor.  

Buraya sadece bir kaçını alabildim. Yine de hepimizin bildiği klasik örneklerden farklı olanları okumaya hazır olun derim. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

01.08.2023

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...