19 Haziran 2023 Pazartesi

GÜZEL ENERJİ YAYMAK (2/2)

Barista adama kahveyi uzatırken; iyi ve keyifli yolculuklar diler. Ailesi ile olağanüstü bir Noel geçirmesini dilediğini de belirtir.

Ardından dönüşte, yine aynı yerde kendisini bulmasını ve yaptıklarını anlatmasını ister.

Adam şaşkın kahvesini alır ve arkasını dönüp ilerler.

Sonra bir an durur ve dönüp o neşeli baristaya yeniden bakar.

Bir Noel arifesinde o kahve satış reyonunda bir başına çalışan yalnız kadının yaptığı jesti düşünür. Çoğu insan kendi evinde sevdikleriyle olmayı isterken, o tek başına orada çalışırken yine de enerji doludur. Üstelik yüzündeki gülümsemeyi bir an olsun bırakmamıştır.

Bu düşüncelerle geri döner.

Kadın adamın dönüşüne şaşırır. Çünkü verdiği kahvede bir sorun olduğunu düşünür.

Adam ise kadına kahve servis ederken bu kadar içten ve enerji dolu olmayı nasıl başardığını sorar.

Kadın hemen adamın sözlerini düzeltir.

Sadece kahve servisi yapmadığını, aslında insanların hayatına mutluluk kattığını söyler.

Adam iyice şaşırır ve bir kez daha ne kattığını sorar.

Kadın tek bir sözcük ile yanıt verir.

Mutluluk.

‘Mutluluk katmak’ ne demek der bu sefer adam.

Kadın da kendi hayatında mutlu olmak istediğini, mutlu insanlarla beraber olmak istediğini söyler. Bu nedenle yanına gelenlere mutluluk katıp, yardım ettiğini belirtir. Çünkü insanların varacakları yere mutlu giderlerse mutlu geri döneceklerine inandığını söyler.

Bu nedenle Noel arifesinde yalnız çalışırken bile gülmeyi, karşısındakine değer vermeyi es geçmemiştir.


Sadece işini yapmayı düşünmemiş, yaşadığı o anları hem kendisi hem de etrafındakiler için daha yaşanabilir hale getirmeye çalışmış; kendi deyimiyle mutluluk katmıştır.

Tıpkı öyküdeki adama yaptığı gibi.

O gece çok yorgun ve ümitsiz olan adam; karşısına çıkan kadın sayesinde, hayata daha farklı bakması gerektiğini fark eder.

Çünkü o gece ölümcül bir hastalığa yakalandığı haberini alan ailesini ziyarete gitmektedir.

İşte o nedenle üzgün ve kırılgan anındaki o sıcacık kahveyi ömrü boyunca asla unutmaz.

Bizlerin de hayatlarında beklenmedik pek çok şey oluyor.

Pek çoğunu kontrol edemiyoruz.

Tüm olumsuz durumları değiştiremeyeceğimizi bildiğimiz zaman farklı bir yol seçebiliriz oysaki.

O havalimanında çalışan kadın gibi kendi yaklaşımımızı değiştirebiliriz.

Ne dersiniz başarmak için en azından denemek bizim elimizde.

Son söz ünlü Rus yazarı Anton Çehov’dan gelsin mi?

"İçinde yaşadığınız evren ile içinizde yaşattığınız evren arasında kurabildiğiniz bağ kadar mutlu olursunuz.’’

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

05.02.2023

Kaynaklar: https://www.youtube.com/watch?v=he-B9GzLAW4.

 

 

 

 

GÜZEL ENERJİ YAYMAK (1/2)

Geçenlerde izlediğim bir seminer programında; hayatın getirilerine nasıl farklı bakabileceğimizi ve bunun aslında hiç de zor olmadığını bir kez daha hatırladım.

Fark ettiğim bir diğer şey ise güzel enerjinin ne kadar güçlü olduğu hakkında idi.

Evet aslında hepimiz biliyoruz tüm bunları. Ama iş uygulamaya geldiğinde tıkanıp kalıyoruz.

O nedenle sıkça hatırlamak ve hatırlatmak gerekli diye düşünüyorum.

Bir gece vakti, içtiği bir fincan kahveyi hayatı boyunca unutmayan sıradan bir adamın öyküsüne kulak verelim mi?

Amerika’da yılbaşı hazırlıklarının hız kazandığı, sevdiklerini görmek isteyenlerin sıkça seyahat ettiği bir Noel arifesindeyiz.

Tıpkı onlar gibi bir iş adamı da ailesini görmek adına hazırlığını yapar ve yola çıkar.

Havalimanının tıklım tıklım dolu olacağı endişesi ile uçuş saatinden çok erken bir saatte oraya varır.

Tahmin ettiği gibi bir kalabalık olmadığını görünce sevinir. Hemen bir büyük boy kahve alıp, kalkış saati gelene kadar sakince beklemeyi hedefler.

Önce bagaj ve uçuş kartı ile ilgili işlemlerini halleder.

Terminalini bulur.

Uzaktan gelen taze kahve kokusuna daha fazla dayanamaz. Kulaklıklarından gelen müziğin ritmine kendini bırakırken sıraya girer.

Bir yandan şarkısını dinlerken bir yandan da sıranın hemen önündeki kadınla erkeğe dikkat kesilir.

Hararetli bir şekilde konuşup güldüklerini, arada bir birbirlerine sarıldıklarını görür.

Merakına yeni düşen adam kulaklığını çıkarır ve onları dinlemeye koyulur.

Tatillerinden, planlarından, çocuklarından ve Noel hediyelerinden bahsettiklerini duyar.

Derken kahve sırası kendisine gelir.

Siparişini alacak barista tarafından çok sıcak ve samimi şekilde karşılanır.

Barista gülümseyerek onu selamlar, kendi ismini söyler ve ona da ismini sorar.

Bu ilgiye biraz şaşırsa da onun için ne yapabileceğini sorduğunda hemen siparişini verir. Üzerine krema eklenmesini de ister.

Siparişini alan barista gülümsemesine devam ederek; kendisi için ekstra sıcak ve bol kremalı bir kahve hazırlayacağını ve adamın bayılacağını söyler.

Ayrıca üzerine hindistancevizi serpeceğini çünkü kendisinin kahveye yakıştırdığını ve adamın da bu lezzeti beğeneceğini sözlerine ekler.

Adam bu özel ilgi karşısında mutlu olur.

Sipariş hazırlanırken aralarındaki sohbet; adamın yolculuğundan, sonrasında kimlerle buluşacağına kadar; karşılıklı gülümsemeler eşliğinde devam eder.

Ancak bir süre sonra, adam bu sıcak ilgiden ve bitmeyen sohbetten şüphe etmeye başlar.

Etrafına bakınır. Çünkü Noel gecesi bir kamera şakasının kurbanı olup olmadığını düşünür.

Sonunda kahve hazırlanır. (devamı2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

05.02.2023

8 Haziran 2023 Perşembe

YALNIZ KULENİN SIRRI (2/2)

İlk günün ardından akşam otelde çalışmalarına devam eden Sir Francis Crick, ertesi günü buluştuklarında kayayı kırmayı kafasına çoktan koymuştur. Öncelikle kendilerine refakat eden memurdan kurtulmalıdır. Bunun için yüklüce bir miktar altını rüşvet olarak vermekten kaçınmaz. Hayatı boyunca çalışsa o kadar paraya sahip olamayacağını bilen memur kabul edince amacına ulaşmış olur.

Sir Francis yardımcısı ile beraber hemen girişe yönelir ve 20 cm kalınlığındaki kayayı kırmaya başlar. Gelin görün ki birkaç saat sonra kayanın altında olduğu belirtilen giriş kapısını göremezler.

Tam tersine karşılarında ikinci bir kaya vardır. Hiç dinlenmeden onu da kırarlar. Ancak altında başka bir kaya daha olduğunu görünce yorgun omuzları bir anda düşer. Ümitsizlik içinde günü sonlandırdıklarını fark edince, basit olarak delikleri kapatıp dışarı çıkarlar.

Üçüncü gün var olan diğer kaya da parçalanır. Sonunda demir kapı karşılarındadır. Ancak şimdi de aradan geçen uzun yılların etkisiyle; anahtar deliği eğrilip büküldüğü içi; ellerindeki anahtar bir işe yaramaz.

Oradaki tüm araştırmayı gizli yaptıkları için o demir kapağı açmak adına yeni bir çözüm ararken asitten faydalanmak akıllarına gelir.

Dördüncü günü sabah ellerinde kapağı eritecek asit birleşimi ile kuleye varırlar. Günün sonunda kapağı eritmeyi başarırlar ancak içeriye girmek için ertesi günü beklemek zorundadırlar.

Beşinci günün sabahı heyecan içinde kuleye giderler. Önlerine açılan geçit dar ve karanlıktır. İp yardımı ile aşağı inen Sir; elindeki lamba vasıtası ile etrafı kolaçan eder.

Önünde büyük bir girişi olan kubbeli ve kemerli bir yapı vardır. Neredeyse 500 m2 genişliğinde olan bu yapının, birçok bölüm ve odası olduğunu görür.

Artık okunmaz haldeki duvar freskleri, ana oda duvarında duvara oyulmuş bir sembol, yerlerde daha önceden masa, sandalye, kitaplık olabilecek çürümüş tahta parçalarına rastlar.

Yapının çöken bazı odaları dahil her tarafını gezer.

Fotoğraflarını çeker.

Bu arada boyu kısa kabzası hayli küçük bir kılıç bulur.

İzinlerinin son günü olduğu için; kılıcı yanına alıp yukarı çıkar ve söktükleri taşlarla geçidin ağzını yeniden kapatırlar.

Macera dolu İstanbul seyahati sonrası ne mi olur?

Hiçbir şey.

Tüm bu bilgiler, Sir Francis Crick’in 2004 yılında ki ölümüne kadar bir bankanın kiralık kasasında saklı kalır.

Ölümünün ardından kasa açılır. Bu yolculuğa sebep olan defter, notlar, çekilen fotoğraflar ve kılıç gün yüzüne çıkar.

Kız Kulesi’nin altına böyle bir yapının neden yapıldığı bugün de gizemini koruyor. Araştırmacılar pek çok eski kaynakta, Kız Kulesinin altındaki tünel ve onunla bağlantılı gizli dehlizlerin notlarına rastladıklarını belirtiyor.

Otoriterlerin sayısız teorisi ve varsayımı olmakla beraber; aslında bu alanda gizemini koruyan ve araştırmayı bekleyen pek çok sır olduğuna ben de inanıyorum.

İstanbul sadece bizim gördüklerimiz değil, aynı zamanda yer altındaki pek çok gizli geçit ve dehlizle de son derece olağanüstü bir şehir.

Roma, Bizans, Latin ve Osmanlı olmak üzere tam dört büyük imparatorluğa başkentlik yapmış olması da tüm bu gizliliğin nedenlerini açıklar nitelikte. Barınma, sığınma, su depolama, gizlenme gibi pek çok nedenle birlikte elbette.

Yer altında Bizans dönemine ait pek çok sarnıç, su yolları, tonozlu tüneller, neredeyse bir örümcek ağını andıran ve her biri bir başka noktaya açılan sayısız dehliz, gizli odalar, eski saray kalıntıları, çok eski yıllara ait mezarlar ve bulunanların yanında bulunmayı bekleyen daha niceleri İstanbul’u daha da çekici kılıyor. Pek çok romana ve filme ilham kaynağı olması boşuna değil.

Öte yandan yabancı araştırmacılar, gösterdikleri kaynaklarda bu dehlizlerin İstanbul ile son bulmadığını, neredeyse tüm Avrupa’yı kapsadığını belirtiyor.

Daha yazacak çok şey olsa da; Kız Kulesi ile başlayan yolculuğumuzu büyülü şehrin gizemlerinde noktalamak istedim. Elimizdeki olağanüstü hazinenin kıymetinin bilinmesi, gerekli araştırmaların titizlikle yapılması ve ortaya çıkacak yeni güzelliklerin tarihimizi daha da zenginleştirmesi dileğimle.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

07.03.2023

Kaynaklar: https://bilgiherseydir.com; https://www.haberturk.com; https://www.hurriyet.com.tr;https://herkafadanses.com;  http://gizemlervebilinmeyenler.com.

 

 

 

 

 

 

 

 

YALNIZ KULENİN SIRRI (1/2)

Mitlere bile konu olan ve tarihi akış içinde büyüsünü koruyan efsanevi Kız Kulesi’nin çoğumuzun bilmediği, iddia dolu sırlarında sıra.

Bu sırrın ortaya çıkışı günümüz tarihine rastlıyor.

Bir İngiliz antika eser koleksiyoneri.

Arapça yazılmış gizemli bir defter.

Bir mahzen.

Gözlerden uzak bir geçit.

Devamında bir mağara.

O karanlık yerde inşa edilmiş bir bina.

Kapalı demir kapağı açacak bir anahtar.

Nihayetinde İstanbul’un altında hayat bulan bir labirent yapı.

Deniz tabanındaki tüm bu sırlar, Kız Kulesi’nin altından geçen gizemli tünelde gün yüzüne çıkıyor.

Nasıl mı?

Tarihler 1960 yılını gösterdiğinde, moleküler biyolog, fizikçi ve aynı zamanda ünlü bir koleksiyoncu olan Francis Harry Compton Crick’in yolu oldukça gizemli bir adamla kesişir.

Hiç beklenmedik bir anda Sir Francis Crick’in köşküne kadar gelen bu adam; bozuk aksanı ile elindeki defteri satmak istediğini söyler. Kendisine uzatılan defteri şaşkınlık içinde alan Sir, içeriğine kısaca göz atar. Bir takım teknik çizimlerin ve Arapça harflerle yazılmış notların olduğunu görür. İlk başta pek üstünde durmak istemese de; gizemli adamın ısrarına dayanamaz. Başından savmak için çok az bir para ödeyerek defteri satın alır.

Birkaç gün sonra defteri dikkatlice yeniden incelediğinde kendisine oldukça tanıdık gelen çizimlerin Kız Kulesi'ne ait olduğunu görür.

İçinde başlayan merak ve heyecan duygusu ile kule hakkında bulabildiği tüm dokümanları inceler. Karşılaştırma yapabilmek için defterdeki notları tercüme ettirir. Ardından tüm çizim ve yazıları var olan bilgilerle karşılaştırır.

Okudukça ve araştırdıkça heyecanı artar. Çünkü notlarda Kız Kulesi mahzeninde aşağıya inen bir geçitten bahsedildiğini fark eder. Üstelik geçidin, eski bir mağara içine yapılmış başka bir yapıya açıldığını hayretle görür.

Notlarda geçidi açacak olan anahtar detaylı olarak tarif edilirken, deniz altında yer alan bu yapının bazı odalarında su gücü ile çalışan antik mekanizmanın varlığından bile söz edilir.

Gizemli adamın getirdiği defterdeki o bilgilerle başlayan araştırmalar; o günlerde Sir Francis Crick’in neredeyse tüm hayatı olur.

Heyecanla daha çok bilgi öğrenme merakı ve varsa sırrı çözme isteği üzerine; önce köşküne gelen ve Arap olduğunu düşündüğü adamı araştırır. Saygınlığı ve statüsü sayesinde adam hakkında arama emri çıkarttığı halde bulamaz.

Merakı o denli ağır basar ki Kız Kulesine gidip bizzat inceleme yapmak isteği kaçınılmaz olur. Ama önce notlarda detayları verilen anahtarı bir demir ustasına yaptırmalıdır.

Anahtarı eline alır almaz; sıcak bir Ağustos günü, yardımcısı ile beraber İstanbul’a doğru yola çıkar.

Bağlantıları sayesinde dönemin Türk hükümeti ve İngiltere’nin Türkiye büyükelçiliği ile irtibata geçer.

Sonunda mimari inceleme yapmak kaydıyla 5 gün izin almayı başarır. Hazırlıklarını yapar ve yanlarına verilen koruma memuru ile beraber kuleye ilk adımını atar.

Beraberce etrafı dolaşırlar. Notlarda kule tabanında olduğu belirtilen girişi ararlar.  Ancak söz edilen yerde sadece kocaman bir kaya parçasından başka bir şey göremezler. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

07.03.2023

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...