Tıpkı
bir fotoğraf makinesine benzeyen karmaşık bir düzen.
Canlı
türünün en önemli organlarından bir tanesi.
Gözler…
İngiliz
yazar Phineas Fletcher’in deyimiyle; ‘’Aşkın dili.’’
Bizim
için de kalbimizin aynası.
Beynimizin
dış dünyaya açılan penceresi.
Detayları
ise algılama gücümüzü zorlayacak cinsten.
Biz
insanlardan tutun da bir sineğe, bir kuşa ya da balığa kadar.
Tümünde
harikulade bir yapının izleri saklı.
Her
canlının göz yapısı; türüne, yapısına, yaşadığı yere, yaşama ve beslenme
şekline uygun bir şekilde.
Araştırdıkça,
okudukça hayran olmamak mümkün mü?
Gelin
beraberce gözler arasında gezinelim. Eminim ki; sizler de benim kadar şaşıracak
ve keyif alacaksınız, derlediklerimi okuyunca.
Bazı
gözler var ki çok keskin. Bazıları tam tersine pek net görmüyor. Kimisi gecenin
koyu karanlığında görmeye uygun. Göz yuvasının içinde hareketli olanı da var,
sabit olanı da. Beden yapısına göre çok küçük olanı da var, kocaman olanı da.
Hatta bazı canlıların gözleri hiç yok. Çünkü onların görmeye ihtiyaçları yok.
Solucanlar ve denizyıldızları gibi. Vücutlarındaki ışığa duyarlı hücreleri
sayesinde avlanıyor ve yaşıyorlar.
Bazı
canlılardaki göz yapısı ise pek çok gözün bir araya gelmesiyle oluşmuş.
Kelebekler ve arılar bunların en güzel örneği.
Arıların
sadece açmış çiçekleri gördüğünü biliyor muydunuz? Solmuş çiçekleri ya da
tomurcukları görmüyorlar. Yani onların gözüyle, dünya bir çiçek cenneti gibi. Gözleri
bizim göremediğimz ultraviyole (mor ötesi) ışınlarına karşı duyarlı çünkü. Bu
sayede çiçek özlerini, kendilerini çağıran parlak işaretler olarak algılayorlar.
Ve o enfes ballar için gerekli nektarları, çiçekten çiçeğe gezerek kolayca
topluyorlar.
Doğanın
o en zarif canlısı kelebeklerin gözleri de çoklu (petek) göz yapısında. Bu sayede;
çiçeklerin parıldayan taç yapraklarını görüyorlar. Çiçekten çiçeğe en güzel
danslarını yaparken türlerin çoğalmasına da katkı sağlıyorlar.
Petek
göz yapısına bir başka örnek ise örümcekler. Asıl gözleri önde ve iki tane.
Buna destek, yanlarda küçük gözleri de var ama. Böylece aynı anda 360 derecelik
bir alanı tarayabilme özelliğine sahipler. Böylelikle avlarını kolaylıkla takip
edebiliyorlar.
Yine
bazı hayvanların gözleri; hem karada hem de suyun altında çok net görebiliyor.
Timsah, su kaplumbağası, karabataklar bunların en güzel örneği.
Şimdi
sıkı durun peki ya karasineklerin gözleri nasıl dersiniz? Hani o pek de
önemsemediğimiz karasineklerden söz ediyorum. Göz yapıları muhteşem. Petek bir
yapıya sahip. Ve her bir parça bir puzzle gibi görmeyi destekliyor. Bu gözcüklerin
sayıları mı? Tam 4000 adet.
Üstelik
bunları her yöne oynatabiliyorlar. Yani etraflarını tam 360 derece tarıyorlar.
Önlerini görürken, aynı anda arkalarını görüyorlar. Sollarına bakarken sağlarında
olan bitenden de haberdarlar. Aynı anda 100 görüntü algılama yeteneğine sahip
olmaları da bir başka özellikleri.
Evimizin
tatlı misafirleri kedilerin gözleri; gece görüşüne oldukça uygun bir yapıda. Bizlerin normal görüş için ihtiyaç duyduğu ışığın
1/6 kadarı bir ışık; kediler için yeterli. Ancak yakını görme problemleri var. En
iyi görüş alanları 2 ile 6 metre arası.
Görüşleri bizler kadar keskin değilse
de hareketlere duyarlı ve panoramik göz yapıları ile oldukça avantajlı
durumdalar. (devamı çarpıcı örneklerle 2/3 ‘ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
20.05.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder