6 Temmuz 2015 Pazartesi

GÖZ DEYİP GEÇMEMEK GEREK (1/3)

Bilim adamlarını hayrete düşüren çok yönlü ve duyarlı bir yapı.

Tıpkı bir fotoğraf makinesine benzeyen karmaşık bir düzen.

Canlı türünün en önemli organlarından bir tanesi.

Gözler…

İngiliz yazar Phineas Fletcher’in deyimiyle; ‘’Aşkın dili.’’

Bizim için de kalbimizin aynası.

Beynimizin dış dünyaya açılan penceresi.

Detayları ise algılama gücümüzü zorlayacak cinsten.

Biz insanlardan tutun da bir sineğe, bir kuşa ya da balığa kadar.

Tümünde harikulade bir yapının izleri saklı.

Her canlının göz yapısı; türüne, yapısına, yaşadığı yere, yaşama ve beslenme şekline uygun bir şekilde. 


Küçüğünden, büyüğüne istisnasız hepsi de birbirinden farklı.

Araştırdıkça, okudukça hayran olmamak  mümkün mü?

Gelin beraberce gözler arasında gezinelim. Eminim ki; sizler de benim kadar şaşıracak ve keyif alacaksınız, derlediklerimi okuyunca.

Bazı gözler var ki çok keskin. Bazıları tam tersine pek net görmüyor. Kimisi gecenin koyu karanlığında görmeye uygun. Göz yuvasının içinde hareketli olanı da var, sabit olanı da. Beden yapısına göre çok küçük olanı da var, kocaman olanı da. Hatta bazı canlıların gözleri hiç yok. Çünkü onların görmeye ihtiyaçları yok. Solucanlar ve denizyıldızları gibi. Vücutlarındaki ışığa duyarlı hücreleri sayesinde avlanıyor ve yaşıyorlar.

Bazı canlılardaki göz yapısı ise pek çok gözün bir araya gelmesiyle oluşmuş. Kelebekler ve arılar bunların en güzel örneği.

Arıların sadece açmış çiçekleri gördüğünü biliyor muydunuz? Solmuş çiçekleri ya da tomurcukları görmüyorlar. Yani onların gözüyle, dünya bir çiçek cenneti gibi. Gözleri bizim göremediğimz ultraviyole (mor ötesi) ışınlarına karşı duyarlı çünkü. Bu sayede çiçek özlerini, kendilerini çağıran parlak işaretler olarak algılayorlar. Ve o enfes ballar için gerekli nektarları, çiçekten çiçeğe gezerek kolayca topluyorlar. 

Doğanın o en zarif canlısı kelebeklerin gözleri de çoklu (petek) göz yapısında. Bu sayede; çiçeklerin parıldayan taç yapraklarını görüyorlar. Çiçekten çiçeğe en güzel danslarını yaparken türlerin çoğalmasına da katkı sağlıyorlar.

Petek göz yapısına bir başka örnek ise örümcekler. Asıl gözleri önde ve iki tane. Buna destek, yanlarda küçük gözleri de var ama. Böylece aynı anda 360 derecelik bir alanı tarayabilme özelliğine sahipler. Böylelikle avlarını kolaylıkla takip edebiliyorlar.

Yine bazı hayvanların gözleri; hem karada hem de suyun altında çok net görebiliyor. Timsah, su kaplumbağası, karabataklar bunların en güzel örneği.

Şimdi sıkı durun peki ya karasineklerin gözleri nasıl dersiniz? Hani o pek de önemsemediğimiz karasineklerden söz ediyorum. Göz yapıları muhteşem. Petek bir yapıya sahip. Ve her bir parça bir puzzle gibi görmeyi destekliyor. Bu gözcüklerin sayıları mı? Tam 4000 adet.

Üstelik bunları her yöne oynatabiliyorlar. Yani etraflarını tam 360 derece tarıyorlar. Önlerini görürken, aynı anda arkalarını görüyorlar. Sollarına bakarken sağlarında olan bitenden de haberdarlar. Aynı anda 100 görüntü algılama yeteneğine sahip olmaları da bir başka özellikleri.

Evimizin tatlı misafirleri kedilerin gözleri; gece görüşüne oldukça uygun bir yapıda. Bizlerin normal görüş için ihtiyaç duyduğu ışığın 1/6 kadarı bir ışık; kediler için yeterli. Ancak yakını görme problemleri var. En iyi görüş alanları 2 ile 6 metre arası. 

Görüşleri bizler kadar keskin değilse de hareketlere duyarlı ve panoramik göz yapıları ile oldukça avantajlı durumdalar. (devamı çarpıcı örneklerle 2/3 ‘ de)


Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

20.05.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...