14 Ekim 2020 Çarşamba

TÖREDEN GÖZYAŞI DAMLIYOR (1/2)


Toplumlarda çok eski kuşaklardan gelen, saygın tutulup kuşaktan kuşağa aktarılan, üstelik yaptırım gücü olan pek çok kültürel alışkanlık, bilgi ve davranışlar bütünü var. 

Onlar gelenekler, görenekler ve töreler. O dönemlerde yaşanan bir takım zorlayıcı şartlar bunlara vesile olmuş.

Dolayısıyla geçen yıllar içinde bir kısmı unutulurken bir kısmı varlığını devam ettirmiş. Unutulanların bazıları da yeniden hatırlanıp romanlar ve filmlerle hayat bulmuş.

Tıpkı bir Japon töresi olan NARAYAMA gibi.

Öyle bir töre ki adeta gözyaşı damlıyor her bir satırından. Çünkü içinde en hassas duyguların düğüme dönmüş çözülmezliği var. Sadece bir iki satırında bile çaresizliği ve derin acıyı hissetmeniz mümkün.

İlk defa 1956 yılında bu töreden haberdar olur dünya.

Japon yazar Shichirô Fukazawa’nın yazdığı ilk roman olan ‘Narayama Bushiko’, bu töreyi öyle etkili bir dille aktarır ki satış rekorları kırar ve ödül alır.

1958 yılında romandaki o acı gerçekler filme çekilerek daha çok kitleye ulaştırılır.

Aradan tam 27 yıl geçer.

1983 yılında bu kez ‘Ballad of Narayama-  Narayama Türküsü’ ismiyle bir kez daha sinemaya uyarlanır.

Daha sert ve çarpıcı sahneleri ile seyredenleri koltuğuna adeta mıhlar film. Uluslararası festivallerde adından sıkça bahsedilirken; aynı yıl Cannes Film Festivali'nin en büyük ödülünü kazanır.

Şimdi gelin bu törenin ne zaman ve nasıl çıktığına göz atalım. Zor yaşam şartlarının ve açlığın insana neler yaptırdığına, sevginin nasıl halden hale girdiğine, kördüğüm olduğuna şahit olalım.

19. yüzyılda Japonya’nın kuzey bölgesindeki dağ köylerinde yaşayanlar; elverişsiz topraklar, sert doğa, uzun süren kış aylarında insanın kanını donduran soğuk ve kar nedeniyle yeterli yiyecek bulamaz. Halk yoksuldur. Özellikle zirveye yakın dağ köylerinde yaşanan uzun soluklu kıtlık, o yöre halkının yaşam tarzını derinden etkiler ve akıl almaz çarelere başvurmasına neden olur.

Bizlere şu an için insanlık duygusundan uzak gibi gelen pek çok acımasız gelenek ve görenekten bir tanesi olan NARAYAMA töresi işte böyle ortaya çıkar.

Zorlayıcı şartlar nedeniyle, yaşı yetmişe gelen aile büyükleri kendi rızaları ile uzak bir dağın tepesine götürülür. Orada açlık ve soğukla olan imtihanları ölümle sonuçlanır. Bir anlamda kendilerini feda ederler. Amaç aileye daha fazla yük olmamak, var olan kısıtlı gıdayı ailenin genç nesline bırakıp, onların hayatta kalma şanslarını yükseltmektir elbette.

Burada gördüğümüz; insanın yaşama tutunmak, varlığını ve neslini sürdürebilmek için; yeri geldiğinde nasıl da acımasız ve sert bir davranış şekli geliştirebildiğine dair. Belki de bunun üzerinde ayrıca düşünmek gerek.

Gelin görün ki bu iç acıtan töreye yüzyıllar boyunca harfi harfine uyar Japon halkı. Yazgısal bir yaş olarak kabul ettikleri yetmiş yaş, onlar için törenin keskin kılıcını kuşanma vaktinin geldiği yaştır. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

13.07.2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...