Gün gelip yaşanan ilişkiler bittiğinde; ayrılan çiftlerin bu anılara saygı göstermemeleri, ayaklar altına alıp ezmeleri ve yok etmeleri ise ne kadar acı.
Sebep her ne olursa olsun; güzel başlayan bir ilişki ayrılıkla noktalandığında her iki tarafında suskun kalması, kendi özellerinde yaşadıklarını ölene dek kendilerine saklamaları gerekmez mi?
Elbette yararlanan, darbe alan bir yürekten daha tehlikelisi olamaz. Ama ayrılık acısıyla, intikam hırsıyla, öfke ve biriken kinle; bir zamanlar güzel olan anılara yapılan saygısızlık hangi durumda hoş karşılanabilir ki?
Sadece iki kişi arasında yaşanan ve sadece o iki kişiyi ilgilendiren özle konuların ortaya saçılmasının herkes tarafından öğrenilmesinin kime ne faydası olabilir? Meraklı insanların meraklı sorularına yanıt olmaktan ve onların ağızlarına bir parmak bal çalmaktan başka.
Üstelik hiçbir olay yapılan hakaret dolu açıklamaları ve özelin böylesine çirkin bir şekilde ortalığa saçılmasını haklı gösteremez. Elbette tüm bu olumsuzluklardan en çok nasibini alanları, çocukları ve ailenin diğer büyüklerini de unutmamak lazım. Çünkü yaşları kaç olursa olsun, onların narin ruhlarını onarmanız; üzerinden yıllar geçse bile yaşadıkları travmanın izlerini silmeniz öylesine zordur ki. Siz özelinizi ortaya saçıp, anılarınızın üzerinden tırpanlar geçirdikçe onların ruhlarını da tırpanlamıştınız hiç düşünmeden, unuttunuz mu?
Oysa ki ne gerek var ki böylesi çirkin ve yanlış açıklamalara. Adı üzerinde özel özeldir. Kimseleri ilgilendirmez, ilgilendirmemeli, merak konusu olmamalı. Ve herkes elvedasına sahip çıkmalı. Arkasında aslanlar gibi durmasını bilmeli.
Öte yandan sanıyor musunuz ki bu çirkin açıklamaları yapan, eşi ile yaşadığı özel ilişkileri açıkça ifşa etmekten çekinmeyen kişi mutlu olur ve istediğini elde eder? Tam tersine bir anlık öfke ve kendini kıskaç gibi saran intikam hırsına yenik düşmenin acizliği içinde kıvranır yıllar boyu; keşke’ler sarar dört bir yanını.
O nedenle ilişkilerde sevginin hemen yanı başında saygı olmalı ve yıllar içinde sevginin tadı, kokusu, rengi değişse hatta azalsa bile saygı tam tersine daha da güçlenmeli diye düşünüyorum ilişkiyi korumak adına, başında ve sonrasında aynı kararlılıkla. Çünkü saygının olduğu yerde ayrılıklar yaşansa dahi böylesi çirkin öç almalara, böylesi incitmelere ve böylesi yaralanmalara yer olmaz. Nefret, kin gibi olumsuz düşünceler beyninizi kemirip durmaz. Duygularınız alabildiğine hassa olsa da sessiz kalmanın erdemlerin en büyüğü olduğu asla unutulmadan; tarafların incinmemesi adına herkes elvedasına sahip çıkar. Bağlı olunan tüm ortak değerlere, anılara, sevginin yarattığı güzellikleri aynı saygıyla koruyarak.
Vesta Kelly’nin şu cümlesinde dediği gibi “ kar taneleri, doğadaki en kırılgan şeylerdendir, ama bir araya geldiklerinde bakın neler yapabiliyorlar?”
Önemli olan bu kırılgan ve hassas duyguları birer çığ yığını haline getirmemek galiba; yaşanan güzel anıların, sımsıcak diyalogların hatırına.
Biten tüm ilişkilerde özelin ve saygının korunduğu bir dünyaya merhaba… siz de bana katılır mısınız?
Sevgiyle kalın
BELGİN ERYAVUZ
30.06.2010
kendi özellerinde yaşadıklarını ölene dek kendilerine saklamaları gerekmez mi?
YanıtlaSilCevabı=Ben bu sorunuzu yanlış buluyorum.Herkez içindekileri bir yanardağ gibi taşır.Ancak unutmayın ki hiç patlamayan yanar dağ gördünüz mü?
Buda öyle birşeydir.Yada hiç denizdeki suyun kayaları ıslatmadığını?İnsanlar bir olayın sonucu bilirki bunu ona göre yaşarlar.Bu evlilikte gerçekleşir de gerçekleşmez de.Evliliktekinin sonucunu bilemeyiz.Ama sevgili olmada illaki sonucu ayrılıktır.Ve böyle bir yazıyla gençleri biliçlendirdiğiniz için teşekkür ederim.SAYGILARIMLA,
Deneyimli Yorumcu Ayça ÖMÜN