6 Nisan 2015 Pazartesi

SEVGİ BİR BAŞKA SURETTE GERİ GELİR Mİ?

Sevgi ve onun muhteşem gücü.

Yaşamımızı rengarenk yapan tılsımlı bir dokunuş kimi zaman.

Hayatı farklı algılamamıza vesile olan, yaralarımızı saran mucizevi güç her zaman. Ve benim vazgeçilmezim.

Peki sevgi bir başka surette geri geliyor mu gerçekten?


Bana bunu düşündüren; modern dünya edebiyatının özgün yazarlarından, Prag doğumlu Franz Kafka oldu. Yazarın hayatını, kitaplarını, özlü sözlerini bilenlerdenseniz eğer; birazdan paylaşacağım sevimli öyküden de haberdarsınız demektir. Yeniden hatırlamak isteyenler ve bilmeyenler için paylaşmak istedim yine de.

Bu kısa öykü aslında Gerd Schneider’in kaleminde ‘’Kafka’nın Bebeği’’ ismiyle hayat bulmuş. Kafka’nın son haftalarını anlatırken hayata tutunduğu gerçek bir olaydan yola çıkan öykü;  Alman yazar tarafından kurgulanmış. Küçük bir kız çocuğunun hayatına umut veren ve Kafka'nın zor zamanlarını yaşanır hale getiren, hayata tutunmasını kolaylaştıran kısacık bir hikaye aslında.

Gerçi Kafka’nın yazdığı mektuplara hiçbir zaman ulaşılamadığını belirtmekte fayda var. Ancak yaşanan olayın gerçek olduğu; yazarın son dönemlerinde yanında olan Dora Dymant tarafından onaylandığı da kayıtlarda yer alan bilgilerden. İçinde biraz kurgu olsa da, aktarılan öykü ve verdiği ders açısından; dile getirilip paylaşılmalı diye düşünenlerdenim.

Hayatının son demlerini yaşayan Kafka; tüberküloz hastalığıyla savaş halindedir. Maalesef yokluk içinde bir hayatı vardır.

Yıl 1923 sonbaharı.

Yer Berlin’de Steglitz Parkı.

Günlerden bir gün; siyah giyimi ve ince yapısıyla dikkat çeken Kafka ile; 7-8 yaşlarındaki bir kız çocuğunun yolları kesişir. Kimsesizler evinde kalan sevimli kız, oyuncak bebeğini kaybetmiştir. Ağlamaktadır. Kafka, bebeğin bir köpek tarafından parçalandığını fark eder. Ağır hastalığına rağmen küçük kızı avutmanın yollarını arar. Ve her gün parktaki aynı yerde küçük kızla buluşmaya karar verir. Amacı kızın yüzünü biraz olsun gülümsetmek ve onu hayata yeniden bağlamaktır.

Yazarımız her karşılaşmada; kaybolan bebeğin ağzından yazılan bir mektubu da yanında getirir. Bir anlamda gönüllü bir oyuncak bebek postacısı olur. Mektupta bebeğin dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktığı ve başından geçenleri paylaşacağı notu vardır. Bunu duyan küçük kız kendisini daha iyi hisseder. Her yeni güne umutla uyanır. Parka heyecan içinde koşarak gider. Ve her gün bebeğin farklı bir öyküsünü dinler.

Arkadaşının satırları sayesinde; bebeğinin büyüyüp okula gittiğini, yeni insanlarla tanıştığını öğrenir. Hatta sonuncu mektupta bebeği şenlikli bir düğünle evlenmiştir.

Bu kimilerine göre sıra dışı arkadaşlık; aradan geçen günler içinde giderek pekişir. Yazdığı mektuplar, yaptığı postacılık görevi ve minik arkadaşı sayesinde Kafka hastalığını unutur. Kendi hayatına da daha sıkı sarılır.

Birkaç ayın sonunda ayrılık günü geldiğinde; elinde bir hediye bebekle küçük arkadaşını son kez karşılar. Hediyeyi gören küçük kız şaşkındır. Çünkü arkadaşının kendisine uzattığı bebek; eski bebeğine hiç benzemiyordur. Ama buna da harika bir çözüm üretmiştir Kafka. Son mektubunda, bebeğinin uzun dünya yolculuğu sırasında çok değiştiğini söyler.  

Aradan uzun yıllar geçer. Sevimli kız büyür ve bir yetişkin olur. Ama çocukluğunun o güzel anısını, bebeğini yanından bir gün bile ayırmaz. Ve nasıl olduysa bir gün, hayatına eşlik eden oyuncağının içinde saklanmış olan notu bulur. İster istemez gözleri nemlenir. Çünkü oradaki satırlar yüreğini sevgiyle bir kez daha sarar.

Yazarımızın son notu şöyledir.

‘Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.’

Öykümüz böylece sona erer. Bu anlamlı satırlardan sonra, siz de sevginin SONSUZ olduğunu düşündünüz mü benim gibi?

Evet, sevgi sonsuz.

Kaynağı da bizlerde. YÜREKLERİMİZde.

Bu kısacık öykü; çocuk ruhuna nasıl zarafetle dokunacağımızın güzel bir göstergesi aynı zamanda öyle değil mi? Çocuk kalbine verilen değerin de.

Kabul ediyorum. Alt tarafı ağlayan bir çocuk. Ve kaybolan da sadece bir oyuncak bebek. Ama sevgi ile yaklaşım, değer vermenin inceliği; en basit olayı bile muhteşem bir senaryo haline getirebiliyor hayatta.

Aslında bunu genele almamız gerekli diye de düşünüyorum. Doğadaki tüm varlıkları herhangi bir çıkar ve beklentiye bağlı olmadan sevebilmek MUHTEŞEM bir duygu. Bu hem karşımızdaki için, hem de kendimiz için yaşamdan keyif almak ve neşeli olmak demek aynı zamanda.

Yaşam içindeki vizyonumuz; çevremizdeki her şeye SEVGİ dolu bir FARKINDALIKLA bakıp yaklaşmak olsun. Sevginin sonsuzluğu hepimizi sımsıcak sarsın.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

25.03.2015

Kaynak: http://tr.wikipedia.org; http://kitap.radikal.com.tr; http://egoistokur.com; Kafka & the Doll – Gerd Schneider.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...