Bu
yazıma kısacık bir masalla başlamak istedim. Çocuklarımıza anlatılacak türden
bir öyküsü var.
Sonundaki ders ise bizim için oldukça anlamlı. Üstelik son
zamanlarda birbirimize karşı gösterdiğimiz tahammülsüzlükleri düşünecek
olursak. Zeki ve akıllı varlıklar olarak çok daha olumlu ve iyi düşüncelere
sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü tek başına değil; BİR ve BÜTÜN
olduğumuzda gerçek mutluluğu buluyoruz; öyle değil mi?
‘’Gökler
ve yerler; anlayan kişiye hep sözdür.’’ diyor Mevlana. Yeter ki FARKINDALIKla
ve SEVGİ ile bakmasını ve yararlanmasını bilelim.
Masalımız
şöyle;
‘’Buzul
çağında çok sayıda hayvan soğuk yüzünden ölüp gidiyormuş. Kirpiler bu zor
şartlarla baş edebilmek amacıyla sürüler halinde toplanmaya karar vermişler.
Böylece hem ısınıyor hem de başkalarından korunuyorlarmış. Ama sırtlarındaki
dikenler yanlarındaki dostlarına batıyormuş. Üstelik tam da ısınmalarını sağlayan
dostlarına. İşte bu yüzden birbirlerinden uzaklaşmaya karar vermişler. Ve yine aynı
son karşılamış onları. Zorlu çetin yaşam koşulunda birçoğu donarak ölmeye
başlamış.
Hemen
bir seçim yapmaları gerekiyormuş. Ya yeryüzünden silinip gideceklermiş ya da dostlarının
dikenlerine katlanacaklarmış.
Doğru
kararı vererek yeniden bir araya gelmişler. Başkasının ısısından
vazgeçemeyecekleri için; yakınlaşmanın açabileceği küçük yaralara katlanıp; BİRLİKTE
uyum içinde yaşamayı öğrenmişler. Ve böylece nesillerinin devamını sağlamış,
beraberce hayata tutunmuşlar.’’
Bu
satırlara ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun ‘Aldatmak’ isimli son
romanında denk gelmiştim. Okuduğum anda kirpileri düşünmeden edemedim. Onların
yaptıklarını alkışlarken; bizlerin vurdumduymazlığına ve bencilliğine hayıflandığımı
itiraf etmeliyim.
Kirpiler
doğanın en ilginç hayvanlarından bir tanesi. Korunma amaçlı sırtlarını kaplayan
okları ile yaşam mücadelesi veriyor onlar da. Yavruları ise inanılmaz sevimli.
Hepimiz biliriz üstelik kirpilerin yavrularını ‘Pamuğum’ diye sevdiğini. Doğumdan
sadece birkaç saat sonra çıkıyor dikenleri. Tehlikelere karşı en büyük
silahları onların.
Bu
dikenlerin her biri değişikliğe uğramış birer kıl aslında. Dikenlerinin
uzunlukları 2-3 cm. arasında. Sayısı ise yaşlarıyla orantılı olarak yaklaşık 6000
civarında. İçlerinde bölümler ve hava boşlukları olduğu için de hafif. Kirpiler
korktuklarında ya da tehlike anında vücudunu yuvarlıyor ve aniden bir diken
topuna dönüşebiliyorlar. Bazı
türleri, tehlike anında sırtlarındaki dikeni fırlatabiliyor üstelik.
Kaynaklar
sadece Malaya kirpisinin dikensiz olduğunu belirtiyor.
Ömürleri
18 yıl civarında. Kocaman evrende çok küçükler aslında. Boyları 13 cm. ile 30
cm. arasında değişiyor. İşitme ve koku alma duyuları fazlasıyla gelişmiş.
Memeliler.
Kemirgenler. Özgür yaşamayı seviyorlar. Gündüz değil geceleri hareket
halindeler.
Zehirlere
karşı inanılmaz derecede dayanıklılar.
Koşuyor,
tırmanıyor ve hatta yüzebiliyorlar. Hemen her bölgede yaşıyorlar. En çok nemli
bölgeleri seviyorlar. Aşırı soğukta olanlar kış uykusuna, çöllerdeki türleri
ise yaz uykusuna yatıyor.
Solucan, hamam böceği, çok zehirli böcekler, kurbağa, fare ve yılanları kolaylıkla avlayıp yiyorlar. Çok mecbur kalırlarsa da bitkilerden destek alıyorlar. En büyük düşmanları ise tilkiler.
Dünyanın
koskocaman yüzeyinde, minicik yapıları ile hayata tutunma yolunu bizlerden çok
daha iyi bilen kirpileri unutmayalım olmaz mı?
Şartlar
ne kadar zor olsa da, birbirimize dikenlerimiz batsa da; UYUMLA YAŞAMANIN bir
yolu olmalı. Ben inanıyorum ki bu yolda sevgimizi kullanacak, sevgimizle
dikenleri törpüleyecek ya da görmezden gelecek kadar akıllıyız. Ne dersiniz
başarabilir miyiz?
‘’Bütün
canlılar şiddet karşısında titrer. Hepsi ölümden korkar. Hepsi hayatı sever.
Kendinizi onlarda görün. O zaman kimi incitebilirsiniz ki?’’ diyor Budizmin
kurucusu Hintli Gotama Buda.
Başka söze gerek var mı?
Başka söze gerek var mı?
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
28.
03. 2015
Kaynaklar:
http://www.bilgiustam.com; http://www.dermoli.com; http://tr.wikipedia.org; http://www.petworldturkey.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder