26 Eylül 2016 Pazartesi

EYVAH, CAM DUVAR FENOMENİ miyiz?

Sanırım hepimizde bir parça var.

Oldukça ilginç bir olgu gibi duruyor; ama aslında hepimizin bildiği bir terimin uzmanlarca açıklanış şekli bu.

Yani namı-diğer ‘bakar körlük’.

Hepimiz gözlerimiz sayesinde etrafımıza, canlı cansız varlıklara, sevdiklerimize, sevmediklerimize, kısacası evrene bakıyoruz. İşin enteresan yanı ise baktığımız her şeyi gördüğümüzü zannetmemiz.

Hadi gelin samimiyetle itiraf edelim.

Bazen, hatta çoğu kez; baktığımız şeyleri görmeden geçtiğimiz ortada. Ve bu durumu genelde dikkatsizliğe, o anda kafamızın karışık olmasına bağlıyoruz. Ya da unutkanlığa.

Öyle değil mi?

Bu durumun bizim sandığımız kadar basit olmadığını açıklıyor uzmanlar.

Evet bakmak ayrı, görmek ise apayrı.

Peki neden her baktığımız şeyi görmüyoruz?

Daha önce görmediğimiz, bilmediğimiz bir nesne farkındalığımızdan kaçıyor olabilir mi?

Bu durum bir ihtimal elbette.

Ancak yazar James J. Mapes’in de ifade ettiği gibi; sadece inandığımız zaman görüyorsak; bu durum çok daha ilginç bence.

Kuantum düşünce yöntemi üzerine kitapları ile dikkat çeken Mapes; hepimizin daha meyilli olduğu bir bilgiye ters düşerek şöyle diyor.

‘’Çoğu insan gözleri ile gördüğü şeye inandığını söyler. Ancak gerçek olan inandığımız zaman görmemizdir.’’

Sonuçta olası ihtimaller bunlar. Gerçek olan ise, az ya da çok hepimizin birer cam duvar fenomeni olması.  

Peki bunu kırmanın, baktığımız daha çok şeyi görür hale gelmenin yolları var mı?

Uzmanlar; düşüncelerimize hakim olmamızda, vereceğimiz yeni emirlerle; bir şekilde beynimizde yer eden o cam duvarı kırmamız gerektiğinde; hemfikir. Kendimiz şekillendirdik bilmeden yıllar içinde. O halde yine kendimiz yıkabiliriz. Böylece ufkumuz açılacak.

Bakış alanımız genişleyecek.

İşte o zaman; bir nesneye baktığımızda, uyarıyı kaydeden beynimiz; kendi planını yaparken; bizim emrimize uyacak. Ve yorumu daha çok görmemiz üzerine olacak.

Yani radarımız daha geniş bir yelpazeyi taradığı ve her dem açık olduğu için, baktığı nesneyi fark edecek. Önemseyecek. Görecek.

Sonrası tamamen bize kalmış. Kendimizin belirlediği önem derecesine göre; vereceğimiz emirle ya kayda alacağız ya da unutacağız.

Hepsi  bu kadar.

Şimdi diyeceksiniz ki her şeyi de görmeyelim. Zaten etrafımızdaki çoğu şey içimizi karartmaktan öteye geçemiyor. İçimizde yığıldıkça yığılıyor. Ruhumuzu adeta bir depoya dönüştürüyor.

Hayır. Ben buna katılmıyorum.

Çünkü hayat MUHTEŞEM bir YAP BOZ oyunu.

BÜTÜN, ancak kendisine katılacak parçalarla anlamlı.

Marifet hepsiyle bütünü koruyabilmekte.

Bu anlamda; verdiği Magic Puzzle semineri ile insanları şaşırtan Martin Von Barabü’yü hatırlama zamanı şimdi.

İzleyenler bilirler. Barabü eline aldığı her yeni parçayı sihirli dokunuşlarıyla BÜTÜNe öyle güzel oturtur ki. İnsan bir anda şaşırır kalır.

İşte hayatın YAP BOZu da böyle bir anlamda.

Hayatı sorunlarıyla, var olan engelleriyle kabul ettiğimizde; kaygı ve korku gibi bizi zorlayan duygular azalıyor. Daha olumlu bir ruhla; elimize geçen her fazla parçayı BÜTÜNe usulünce oturtmanın yolunu buluyoruz böylece.

Sorunlara bakışımızı, çözme yeteneğimizi şekillendirmek için farkındalığımızı geliştirmemiz şart. Bunun yolu da Cam duvar fenomenliğini bir an önce bırakmaktan geçiyor.

Eserimize katacağımız her albenili renk, sadece bizim değil etrafımızdakilerin de içini açsın. Açsın ki yaşadığımız dünya pozitif enerjilerle dolsun taşsın.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

23.08.2016




1 yorum:

  1. çok teşekkür ederim yazı için ayrıca sitemi ziyaret etmeyi unutmayın http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...