16 Nisan 2017 Pazar

SEZGİ YA DA 6. HİS GERÇEK Mİ? (1/2)

Beynimiz öğreniyor, kaydediyor. Ama asıl önemli olan, olaylar henüz oluşmadan, bizler fark edemeden; beynimizin hatırlıyor olması.

Bu bizim sezgi, altıncı his ya da içine doğma dediğimiz durum.

Arapça’dan bildiğimiz ismiyle ‘Hiss-i Kable'l-Vukü’  yani önsezi.  

Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını sezme, durumu. 

Önsezide yargıya varmak ya da hesap etmek için bir zaman yok.

Beynimiz bazı manyetik dalgaları algılıyor. Ancak bunları duyu dışı ağılama yöntemiyle yapıyor. Biz de bu yüzden farkında olamıyoruz. Elbette algıları açık olanlar daha çok yaşıyor bu durumu.

Peki ne zaman oluyor derseniz; en beklenmedik durumlarda ortaya çıkması an meselesi. Hadi gelin şimdi paylaşacağım güzel bir örnekle beynimizin muhteşemliğine bir kez daha tanık olalım.

Bunun için Amerika’ya uzanmamız ve oradaki bir yangına tanıklık etmemiz gerek.

Olayın kahramanı Andy Kirk.

20 yıldan uzun süreyle itfaiyecilik yapmış bir Amerikalı kendisi.

Tarih 5 Ekim 2001’i gösterdiğinde; o ve ekibi bir yangına çağrılırlar.

Diğer günlerden farksız bir gündür onlar için. Gece acı acı çalan yangın ziliyle yataklarından kalkan itfaiyeciler, hemen hazırlanıp olay yerine gider.

Yangın oldukça büyük çaplıdır. Ancak Andy ortama bakar ve ekibini binanın içine gönderecek kadar güvenli olduğuna karar verir.

Gaz maskelerini takan ekip üyeleri, her yeri kaplayan dumanın içine dalar. Göz gözü görmez haldedir. Canla başla yangınla baş etmeye uğraşırlar. Her bir itfaiyecinin adrenalini giderek yükselirken, çabaları sonuç vermeye başlar.

Görünüşe göre yangın sönmeye yüz tutmuştur. Bu durum onların azimlerini daha da kamçılar.

Derken ortada HİÇ bir SEBEP YOKKEN, Andy Kirk tuhaf bir şey hisseder.

İçine o ANda doğan şeyin ne olduğunu sonradan bir türlü açıklayamaz. Kelimelere dökemez. Ama o ANda yangın bölgesinde olağanüstü bir şey olacağını hisseder. Ve aniden oradaki tüm ekip arkadaşlarını bina dışına çıkarması gerektiğini düşünür.
Hemen bu düşüncesini uygular. Herkese hemen dışarıya çıkmalarını söyler. 
Ekiptekiler, her şey yolunda giderken neden çıkmaları gerektiğine bir türlü anlam veremez. Üstelik bu duruma biraz da tepki gösterir. Ancak Andy onları dinlemez ve hepsinin binadan çıkmasında ısrarcı olur.

Ve tam da o ANda, olay yerinde adeta cehennem saatleri başlar.

Önce kulakları sağır eden büyük bir patlama sesi duyulur.

Normal görülen, hatta sönmeye yüz tutan yangın; bir ANda büyük bir alev topuna dönüşür. Çıkan itfaiyecilerin peşinden adeta kovalarcasına binadan dışarıya alevler püskürür.

Henüz binanın önünde olan ekip üyeleri oradan uzaklaşmak için koşmaya başlar. Hortumların üzerinden atlar. Bir anda ortamı kaplayan dumandan nefes alamaz hale gelirler.

Yaşanan tam bir karmaşadır.

Andy, ekibindeki her arkadaşının oradan sağlimen çıktığına emin olmak için çıkanları tek tek kontrol eder.

Tam o ANda büyük bir patlama sesi duyulur. Çatı büyük bir gürültüyle çökerken, tüm duvarları da yıkar. Ve futbol sahası büyüklüğünde kocaman bir alan tuzla buz olur. Taş taş üstünde kalmaz. Alevler yerden 15 metre yükseğe kadar çıkar.

Ancak Andy arkadaşlarını içine doğan o tarif edemediği hisle dışarıya çıkardığı için hepsi kurtulur.

Olaydan sonra gelen müfettişler olay yerini inceler. Patlamanın sebebini araştırmaya başlar. Olay yerinde çekilen fotoğraflar, elde kalan tüm deliller dikkatle incelenir. Tanık ifadeleri toplanır. Her bilgi titizlikle birleştirilir. O yangında ve olay yerinde neler olduğu anlaşılmaya çalışılır.

Sonunda Andy’nin; yangının en tehlikeli olayından, arkadaşlarını nasıl ustalıkla koruduğu anlaşılır.

Bu tehlikenin ismi Ani parlamadır.

Ani parlama, yangın sırasında kapalı alanlarda bütün oksijen yandığında meydana gelen özel bir durumdur. Ancak yangının ne zaman paralayacağı asla tahmin edilemez. Çünkü çok nadir görülür.

Peki ama, Andy bunun olacağını nasıl anlamıştır? (devamı ve cevabı 2/2’ de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

10.02.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...