21 Kasım 2010 Pazar

ÖNYARGIMIZ ve BİZ



İnsanlarla iç içe yaşarken, bir hayatı paylaşırken şu ya da bu şekilde, az ya da çok hayatlarımız aynı karelerde kesiştiğinde hiç beklemediğimiz bir davranışla karşılaştığımızda önce şaşırır, sonra da hiç düşünmeden ön yargılarımızı devreye sokarız.

Daha önceden tanıdığımız biriyse yanlış tanımış olduğumuzu bile düşünür, ona ayırdığımız zamana acırız. Hiç tanımadığımız biriyse eğer sinirli, kibirli, insanlara değer vermeyen birisi olduğu fikri hemen canlanıverir kafamızda.

Sebep sadece bize gülümsemeden geçmesi, bizi fark etmemesi, merhabamızı cevapsız bırakması, bize surat asması, telefonumuza ya da yazdıklarımıza cevap vermemesi bile olsa altında mutlaka bir art niyet arayarak kendimizi temize çıkarırken, o insanı önyargılarımızla adeta mahkum ederiz.

Oysa ki o insanın da çok geçerli sebepleri, kendince önemli gerekçeleri olabilir. Tıpkı bizim, hepimizin olduğu gibi.

O nedenle karşınızdaki insanın hiç beklemediğiniz davranışları ile karşılaştığınızda bir değil iki defa düşünmek gerek. Çünkü o beklenmedik davranışı etkileyen pek çok neden olabilir. Örneğin her zaman sıcacık gülümseyen bir tanıdığınız o gün size zoraki cevap vermişse ya da hiç görmeden geçip gitmişse yanınızdan mutlaka bir nedeni vardır. Belki çok zor bir gece geçirmiştir, belki çok kötü bir haber almıştır, belki de halletmesi gerekli çok önemli bir olayı vardır, kimbilir. Hiçbir davranış, hiçbir ruh hali sebepsiz olamaz.

Siz mutluyken karşınızdaki insanın da mutlu, siz üzgünken onun da üzgün olmasını; bunu birebir davranışlarına yansıtmasını ve size uyum sağlamasını bekleyemezsiniz. Üstelik her insan nevi şahsına münhasırdır. Her insanın, içindeki duyguları belli ediş şekli farklıdır. Kimi dışarıya hiçbir şey yansıtmaz, duyguları o kadar içerlerdedir. Kimiyse duygularını bakışları ile, yüz ifadesi ile hemen ele verir.

Ama karşınızdaki insan için önyargıya varmadan önce “kimbilir neler yaşıyor, ne mücadeleler veriyor, hangi ruh hali içinde?” diye içten içe düşünmek gerek.

Kendimizle ilgili yarın ne olacağını bilemezken onların hayatlarının her zaman süt liman olduğunu düşünmek biraz fazlaca önyargılı davranmak değil mi sizce de?

Gelin önyargılarımızı bir kenara bırakalım. Karşımızdaki insana empati ile yaklaşalım. Yani kendimizi onun yerine koyalım. Yaşadıklarını, hissettiklerini anlamaya çalışalım. Ona hak vermesek de, “ben olsam böyle davranmazdım” desek de unutmayalım ki her insan birbirinden farklıdır. İkizler dahi yeri geldiğinde birbirinden farklı tepkiler gösterebilir. Birinin kabul ettiğini diğeri kendinden uzaklaştırmak isteyebilir.

Hal böyleyken her insandan bizler gibi düşünmesini, bizim gibi davranmasını beklemek haksızlık olmaz mı?

Önyargı duvarlarını yıktığımız, etrafa daha geniş bir perspektiften baktığımızda elele vermiş mutlu ve huzurlu insanlara çoğalacak dünyamızda.

Yeter ki ilk adımı atan taraf biz olalım. Biz bir adım atarsak onların da bir hatta iki adımla bize doğru geleceklerini de hiçbir zaman unutmayalım lütfen.

Önyargısız hayatlara merhaba!

Sevgiyle kalın

BELGİN ERYAVUZ
13.05.2010

2 yorum:

  1. Belgin Abla,

    Yazınız için teşekkürler. Önyargılarımız. Karşımızdakinin o andaki haline bakmaksızın o kişiye önyargılı davranabiliyoruz.

    Belki de çoğumuzun bildiği bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum ;

    "Günün birinde uzaklarda bir köyde çocuğu doğmadan kocası ölmüş ve tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar.

    Gelincik vefalıdır. Kadının yanından bir an bile ayrılmaz.

    Her ne kadar evcil bir hayvan olsamasa da zamanla oldukça uysallaşır. Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar Tek başına tüm zorluklara göğüs görmek ve yavrusuna bakmak zorundadır.

    Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığınada olsa evden ayrılmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yanlız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür.

    Anne çıldırmışcasına Gelinciğe saldırır ve oracıkta hayvanı öldürür.

    Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir. Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür."

    Einstein´in söylediği bir söz var:

    "Insanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan çok daha zor"

    Sizin de dediğiniz gibi; "Önyargısız Hayatlara Merhaba!"

    Sevgileirmle,

    MURAT ARSLAN

    YanıtlaSil
  2. Harika bir günden merhaba =).Dünya her şeyi ile güzel.Düşünsenize;deneyimleye bileceğiniz milyonlarca farklı kapı var.O kapıların renkleri bir birlerinden ap ayrı farklılıkda.Kapıların içinde iyilik de kötülük de mevcut.Her ikisini de farklı farklı şekillendire bilmek...İsterseniz,her iki durumuda ayrı birer olgu olarak kabüllenin ya da her iki durumuda bağlayın"kötüye hazırla kendini iyi olursa ne mutlu sana".Unutmayın; bu durumları değiştirmek ,koşulları yaratmak ve yarattığınız koşulları yaşıyor olduğunuz gerçeğini...
    Çayan Sabahattin Öncel

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...