11 Haziran 2011 Cumartesi

YANLIŞ ANLAŞILDIM, EYVAH!



Yanlış anlaşılmanın zorluğunu, acısını ve zaman zaman da geri dönülmezliğini çoğumuz yaşamışızdır hayatımızın herhangi bir döneminde. Ağzımızdan çıkan tek bir sözcük, bazen bir hareket, ani tepkisel bir davranış, bazen yüz ifademiz veya beden dilimiz ya da yazdıklarımız… Bizi bir anda dostlarımızdan, arkadaşlarımızdan ya da yakın çevremizden edebilir. Bir süre önceki sıcacık yakınlık bir süre sonra buz gibi olabilir. Gerekçe belki de yanlış anlamak, yanlış anlaşılmaktır.

İşte o anlarda sizin son derece masum bir şekilde, tamamen iyi niyetinizle, içtenliğinizle ifade etmeye çalıştığınız duygularınız, düşünceleriniz yüzünüze bir tokat misali çarpabilir. Oysa ki nasıl olup da böylesi bir çizgiye geldiğinizi anlayamamak bir yana; bazen bedelini ağır ödemeniz bile gerekebilir. Özür dilemeniz, nedenlerini açıklamanız, kendinizi yeniden doğru şekliyle ifade etme çabalarınız,  bu anlamdaki tüm denemeleriniz o olumsuz etkiyi silmekte, aradaki buz gibi havayı dağıtmakta yetersiz kalabilir.

Tüm bu çabaların ve iyi niyetin bir işe yaramadığını görmek sizi derinden üzerken keşke’ler üşüşmeye başlar beyninize doğru. Keşke söylemeseydim, keşke bağırmasaydım,  keşke o kadar ani karar vermeseydim, keşke o davranışı yapmasaydım, keşke kapıyı çarpıp gitmeseydim, keşke yazmasaydım, keşke bir kere olsun susup onu dinleseydim, keşke gözleriyle gözlerimi ararken ben de yakalasaydım, keşke, keşke…

Böylesi anlarda kendinizi karşınızdaki kişinin yerine koyup, ona bir anlamda hak vermiş ve özür dilemiş olsanız da; karşınızdaki kişi fikrini değiştirmemekte direnir bazen. Nedeni belki kendisini sizin yerinize koyamaması, belki de kırılan kalbinin asla onarılamayacağını,  artık çok geç kalındığını düşünmesidir.
Oysa ki insanlara kızmak, gönül koymak, küsmek, alınmak, empati yapmadan aslında ne demek istediğini düşünmeden ‘’bu iş bitmiştir’’ demek bir anlamda yargısız infaz yapmak değil mi?

Elbette kırılan bir kalbi onarmak zordur, eski haline dönmesi zaman alır, hatta eskisi gibi olması belki de hiç mümkün değildir ama yanlış anlaşılanın özür dilemesi ve geriye dönerek bu uğurda çabalaması ne kadar önemliyse; yanlış anlayanın da geriye bir kez dönüp bakması, bir şans daha vermesi o kadar önemli bence.   

Yanlış anlaşılmak insanın içine oturur. Çünkü asıl niyetiniz çok daha masumken bir anda farklı bir akışın içine doğru itildiğinizi hissedersiniz. Kalbiniz acırken bir yandan da haklı olduğunuzu yeniden anlatmanın çabalaması sizi gereğinden fazla yorar. Hele bir de sonunda o yanlışlığı düzeltememek varsa, kırgınlıklar yok olmamış, soğukluk giderilememişse vay halinize. Önünüzde uzanan o birkaç gün adeta kabus gibidir.

İşte bu nedenle karşılıklı ilişkilerimizde empati yapmanın, kendimizi karşımızdaki insanın yerine koymanın, biraz hoşgörülü olmanın önemi çok büyük. Ancak bu şekilde duygular, düşünceler daha net anlaşılabilir. Olayları farklı bir bakış açısından bakarak değerlendirmek bazı şeyleri kabul etmemizi kolaylaştırır. Yoksa deyim yerindeyse uzaktan ahkam kesmekle hiçbir yere varılamayacağını, negatif enerji ve sevgisizlik tohumları ekmekle ilişkilerin iyice arapsaçına döndüğünü hepimiz biliyoruz aslında.

Bakın uzmanlar bu konuda neler diyor. Hoşgörülü olabilmek; temel yükleme hatası, başkalarının eylemlerini, onları etkileyen çevre faktörlerini göz önüne almadan sadece kişiliklerinin yansıması olarak görürken, kendi eylemlerimizi değerlendirme durumunda şartların baskısını da işin içine katma eğilimini betimleyen psikolojik bir fenomendir. İnsanları merhametsizce yargılamak da buradan gelir. Oysa ki alınganlık göstermemek ve sevecenlikle açıklama aramaya çalışmak olgunluğun bir göstergesidir. Sevecenlikle açıklama aramaya çalışmak ise ‘’insanlara karşı hoşgörülü ol’’ demenin daha kutsal bir yoludur.

İşte hepimiz hoşgörülü olmaya çalışırken bu temel fenomeni hatırlayalım diyorum ben. O zaman ne kolay kolay yanlış anlaşılır ne de karşımızdakileri yanlış anlayarak, araya gereksiz mesafeler koyarız. Sevgi her şeyin üstesinden gelir. Yeter ki onu kalbinizden eksik etmeyin.

Yanlış anlaşılmaların, yanlış anlayıp kalp kırmaların çok daha az olması dileğimle…

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

21.04.2007 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...