Hem kadın, hem de güçlü
olmak…
Güçlü sıfatı bir kadını
tanımladığında korkuyorum. Çünkü hem kadın olmanın, hem de güçlü olmanın bir
kadına ne gibi sorumluluklar yüklediğinin farkındayım.
Ah…aslında kadınlar ne
kadar narin, hassas ve duygusaldır bilseniz; tıpkı kristal bir vazo misali. Her
zaman kibar davranışları, saygı dolu yaklaşımları hak ederler ve hep yaslanacak
güçlü bir omuz, hep sarılacak güven dolu bir kalp, sımsıkı kavrayıp hiç
bırakmayacak bir el ararlar.
Ama güçlü kadınsanız
eğer, kadınsal tüm özelliklerinizi bir kenara koyup tek başınıza, dimdik
ayaklarınızın üstünde durabildiğinizi göstermek zorundasınız. Belki bir çelik
gibi sert olmalısınız. Çünkü size bu sıfatı yakıştıranların beklediği şeylerdir
bunlar. Ulu orta ağlamanız, hassaslığınızı, kırılganlığınızı herkesin içinde
sergilemeniz nedense hiç beklenmez.
Onlar ve sevdikleri için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdır. Tüm
mücadelesinde gözyaşlarını içine akıtır, söylenenleri duymazdan gelir. Kalbindeki engin sevgisiyle ve bitmez enerjisiyle gücüne
güç katar. Kendisini bir an bile düşünmeden, elindeki imkanları sonuna kadar
kullanır. Kendi özelini, aşkını, özlemini, isteklerini hatta hayallerini yok
sayar. Ama bir yere kadar…
Genelde güçlü kadınların
etraflarındaki kişilerle arasında saygıyla karışık bir çekingenlik hali vardır. Çoğu
erkek nedense güçlü kadından çekinir. Belki onun erişilmez olduğuna inandığı
için, belki de kendisini yeterince güçlü hissetmediği için hep bir adım uzakta
durur. Bir şekilde böylesi bir kadınla bir ömrü paylaşanlar; gün gelip köprüleri
yıkmak istediğinde ise hiç tereddüt etmez; yollarını ayırma kararını tek
başlarına verirler. Çünkü güçlü eşlerinin kendilerine ihtiyaçları olmadıklarını
sanırlar.
Sözün özü,
hiçbir kadın güçlü sıfatı nedeniyle terk edilmeyi, tek başına bırakılmayı, tüm
ağır sorumlulukları yalnız başlarına sırtlanmayı hak etmiyor. Bir kadın gözüyle
bakıp hemcinslerimin tarafını tutarak yazdığımın farkındayım. Ama terazinin
dengesi bu kez kadınlardan yana ağır basıyor diye düşünüyorum.
Sözüm sadece büyük
kentler için değil elbette; güzel Anadolu’muzun o güçlü ama bir o kadar da
çilekeş kadınlarını unutmamak gerek. Anadolu’daki pek çok güçlü kadın tarlada,
bağda, bahçede, su taşımada, hayvan otlatmada, ahırda, dağda, bayırda en ağır
şartlarda, sırtında ağırlık taşıyarak ve üstelik yaşamını kahvelerde geçiren
erkeğinin bir adım gerisindeyken harcar günlerini. Evet kentli kadın gibi terk
edilmez kolay kolay belki ama, güçlü omuzlarına öyle ağır yükler verilmiştir
ki, yaşamı boyunca kendisi için nefes bile alamaz neredeyse. Eşinin güdümünde
yaşayan sessiz bir candır o sadece. Kentli olsun, köylü olsun güçlü kadın olmak
işte bu nedenle zordur.
Güçlü bir kadın olarak
yalnız başlarına bırakılan, daha da kötüsü çocuklarıyla kendi kaderlerine terk
edilen o kadar çok kadın var ki. Bu tablonun daha da ağır şekline ise maalesef
engelli çocukları olan ailelerde sıkça rastlamak mümkün. Engelli bir çocuk babası,
tüm sorumluluğu adeta suçlarcasına o
güçlü kadına yükleyip, kendi hayatını yaşamak adına ortadan kaybolabiliyor.
Güçlü anne ise yalnızlığının koyu gölgesinde tek başına mücadele ediyor. Yılmadan, pes
etmeden ama kendinden çok şeyler vererek. Deyim yerindeyse kendi hayatını hiçe
sayarak. Sadece canı, kanı, çocuğu için yaşayarak.
Peki neden? Güçlü bir
kadın olmak suç mu?
Elbette değil, ama o gizemli gücün
yarattığı güzel enerjinin kadın hayatına bu denli olumsuz etki etmesi beni
rahatsız eden. En güzeli; hem güçlü, hem
kadın, hem de aranılan, sahiplenilen ve hiç terk edilmeyen, hayatının her
anında paylaşılan bir kadın olmak galiba. Bu anlamda biraz daha duyarlı
yaklaşma cesaretini gösterme açısından erkeklere büyük bir görev düşüyor. İşin
kolayına kaçmak, kendilerini düşünerek kendi hayatlarını ve özgürlüklerini
seçmek yerine; kadınlarının hep yanında olup, güvenli omuzlarında sıcacık bir yer
açabilirler. Hem böylece hayatın zorlu yokuşlarını başladıkları gibi bitirme cesaretini
gösterirken; iyi günde kötü günde diyerek sevdiklerine de verdikleri sözü hakkıyla yaşatmış olurlar.
Çünkü kadınlar bunu fazlasıyla hak ediyor. Siz ne dersiniz?
Çünkü kadınlar bunu fazlasıyla hak ediyor. Siz ne dersiniz?
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
22.12.2011
NOT:bu yazımda, en özel An'ları ustalıkla yakalayan, fotoğraf aşığı Cüneyt Çetiner'in iki anlamlı resmiyle daha da renklendi, kendisine sonsuz teşekkürlerimle...
NOT:bu yazımda, en özel An'ları ustalıkla yakalayan, fotoğraf aşığı Cüneyt Çetiner'in iki anlamlı resmiyle daha da renklendi, kendisine sonsuz teşekkürlerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder