Felsefede
birbiri ile neredeyse yarışan iki konu var.
Faydacılık
ve Kantçılık.
Her
ikisi de iyilikle alakalı. Yarışma nedenleri ise, hangisinin bizi daha çok
iyiliğe, dolayısıyla mutluluğa ulaştıracağı konusu.
Aslına
bakarsanız derinine indikçe kafamızı hayli karıştıracak kadar geniş kapsamlı
olan bu iki terime kafa yormamın tek nedeni var.
O
da sonuçta elde edilen İYİLİK.
Ve
ne kadar güzel ki İYİLİK BULAŞICI.
Önce
bu terimleri anlamak adına; gelin sorulara cevap bulmaya çalışalım.
*Çok
sayıda kişiye yapılan iyilik mi bizi daha çok mutlu eder?
*Yoksa
sadece iyi niyetli olmak ve bu duyguyla davranmak mı?
Soruya
cevap vermeden önce, bilinen bir deneyi hatırlamakta fayda var. İşte çoğu
kişinin bildiği tramvay deneyi ve bize yaşatacağı ikilemler.
Bir
tramvay yolunun yakınlarındayız diye düşünelim önce.
Aniden
uzaklardan hızla gelen bir tramvay görüyoruz. Ve az ötemizde de o yolda çalışan
beş işçi.
Onlara
sesimizi ulaştırmamız mümkün değil. Yanlarına gidecek kadar zamanımız da yok.
O
çaresizlik içindeyken, yan tarafta yolu değiştirecek makas butonunu görüyoruz.
Eğer o butona basarsak beş kişinin hayatını kurtaracağız.
Ancak
o da ne? Tramvayın yolunu değiştirdiğimiz noktada bir işçi yalnız başına
çalışmakta. Yani beş kişiye karşılık bir kişi hayatından olacak. Her şey
vereceğimiz karara bağlı.
Ne
yaparsınız bu durumda?
Evet
çoğumuz beş kişiyi kurtarmak adına o bir kişiyi harcamayı göze alıyor sanırım.
Eğer kafamızı öbür yana çevirip, yaşanacak olayları görmezden gelmiyor ve
bencil davranmıyorsak.
Böylece
FAYDACILIK devreye girmiş oldu. Yani yapılan bir seçimle daha çok kişiye iyilik
etme durumundayız çoğumuz.
Ama
henüz bitmedi. Aynı olay oluşurken, bu kez bir köprü üstünde olduğumuzu
düşünelim.
Yine
tramvay hızla geliyor. Yine beş işçi habersiz çalışıyor. Bu sefer makası
değiştirecek butondan uzaktayız.
Ama
o da nesi? Yanımızda iri cüsseli bir adam var. Ve o adamı köprüden itecek
olursak, yolu kapatıp tramvayı durduracağını varsayıyoruz. Biraz uçuk bir
yaklaşım olsa da, vereceğimiz karar bizi bir başka felsefe adımına taşıyacağı
için bu kabul önemli.
Peki
bu durumda ne yaparsınız?
Yine
beş kişiyi kurtarma şansınız var. O 1 kişiyi itme koşulu ile. Faydacılık bunu
istiyor bizden. Ama işimiz bir önceki kadar kolay değil. Elbette o da zordu
ancak burada direkt olarak başka duygular devrede. Sadece butona basmıyoruz
yani dolaylı yoldan o kararı uygulamıyor, tam tersine elimizle bir adamı direkt
olarak ölüme itiyoruz.
Aralarında
bunu yapacağını söyleyenler çıksa da çoğu kişi gibi ben de yapamam diye
düşünüyorum.
Yani
ikilem de kaldığımız bir noktadayız. Ahlaki açıdan bunu yapmayı içimizden rededdik. İşte bu sefer uyguladığımız da KANÇILIK
felsefesi oldu.
Yani
FAYDACILIKda en fazla faydayı sağlayan seçeneği seçtiğimizde doğru hareket
etmiş olacağımıza inanıyoruz. Bu akım onu savunuyor.
Oysaki
şartlara göre durum değişebiliyor. Ve yeri geldiğinde en fazla faydayı
sağlayacak seçenek ahlaki durmuyor, iyi amaç için olsa da kötü adımı
savunmuyor.
Yazımın
başında sorduğum soruları hatırlıyorsanız; artık daha rahat yanıtlayabilirsiniz
diye düşünüyorum. Benim cevabım ahlaki iyi niyetten yana. (devamı 2/2’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
04.12.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder