4 Haziran 2018 Pazartesi

DEĞİŞİMden DÖNÜŞÜMe (1/2)


Her zaman göz önünde olan; ancak dikkatli bakmadığımız için farkına varmadığımız pek çok malzeme var etrafımızda. Çok değil, azıcık araştırıcı gözlerle bakıp, üzerinde kafa yorduğumuzda; en basit şeylerde bile muhteşem detaylar olduğunu görüyor insan.

Onları fark ettikçe, DEĞİŞİMin getirisindeki DÖNÜŞÜMle neler olduğunu izlemek ve onu hayata uyarlamak öyle keyifli ki.

Örneğin okul sıralarında tanıştığımız kurşun kalemin içindeki grafit. Açarak sivrileştirdiğimiz o kalem uçları kırılmasın diye nasıl da nazikçe yazardık yazılarımızı. 
Biz bastırdıkça beyaz zeminde yumuşacık harf izlerine dönüşmesini gururla izlerdik ilkyazı denemelerimizde.

Aradan yıllar geçti büyüdük. Bir vesile oldu ve biz mücevherlerin en aranılan taşı olan elmasla tanıştık. Müzelerde gördüğümüz o iri tanelerin, sert ve pürüzsüz yüzeyi ışıldadıkça hayranlığımız arttı. Hatta bazılarımız takılarında tercih etti. Saflığı, cesareti ve aşkı sembolize ettiği, sevgi ve neşe getirdiğine inandığı için.

Ama gelin görün ki kurşun kalemdeki grafitle, mücevherdeki elmasın AYNI elementten elde edilen iki farklı mineral olduğunu hiç düşünmedik.

Nasıl düşünelim ki?

Görünüşleri, yapıları, dayanma şartları birbirine tamamen zıt iki elementten bahsediyoruz sonuçta.

Birisi yumuşak, diğeri alabildiğine sert.

Birisi opak, diğeri  şeffaf ve ışığı çok iyi kırıyor.

Birisi ucuz diğeri ise son derece pahalı ve değerli.

Bir tanesi dünyanın ısıya en dayanıklı malzemesi ve asla yanmıyor, diğeri tüm sert metalleri çizecek kadar güçlü, camı kesecek kadar hassas.

Birisi mükemmel bir yağlayıcı, diğeri son derece aşındırıcı.

Biri elektriği iyi bir ileten bir malzeme olarak aranıyorken, diğeri bir ametal yani elektrik izolatörü olarak rol alıyor. Üstelik ısı iletkenliği en yüksek olan madde.

Evet her ikisi de AYNI elementin farklı değişimi sonundaki dönüşümle elde ediliyor. Yani kristalleşme sonuçları farklı.

Ama kökeninde her ikisi de SAF KARBON.

Biz insanlar da onlar gibi değil miyiz?

Hepimiz hücrelerden ibaretiz. Tüm canlıları oluşturan yapı taşlarından biri olan  karbon, bizim yapı taşımızda da var. Birer kan, kas ve kemik yığınıyız. Bir beden, kalp ve beyin taşıyoruz.

Ancak gerek fiziksel yapımız gerekse ruhumuz, aklımız, zekamız ve sevgi kapasitemiz birbirinden o denli farklı ki.

Yürüdüğümüz yollar, edindiğimiz hedefler, bakış açılarımız birbirini tutmuyor. Her biri içinde bulunduğumuz şartların ve verdiğimiz kararların neticesinde şekilleniyor; seneler içinde. Zor şartlar yoruyor. Keskin virajlar canımızı acıtıyor. Ancak aştığımız engeller bizi ve kişiliğimizi yapıcı anlamda belirliyor.

Tıpkı karbon elementinden nadide bir elmasın oluşumu gibi. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

18.04.2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...