13 Eylül 2023 Çarşamba

KADININ GÜCÜ AZMİNDE SAKLI (1/3)

Fedakarlıkla, azimle ve cesaretle yapılan her ne varsa benim için çok kıymetli. Üstelik tüm bunlar, şartların son derece zorlayıcı olduğu çok eski yıllarda hayata geçirilmişse.

19. yüzyılın son dönemlerini düşünün.

Kadınların dünyadaki yerinin sadece pamuk ipliğine bağlı olduğu zamanlar.

Hiçbir yasa onlardan yana değil.

Erkekler tarafından maalesef hep ikinci planda tutulan, tutulmaya zorlanan yıllar bunlar. Gerçi günümüzde yaşananları düşününce; sadece bir arpa boyu yol aldığımız gerçeğini de görmezden gelemeyeceğimi belirtmem gerek.

Neyse biz yine o zorlu yıllara geri dönelim.

Kadınlar hiçbir konuda söz sahibi değil. Okumaları, meslek sahibi olmaları, önemli mevkilere gelmeleri neredeyse imkansız. Çünkü o dönemlerde dünyanın kadınlara bakış açısı son derece dar.

İşte öylesi bir zaman aralığında; başka bir deyişle kadınların adının dahi olmadığı o yıllarda; bir kadın yaptıklarıyla herkesi şaşırtır.

İsmi Annie Londonderry (gerçek ismi Annie Cohen Kopchovsky).

Özgür ruhlu.

Cesur.

Zeki.

Becerikli.

Korkusuz.

Eğlenceli.

Girişimci.

Pratik.

Hayattan ne istediğini bilen.

Bu uğurda azimle mücadele etmesi gerektiğine inanan bir kadın.

Bisikleti ile dünyayı gezerek tarihe geçer.

Amacı kadınların azimleri ile istedikleri her şeyi yapabileceğini dünyaya kanıtlamaktır.

Bu korkusuz kadını tanımak için ne duruyoruz öyleyse. Benim için tuşlara basma, sizin için keyifle okuma zamanı.

1870 yılında, Avrupa'nın kuzeyindeki üç Baltık ülkesinden biri olan Letonya’da doğar Annie.

Çok küçük yaşta yoksul ailesi ile beraber Amerika Boston’a göç eder.

Yedi yaşındayken anne babasını kaybeder. Kardeşleri ile bir başına kalır. Eğitim görme şansı olmaz. Hep yoksulluk çeker.

Belki de bu yüzden on sekiz yaşına girer girmez işportacı eşi Max ile evlenir. Hemen de ilk çocuğunu kucağına alır. Peşinden diğerleri gelir.

Sonunda göçmen olarak yaşadığı ülkede, artık evli ve üç çocuklu, yirmi dört yaşında genç bir kadındır.


Sakin bir aile hayatı yaşıyor olsa da dünyada ve çevresinde olan bitenlere duyarsız kalmaz. Özellikle kadın hakları konusunda hep bir şeyler yapmanın peşine düşer.

Çünkü kadınların sosyal yaşamda söz sahibi olmak isterken önlerine hep engellerin çıkarıldığını bizzat yaşayarak öğrenir. Kadınlar istedikleri gibi okuyamazlar. Meslek sahibi olamazlar. İstedikleri işlerde çalışma istekleri hoş karşılanmaz. Seçme ve seçilme hakları yoktur. Kıyafetleri dahi özgürce hareket etmelerini engeller. Onlardan beklenen, evlenip çocuk yapmaları ve evlerinde sessizce oturmalarıdır.


İşte tam o yıllarda, geniş kitlelerin günlük yolculuklarında kullanmayı tercih ettiği bisiklet, rahatlıkla kullanılan bir araç haline gelir. Özellikle güvenli bisikletlerin yaygınlaşması ile beraber kullanıcı sayısı bir anda artar. Erkekler işlerine giderken yararlanır. Kadınlar ise bisiklet sayesinde daha özgürce hareket etme, yakın yerleri görüp keşfetme olanağı bulur. Kıyafetleri nedeniyle zorlanıyor olsalar da bisiklete binme tutkuları giderek artar. Her ne kadar doktorlar kadın sağlığına zararlı bulduğunu söyleseler ve erkekler tarafından hoş karşılanmasalar bile. Gelin görün ki yaşamlarındaki kısıtlamalar karşısında bisiklet, kadınlar için adeta özgürlüğün sembolü haline gelir. 

Bunu bir fırsat olarak gören Annie de, eşi ve çocuklarına rağmen; son derece cesur bir karara imza atar.

Kendisi hakkında söylenen hiçbir eleştiriye kulak asmaz.

Hiçbir şeyden ve kimseden korkmaz.

Bisikletine atlayarak dünyayı gezme isteğini; bir hayal olmaktan çıkarıp gerçeğe çevirmek uğruna cesaretine ve azmine güvenir. (devamı 2/3’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

18.04.2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...