Bize bahşedilen sayısız nimetten bir tanesi. Beş duyumuzun belleğe en yakın olanı. Koku alma yeteneğimiz… Normal hayatımızda pek üzerinde durmadığımız, pek önemsemediğimiz hatta bazen farkına dahi varmadığımız kokuların biz insanların yaşamında özel bir yere sahip olduğunu hiç düşündünüz mü bilemiyorum. Ama ben sizleri kısacık bir an içinde olsa onların büyülü dünyasına davet etmek istiyorum.
Kokular burnumuz sayesinde beynimizin kıvrımları arasına kadar ulaşırken bize geçmişi hatırlatır, eski anılarımızla aramızda bir geçiş yolu bulmamızı sağlar. Aynı zamanda gelecek yaşantımıza bizimle birlikte eşlik eder; unutulması zor hatıralarımızda birer çentik daha yaratmak adına.
Üstelik bize öylesine bağlıdır ki, ölüm anında bizi en son terk eden duyumuzdur. “ Parfümün Dansı” kitabının yazarı Tom Robbins’în deyişiyle “ Koku geçmişle ilgili en güçlü bağımız, geleceğe olan yolculuğumuzda en sadık yol arkadaşımızdır.” Ayrıca koku belleğimizi hızla ve yoğun olarak harekete geçirdiği, zihnimizin zaman içinde serbestçe yol almasını sağladığı içinde en güçlü silahımızdır. Kokular sayesinde hatırladıklarımız zaman zaman içimizi yaksa da kokuların hayatımızdaki yeri her zaman özeldir.
Biz fark etmeden hafızamıza yer eden ve kalıcılığını koruyan kokular yaşantımız boyunca kolay kolay unutulmaz. Bebeklerin ten kokusu muhteşemdir örneğin; biz anneler için yıllar geçse de taptaze kalır burun deliklerimizde. Ve çocuklarımıza her sarıldığımızda, sevgiyle her kokladığımızda o koku gelir burnumuza belli belirsiz. Sevginin masumlukla harmanladığı o eşsiz bebek kokusu.
Peki ya bir fırının önünden geçerken duyduğumuz sıcacık ekmek kokusuna ne demeli? Hangimiz o kokuyla bir an için çocukluk yıllarımıza geri gitmeyiz ki? Eve varıncaya kadar bir ucunu kopararak yediğimiz o mis gibi ekmeğin kokusu kolay unutulur mu? Ya da bir pastanenin önünden geçerken burnumuza çarpan sahlepli taze çörek kokusu? Sizi annenizin sevgi ile şekillendirdiği, siz yerken gözlerinizin içine bakıp gülümsediği yıllara taşımaz mı?
Peki geçmişte kalan yaralı bir sevdayı yine herhangi bir yerde duyduğumuz o özel koku hatırlatmaz mı? Yeniden yüreğimizi acıtıp, içimizi kanatmaz mı? Sizi alıp seneler öncesinin aşk dolu fısıltılarına taşımaz mı? İşte kokular bu nedenle özeldir yaşantımızda.
Bu arada kokuların insan psikolojisi üzerindeki sakinleştirici, ruhu dinlendirici olumlu etkilerini de göz ardı etmemek gerek. Güzel koku gerginliğimizi giderir, stresten arınmamıza yardımcı olur, daha kolay gevşememizi, pozitif düşünmemizi sağlar. Bir kısmı uykumuzu getirirken, bir kısmı daha aktif hareket etmemizi sağlar.
Örneğin geceleri yatmadan önce sürülen bir iki damla parfümle rüyaların en güzeline yelken açmanız, derin bir uykuya dalmanız kaçınılmazdır. Deneyin pişman olmayacaksınız. Kahvenin afrodizyak etkisi ise bir başka güzelliktir. Özellikle içmesini de seviyorsanız, kafelerdeki o yoğun harmanlanmış koku sizi sıcacık sarar. Hele soğuk kış günlerinde dışarıda ayaz kol gezerken duyulan sıcacık kahve kokusunun içimizi ısıtmasından daha güzel ne olabilir ki?
Özlemle beklediğiniz, kavuşmak için gün saydığınız o özel insanın parfümünü yastığına sıkıp geceleri ona sarılarak uyumayı deneyin bir kez. Kocaman bir tebessüm eşliğinde uyuyacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın. Geceye en güzel rüyaları çağırmanız ise cabası.
Ben oldum olası deniz kokusunu çok severim; hangi şartta olursam olayım o kokuyu hissettiğim anda içimi bir dinginlik kaplar. Kendimi o maviliğin kucağındaymış gibi hissederim. Tüm olumsuz düşüncelerimden sıyrılıp, hayatıma minicik bir mola verdiğim eşsiz anlardan birisidir o an benim için.
Bu arada yeni biçilmiş taze çimen kokusu, yağmurdan sonra pencereden içeriye dolan ıslak toprak kokusu istisnasız hepimizin çok sevdiği kokular arasındadır.
Baharın müjdesini veren rengarenk çiçeklerin; nergislerin, leylakların o buram buram; hanımeli, iğde, ıhlamur ağaçlarının o birbirinden farklı ve baskın kokuları burnumuza çarptığı anda bizi gülümsetmesi; içimizi çoşturması, heyecanla şükretmemizi sağlaması ne kadar da güzeldir, öyle değil mi?
En sevdiğiniz kokuların, en güzel gülüşlerle hayatınızı zenginleştirmesi, farkındalığınızın artması ve bu sayede yaşama daha güçlü olarak sarılmanız, hayatı çok sevmeniz dileğimle…
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
05,05,2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder