22 Eylül 2011 Perşembe

YETER! ( SON DAMLA)


Yeter artık, yeter!

Her şeyi alttan almaktan, kimseler gücenmesin diye hep sineye çekmekten, hep başkalarını düşünmekten yoruldum.

Biraz da beni sevsinler istiyorum, biraz da beni düşünsünler tıpkı benim onları sevdiğim ve düşündüğüm gibi. 

Biraz da beni şımartsınlar, benim için bir şeyler yapsınlar. Zorluklara katlansınlar, mücadele etsinler. Beni düşünerek adım atsınlar, beni mutlu etmenin yollarını arasınlar, buna kafa yorsunlar.

Sürprizler yapsınlar tıpkı benim onlara yaptığım gibi, küçük, ufak tefek ama manen çok değerli. Biraz da benim için içleri titresin birilerinin; yeri geldiğinde gözleri nemlenerek, ama mutlulukla ve tebessümle hatırlasınlar ve arasınlar beni.

Beni ben olduğum için sevsinler, karşılık beklemeden, art niyet aramadan.

Sadece ben olduğum için.

Arada sırada isyan etmeme, çocuklar gibi mızıkçılık yapmama, küskünlüklerime, asık suratıma katlansınlar sevgiyle. Tepkilerime izin versinler, ağzına kadar dolmuş ve taşmak için son bir damlayı bekleyen sabrıma izin versinler, dinlendirsinler.

El üstünde tutsunlar beni, gördükleri tüm güzelliklerde beni de yanlarında istesinler,  paylaşmak için mutlulukları.

Şımartsınlar beni; tıpkı minicik bir bebeği öpüp koklar gibi sevgiyle sarılsınlar, içten katıksız. Öyle sıkı sımsıkı sarılsınlar ki bana, kalplerinin atışını hissedeyim tenimde.

Çok şey mi istiyorum?

Biraz kendini düşünmenin, biraz kendinle ilgili mutluluk ve sevgi aramanın neresi yanlış?

Hem hep söylemiyor muyuz; eğer kendimizle barışık olmazsak, eğer kendimizi yeterince sevmezsek başkalarına nasıl hayrımız dokunur ki?

Hayır, hayır sakın yanlış anlaşılmasın.

Yaptıklarımdan, çabalarımdan, karşılıksız sunduğum sevgimden, kendimden çok sevdiklerimi düşünmekten, onlar için şartlarımı sonuna kadar zorlamaktan asla pişmanlık duymadım, duymuyorum.

Keşke’lerim yok bu anlamda hayatımda; şimdi bu son damlanın sınırında bile iyi ki yapmışım diyorum ve bundan mutluluk duyuyorum.

Ama o son damla ha düştü, ha düşecek.

İşte tüm korkum bu yüzden.

O zaman ne mi olacak? İşte bunu ben de bilmiyorum.

Kimbilir belki de rezervimi çok erken tükettim, yıllar koşup giderken kendimle ilgili her şeyi erteledim. Şimdi geri döndürseler beni ve aynı yılları verseler, yapacaklarım yine aynıları olacaktır biliyorum. O nedenle kimselerle değil, kendimle hesaplaşıyorum.

İşte böyle…

Bu iç seslerinin çoğunu ya da en azından bir kısmını hangimiz duymuyoruz ki hayatımızın o en sancılı dönemlerinde?

Kimimiz bastırıyor, yok sayıyor. Kimimiz onunla konuşuyor ve iç sesine kulak veriyor.

Ama her halükarda o iç ses ‘’ yeter, son damla ha damladı, ha damlayacak’’ diyorsa durup dinlenme vaktidir. Kendinizi çok ihmal ettiğinizin en açık göstergesidir.

Siz siz olun, biriktirdiklerinizle o son damlayı sakın beklemeyin. Ara ara hayat molaları vererek, kendinizi kimsenin şımartmasını beklemeden siz şımartın. Şımartın ki, yüzünüzdeki tebessüm size hiç küsmesin.

Unutmayın ki tebessümün olduğu yerde huzur ve mutluluk her daim vardır.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

16.05.2010

2 yorum:

  1. Ah ah bunları sanki ben yazmışım..:)ne kadar sık düşünüyorum ben de bunu.. yalnız değilmişim:)

    YanıtlaSil
  2. Bir çoğumuzun yarası aslında,haddinden fazla sorumlulukların altında ezilmek diyorum ben buna.Hayır demesini öğrenmemiz gerekli.Önce kendimize değer vermeliyiz.Kendimizi sevelim.Sizin de yazdığınız gibi kısa molalar...
    Harika yazınıza yürekten bir teşekkür.

    Sevgiler

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...