Kendimize, etrafımıza,
sevdiklerimize, arkadaşlarımıza, dünyaya, kısacası insanlığa faydalı olmanın
yolu önce kendimizi KEŞFETMEKLE başlıyor. Kendini keşfetmeyen, ne istediğini
bilmeyen bir insan, etrafına geniş açıyla bakamadığı için üretken olamaz. Adeta
kurulmuş bir robot misali hareket eder; yaşamı rutin, tekdüzedir.
Yaratıcı olmadığı için taklit
etmeye eğilimlidir. Zorluklardan kaçarken, hazıra ve kolaya yönelir. Öğrenmek,
bilmek, araştırmak istemez, kendince gerek de yoktur zaten.
Bekler ki birileri bir şeyler yapsın, o da
bunlara uysun ve yaşasın. Bilmez ki böyle yaptığında özgürlüğünü tamamen
kaybeder. Hayalleri yok olur, giderek yaşama azmi söner.
Kendimizi keşfetmemiz;
*öncelikle kendimizi
sevebilmemiz,
*kendi değerlerimizi fark
edip, geliştirmemiz;
*gerekirse yeni bir karakter
inşa etmemiz,
*sosyal anlamda sağlam
ilişkiler kurabilmemiz için gereklidir.
Hepimizin belki de
çocukluk yıllarımızdan gelen kalıplarımız var, farkında olmadığımız.
İşe onları
fark etmekle başlamalıyız. Ardından irade gücümüzü kullanmamız, hatta onu hayallerimizle
renklendirmemiz gerekiyor. Artık düşüncelerimizin de farkındayız.
Biliyoruz ki
düşüncelerimizi bize enerji verecek şekilde tasarlarsak, yaşamımızda
istediğimiz değişimi kolaylıkla yaratabiliriz. Düşüncelerimizi doğru
yönlendirerek, hep olumlu tutmaya çalışarak; keşfettiğimiz o dar kalıplardan
kurtulmamız mümkün. Bu arada kendimize sorduğumuz soruların farkında olmamız da
önemli. Güzel cevapların bizi güzel sonuçlara götürdüğünü, ama bunun için kendimize
güzel sorular sorabilmeyi alışkanlık haline getirmemiz gerektiğini hiç
unutmamak lazım.
Tüm bunları
yapabildiğimizde o ANa değin farkında
olmadığımız renkli, ahenkli ve anlamlı dünyanın kapıları bize ardına kadar
açılacak; inanın bana.
Elbette biliyorum ki; bu
çok kolay değil, zahmetli ve zorlu bir süreç. Kendi kalıplarımızın, dar
sınırlarımızın farkına varabilmek bile kocaman bir adımı gerektiriyor. Peşinden
de o kalıpları yıkmak, o sınırları genişletmek cesaret istiyor. Ancak kendimizi
yenilemek, her alanda geliştirmek, hayallerimizi kucaklamak, hayatımıza bir
renk, bir anlam katmak adına bu cesareti mutlaka göstermeliyiz. Hep dediğimiz
gibi hayata bir defa geliyoruz. Hakkını vererek, tadını alarak yaşamak
hepimizin hakkı. Bunun içinse çalışmak, çabalamak, zorluklarla mücadele etmek
bu işin olmazsa olmaz kuralı.
Dikkat etmemiz gerekli
nokta ise bu gelişimi bedensel, zihinsel, sosyal ve manevi tüm boyutlarda
yapmamız adına. Çünkü hepsi birbirini tamamlayan etkenler. Bu şekilde kendimizi
geliştirdiğimizde ise artık kimse bizi tutamaz. Bilgi ve becerilerimiz arttıkça, kendimize olan öz güvenimiz artar.
Böylece daha zengin ve çok boyutlu bir algılama ve karar verme yeteneği kazanırız.
Sınırlarımız, sinerjimizin etkisiyle daha da genişler. Zamanı etkili kullanır,
hep dile getirdiğimiz ve yakalamak istediğimiz kaliteyi yaşamımızın her anına
sokarız.
Pekiyi sinerji nedir? ‘Bütünün,
parçaların toplamından daha büyük olduğunun ifadesidir.’ şeklinde tanımlanıyor uzmanlar tarafından. Yani bütünü oluşturan parçalar arasındaki
ilişkiler, parçalardan bağımsız olarak bir anlam taşırlar ve bütüne anlam
katarlar.
Sinerji, yaratıcılık
içerdiği için aynı zamanda risk faktörü taşır. İşte bu nedenle de pek çok kişi
bu riski almak istemez. Risk alabilmek için o kişinin iç dünyasının sağlam
temeller üzerine kurulmuş olması gerekir. Ancak o zaman kendini farklılıklara çekinmeden
açabilir. Bu da kendisini geliştirmesinin adeta mihenk taşı olur.
Kendi kişiliği içinde
bütünleşen, sinerjisini kuran kişi sağ ve sol beyin faaliyetlerini kolayca birleştirir.
Böylece hem analitik, hem de yaratıcı düşünceye ulaşır. Yaşamın sadece
mantıksal ya da duygusal değil, her ikisinin bir bütünü olduğunun farkındadır. Böylelikle
kendi sorunlarını kendi başına zorlanmadan çözebilir.
Sonuçta; kendi
sınırlarını ve kalıplarını keşfeden, onları yıkarak yeni bir karakter inşa eden
bir kişi hayattan ne istediğini bilir. Yaşamın
her ANına sımsıkı sarılır. Yapmak
istediklerini hayata geçirmek için canla başlar çalışır. İstekleri, hayalleri
onu her yeni günle beraber hayata daha çok bağlar. İçsel başarıyı yakaladığında
dışardan gelecek tüm başarılar onun emin adımlarla yürüdüğü yoldaki basamaklara
sağlam bir zemin oluşturur. Hem VERİMLİ hem de ETKİLİ bir insan olur.
Gelin aslında
birbirinden farklı olan bu iki kavrama kısaca bakalım. Verimli insan
üretkendir. Ancak her verimli insan etkili olamayabilir. Çünkü etkili
olabilmek, yaşamımıza yön veren temel değerleri davranışlarımızda yaşatmak
demektir. Yani dün, bugün ve gelecek arasında ahenk kurabilmek, iç ve dış
başarıları ustalıkla dengelemek demektir.
Kendini keşfetmenin
yaşla da ilgisi yoktur. Hangi yaşta olursak olalım, gençken, emekliyken ya da
daha sonra. Önemli olan; FARK ettiğimiz noktada ki o nokta her neresi ise…
kendi iç sesimizi dinlemek ve kendimizi keşfetmek olsun.
Çünkü içinde kendisini
keşfetme ve değiştirme gücü bulan bir insan dünyayı değiştirecek kadar güçlüdür
aslında. Kendimizi keşfederek, geliştirerek, farkında olarak KALİTEli yaşamı
kucaklarken aslında sınırlarımız olmadığını, istersek bu sınırları alabildiğine
genişletebileceğimizi de anlarız. Bu ise hem kendimize hem de çevremize pozitif
enerji ve itici güç olarak yansır.
Bir mezar taşında şöyle
yazar… bilenleriniz varsa da beraberce hatırlamak adına paylaşmak isterim;
‘’Genç ve özgürken,
düşlerim sonsuzken, dünyayı değiştirmek istedim.
Yaşlanıp akıllanınca, dünyanın değişmeyeceğini anladım. Ben de düşlerimi biraz
kısıtlayarak sadece ülkemi değiştirmeye karar verdim; ama o da değişeceğe
benzemiyordu. İyice yaşlandığımda artık son bir gayretle, sadece ailemi ve
kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim. Ve ölüm döşeğinde yatarken,
birden fark ettim ki önce kendimi değiştirseydim, ailemi ve yakınlarımı da
değiştirebilirdim. Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla, ülkemi daha ileri
götürebilirdim. Kim bilir belki dünyayı bile değiştirebilirdim."
Son derece anlamlı
sözler öyle değil mi? Dünyaya isimlerini altın harflerle yazdırmış pek çok
insan; işe önce kendi keşifleriyle
başlamadılar mı zaten? Ünlü mucitleri düşünün. Hepsi kendi içlerindeki o sese
kulak verdi. Etraflarındaki karşı çıkışlara, engellere gözlerini kulaklarını
kapadı ve hayallerinin gerçekleşmesi için çalıştı. Yaratıcılıklarını sonuna
kadar kullandı. Öyle değil mi? Onlar da sadece bizler gibi insan. Aramızdaki
tek fark ise keşifle başlıyor. Önce kendimizin keşfiyle…
İçinde yaşadığımız
toplumda birbirinden farklı sınırları ve kalıpları olan, düşünceleri bambaşka
pek çok insanla bir arada yaşıyoruz. Hepimiz zihinsel, duygusal ve davranışsal
olarak birbirimizden farklıyız. Mühim olan bu farkları önemseyip anlayarak,
onları gözden kaçırmadan iletişim kurmaya çalışmak, o uyumu yakalamak olmalı.
Hepimizin ruhsal sağlığı ve huzuru adına.
Artık kendi düşünce ve
algılamalarımızın sınırlarını öğrendiğimiz için başkalarının farklı
düşüncelerini daha iyi anlayabiliriz. Elbette biraz alçak gönüllü olarak, biraz
gönül gözüyle bakmayı bilerek. Diğer kişilerin düşünce ve algılarına saygıyla
bakabilmek ise hepimizin mutluluğu için kocaman bir adım olur inanın bana.
Yeter ki herkes kendi payına düşen azmi, cesareti, çabayı göstersin.
Tıpkı doğanın kendini
bahara hazırlanmak adına uyanması gibi ŞİMDİ uyanma vaktidir. Gelin bizler de
kendimizi bahara, yeniliklere ve coşkuya hazırlamak adına uyanalım. Fark ettiğimiz bu ANIN kıymetini
bilerek, kendimizi yeniden keşfetmenin keyfiyle yaşama sımsıkı sarılalım. Daha
fazla geç olmadan, kendimize bu ödülü verelim. Ne dersiniz, HAYAT bu denli
ANLAMLIYKEN bu kadarcık zahmete değmez mi?
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
08.04.2013
NOT: Tüm yazılarına
hayran olduğum Sn. Doğan Cüceloğlu’nun ‘’ İyi Düşün Doğru Karar Ver ‘’ isimli
kitabı rehber olarak alınmıştır.
Eğer hayallerimiz varsa varız.Eğer umutlarımız varsa yarınlarımız da vardır..koyver gitsin hayalleri..Gittiği yerde mutlaka cennet olacaktır..sevgilerimle...
YanıtlaSilBelgin Hanım merhaba,
YanıtlaSilYazmaya bilinçli olarak kapılan biri değlim ama kalemi ve kagıdı aldıgımda bır cok konuda yazmaya kabılıyetım oldugunu gordum. ve bu konuda yazar olmasamda bendede bazı duygu yuklu yazarlık tutkuları mevcut. Kendimi bu konuda profesyonel mecralarda denemek ıstıyorum siz bana bir fikir verebilir misiniz?