Her yeni kelime, her yeni kavram bize farklı bakış açılarının yollarını aralar. İşte bunu önemseyen, yeniliklere meraklı birisi olarak ele almak istedim bu kavramı da; dilimin döndüğünce elbette.
Aslında 20. yy başlarında
ortaya çıkmış bir kavram PARADİGMA. Yunanca’dan dilimize gelip yerleşmiş. Oldukça
karmaşık ve zor bir tanımı da var üstelik. Bu konuda uzmanların yaptıkları
tanımlardan bir kaçını paylaşmak isterim.
Belli bir düşünce biçimi.
Davranışları belirleyen
bir dünya görüşü.
Bir perspektif, bir tür model.
Ortak değerler ve
anlayışlar dizisi.
Bir insanın yaşamı
algılama biçimi.
Algı düzeneği.
Psikolog Prof.Dr. Doğan
Cüceloğlu’nun açıklamasıyla ise;
‘’dünyaya nasıl bir gözlükle baktığımızdır’’ paradigma. Basit ve yalın bir açıklama. Gerçekten de
dünya taktığımız gözlükle değişiyor; bunun farkında olmak, gözlüğümüzün
camlarını hep temiz tutmak ve araba pembe renklerle harelenmesine de izin
vermek gerek bence.
Elbette hepimizin en
büyük gayesi yaşadığımız sürece mutlu olmak. Ama bunu herkesin başaramadığı da
bir gerçek. İşte hayatta mutluluğu yakalayanlar, yaşadıkları şeylere olumlu
bakmasını bilen kişiler. Onların gözlük camları hep tertemiz ve arada pembe
hareli. Hep mutsuz olduklarını savunan diğer kesim ise her şeye olumsuz bir
çerçeveden bakarak yaklaşıyor, haliyle gözlük camları kirli, çizik, net
göremiyorlar ve etrafındaki pek çok detayı haliyle kaçırıyorlar. İşte bu
anlamda paradigmaya; bizleri belirli şekilde düşünmeye, görmeye, algılamaya,
yorumlamaya yönelten duygusal sistemler olarak bakarsak; hayat felsefemizi
şekillendiren bir yapı taşıdır da diyebiliriz.
Öyle değil mi? Ve hepimiz kendimize
seçtiğimiz paradigmalarla hayatı ve yaşadıklarımızı yorumlar, açıklamalarımızı
bu yönde yaparız.
O halde paradigmamızı
oluşturan ve etkileyen pek çok faktör olmalı, işte onlardan bir kaçı;
*kalıtımsal faktörler,
*eğitim düzeyi,
*çevre,
*kültürümüz,
*ekonomik ortam,
*ruhsal boyut,
*örf ve adetler,
*inançsal düşünceler,…
Buradan hareketle paradigma
için; kalıtım yoluyla bize geçene ilave olarak çevreden alınan duygu ve
düşünceler ışığında; doğru ve yanlış yargılaması yapılmadan, karşılaştığımız
olayların otomatik olarak yorumlanması, hüküm verilmesidir diyebiliriz.
Aslında her paradigma; belli sorunlar demetine cevap olarak ortaya atılıyor ve zaman içinde gelişiyor. Söz konusu sorun bittiğinde ise paradigma da bitiyor ve yerine yeni sorunlarla beraber yeni paradigmalara bırakıyor.
Bu kavramı
yaygınlaştıran kişi Amerikalı ünlü felsefeci Thomas Samuel Kuhn. “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı güzel bir
eseri var. Kitabında paradigmayı, düşüncenin ve bilimsel kavramların temel bir
bileşeni olarak tanımlıyor. Kuhn’a göre paradigma; kabul görme ihtimali bulunan bir düşünce
yapısının, belirli bir dönem boyunca doğru kabul edilmesi.
Ancak çözemediğimiz
sorunlarla karşılaştığımızda, paradigmayı değiştirmek gerekiyor. Çünkü
Einstein’in dediği gibi ‘’Karşılaştığınız sorunları o sorunları yarattınız
düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz.’’
O halde sorunların
içinde kaybolmak yerine: paradigmayı değiştirmeyi başarmak, sorunlara farklı
biçimde yaklaşmak ve o sorunu aşmak gerekiyor. Farklı bakış açıları bize farklı
davranış kapılarını aralama şansı yaratıyor çünkü.
Örneğin hiç bilmediğimiz
bir yere gittiğimizde genellikle, hemen elimize o bölgenin haritasını alarak
kendimize bir yön tayin ederiz. Başka yere ait bir harita ile bulunduğumuz
yerde yön bulmamız ya da varmak istediğimiz yerlere ulaşmamız mümkün olmaz.
İşte paradigma da böyle aslında; her soruna uygun haritayı edinmek, yani o
olaya uygun bakış açısını yaratmak gerekiyor. Bu da ancak sistemli düşünme
yöntemleri ile başarılabiliyor. Bu nedenle özgür ve yaratıcı düşünmek, olaylara
geniş bir açıdan bakabilmek, bilgi birikimine sahip olabilmek çok önemli.
Bakın liderlik konusunda
uzman olan ünlü Amerikalı yazar Stephan Covey ne der; ‘’Başımıza gelen her
şeyle, onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı
vardır.’’ Bu sözden hareketle, sahip
olacağımız geniş bakış açısı ve düşünce sistemi; bize geniş bir alanda yepyeni
paradigmalar yaratmamızı sağlar. Böylece sorunları çözecek cevaplara daha kolay
ulaşmamız mümkün olur. (devamı 2/2 ‘de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
13.03.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder