Kolay
mı? Bence değil.
Peki
kendimizi eleştiriyoruz muyuz gerçekten?
Egomuzun
sesini kısmaya gücümüz var mı?
Devasa
gururumuzu dizginleyip hatalarımızın da olabileceğinin farkında mıyız?
Yoksa
biz her şeyi bilen, kendimize söz söyletmeyen, her daim yaptıklarımızla övünenlerden
miyiz?
Son
derece tehlikeli yanlarımız bunlar. Bir kez başladı mı ardı arkası kesilmeden
tüm iyi duygularımızı ele geçirdiğini belirtiyor uzmanlar.
O
zaman biz de acımasız, paylaşmaktan uzak bireyler olup çıkıyoruz. Her şeyi
sadece kendimiz için düşünüyor, her olaydan kendimize bir paye çıkarıyor;
şımardıkça şımarıyoruz. Kendi egomuzun esiri oluyoruz iyiden iyiye. İpler onun
elinde artık. Özgürlüğümüz de.
Bu
durum bizim hayrımıza mı? Elbette hayır. Hem bizim, hem de etrafımızdakiler
için bu duruma dur demek gerek. Bunun yolu da öz eleştiriden geçiyor.
Peki
öz eleştiri ne anlama geliyor?
En
basit haliyle hepimiz için; kendimizi eleştirebilmek. Biraz daha detayına
girersek; ‘’Egolarımızdan arınıp, içinde bulunduğumuz durumu ve davranış
tarzımızı mercek altına aldığımız anlar.’’ olarak düşünebiliriz.
Bunu
yapabildiğimiz ölçüde karakterimiz sağlamlaşıyor aslında. Bizi şöyle bir silkeleyip kendimize
getiriyor. Tabiri yerindeyse; çuvaldızı önce kendimize batırıyoruz. Varlığımızın
farkına varıyoruz. Yaptığımız hataları, varsa eksik yanlarımızı görüyoruz.
Kendimizi test ediyor, deniyoruz.
Böylece
çevremizdeki kişileri eleştirirken daha duyarlı davranıyoruz. Çünkü o
çuvaldızın acısını biliyoruz. Biz dahil herkesin, yaptıklarında hata ya da
eksiklik olacağının farkındayız artık. Bu bakış açımızla biraz daha insaflıyız.
Ve bu ne kadar güzel.
Bu
nedenle hafife almamak lazım diye düşünüyorum. Çünkü bu noktaya vardığımızda;
bağışlayıcı yanımız daha çok devrede kalıyor. Kötü veya ters bir davranışı
olgunlukla karşılayabiliyoruz. Ve bu da bizim kalitemizi parlatıyor. Hayat standardımızı
manevi anlamda yükseltiyor.
Artık
egomuz daha sağlıklı. Dr. Şafak Nakajima’ nın dediği gibi şeffaf, esnek ve
geçirgen. Egomuzu güçlü gösterip, maskeler ardına saklanmıyoruz. Esnekliğimiz ve
geçirgenliğimiz sayesinde bir çok olumsuzluğu tolere edebiliyoruz. Kolay
kırılmıyoruz. Darılmıyoruz. Dış görüntümüz neyse içimiz de öyle. Ne kendimizi
ne de başkalarını yanıltmıyoruz.
Olumlu
yanlarımız daha çok. Neysek oyuz. Saklanmıyoruz. Netiz. Zorluklar bizi
yıldırmıyor. Aksine o zorlukların bizi güçlendirdiğinin farkına varıyoruz.
Kendimizi yıpratmanın ne denli gereksiz olduğunu anlıyoruz. Eksik ve hatalı
yanlarımızı kabul edip, kendimizi daha çok seviyoruz. Cesuruz, özgüvenimiz
yüksek. Paylaştıkça zenginleştiğimizi biliyoruz. Hiçbir şeyi kendimize
saklamıyoruz. Şükür duymaktan, mütevazi davranmaktan mutluluk duyuyoruz.
Eğer
bunlar içinde eksikliklerimiz varsa ve giderek egomuzun sağlıksız bir hale
geldiğinin farkındaysak; duralım ne olur. Çünkü onu iyileştirmek elimizde. Uzmanlar
böyle söylüyor. Sabırla, itinayla kendimizin farkına varıp; öz eleştiri yapmaya
başlayalım. O merceği elimize alıp gerçeklerle yüzleşelim. Canımız acısa da,
duygusal yanımız bizi zorlasa da sonunda başarmamız mümkün.
Ancak
öz eleştiri yaparken, kendimize sevgiyle yaklaşmamız son derece önemli. Eleştirinin
dozunu kaçırıp, kendimizi sürekli hatalarımızdan dolayı suçlar hale gelmek yok.
Duygu, düşünce ve davranışlarımızla bir bütün halinde hareket ederken; hayattan
zevk almayı ertelemek de.
Elbette
yanılabiliriz. Elbette yanlış adımlar atabiliriz. Bunlar son derece doğal.
Hayatla dans etmek sanıldığı kadar kolay değil çünkü. Düşeceğiz. Kalkacağız.
Yine ve yeniden deneyeceğiz ta ki ömrümüzün sonuna değin. Kendimizle ilgili
hataları kabul ettiğimiz oranda da hayata bıraktığımız tebessümlerimiz çoğalacak.
Buna yürekten inanıyorum. Kaç yaşında olursak olalım, her yeni gün bambaşka
tecrübelerle büyüyoruz. Gelişiyoruz. Değişiyoruz.
Yeter
ki bu değişimler olumlu enerjilerle hepimize ulaşsın. Dünyanın, ülkemizin,
paylaşımda bulunduğumuz topluluğun sevgi dolu ve sevecen olma yolu buradan
geçiyor. Dikkate almanın, uygulamanın tam sırası. Zorluklara ve kötülüklere dur
demek adına bu hepimiz için önemli. En çok da geleceğimiz ve çocuklarımız için.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
21.10.21014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder