30 Aralık 2014 Salı

TİK tak, TİK tak GEÇİYOR YILLAR

Yine yeniden, bir yılı daha bitirmenin soluksuz telaşı içindeyiz hepimiz.

Ara molaları kendimize çok gördüğümüz için olsa gerek; dürüst bir yaşam muhasebesi yapamadan; yılları deviriyoruz. Beklentilerimizi bir sonraki yıla devrederken, onun da bir öncekinden farkı olmayacağını düşünemiyoruz ne yazık ki. Kolayımıza gidiyor belki de.

Oysaki her gün, her an, her saat en değerli hazinemiz; elimizde tuttuğumuz, tutabildiğimiz. Yarın için yaşamayı bırakıp, bugüne hakkını verebildiğimiz ölçüde zenginleşiyoruz.

Bunu hiç unutmadan girelim bu yeni yıla. Ne dersiniz?

‘’Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır.’’ diyor Avusturyalı yazar ve yönetim bilimci Peter F. Drucker.

Ne kadar önemli. Adım atalım artık. Durup beklemeyelim. Ertelemeyelim hiçbir şeyi. Zaten yeterince ertelendi hayatlar. Öyle bir mücadele içindeyiz, öyle bir yarıştayız ki. En çok da kendimizle yarışıyoruz farkında olmadan. Çıtayı hep yüksek tutmaya, bir amaç belirleyip peşinden gitmeye evet. Ama isteklerimizi görmezden gelmek yok. Hele hele hayallerimizden  vazgeçmek yasak.

"Dün hayâldir, yarın bir vehim, bugün ise elinin avucunun altında. O halde ne yapacaksan şimdi yap.’’ demiş; yıllar yıllar önce MEVLANA.

İşte ŞİMDİdeyiz. ŞU Andayız hepimiz. Elimizin altında muhteşem bir yeni yıl daha var. Onu karşılıyor olmamıza şükürlerle teşekkür edelim önce. Ardından her gününü; sanki yarın hiç yokmuş gibi; doya doya yaşamaya bakalım. Özümüzün sesini duyarak, duyumsayarak. Sevginin o sımsıcak harelerini etrafımıza daha çok yayarak. Her geçen gün daha da zenginleşelim beraberce.

Tüm bunları yapabilmek için de bu harikulade yaşam armağanının kıymetini bilmek gerek.

Nasıl mı?

FARKINDALIKLA.

Okuduğum bir kitap, rutinleri kırdığımız ölçüde farkındalığımızı artırabileceğimizi anlatıyordu. İlk adım bu kadar basit. Gelin her gün rutin olarak ne yapıyorsak, onu daha farklı yapmaya çalışalım. Minicik değişiklikler olsun bunlar. Önemli olan o anı fark etmemiz. Ve ilk adımdan sonrası çorap söküğü misali gelecek. Buna yürekten inanalım yeter.

Farkındalığımıza dikkat çekmek adına minicik bir öyküye yer vermek istedim; 2014’ün bu son yazısında. Biraz tebessüm, biraz düşünme misali.

‘’Bir fabrika sahibi, fabrikada çok değer verdiği kol saatini kaybeder. Yoğun arama çalışmaları sonuç vermeyince; ödül vereceğini duyurur. Bunu duyarak fabrikaya gelen küçük bir çocuk; patrona saatini bulabileceğini söyler. Patron ise yoğun koşturmacasının arasında, çocuğun ortalıkta dolaşmasını istemez. Üretimin yapılmadığı ve herkesin gittiği bir gün gelmesini tembihler.

Çocuk patronun sözüne uyar ve dediği gün yeniden fabrikaya gelir. Fabrika sessizdir, çalışanlar evlerine gitmiştir. Saatin kaybolduğu kata girer. Etrafı kolaçan eder ve on dakika sonra elinde saatle patronun yanına koşar. 

Kaç gündür, onca adamla saati arayan ve bulamayan patron şaşkındır. Çocuğa bunu nasıl başardığını sorar. Çocuğun cevabı ise manidardır. Sadece saatin tik tak’larını dinlemiştir.‘’

Öykümüz böyle. Kıssadan hisse hesabı, hayatımızı düşünelim mi şimdi?

Hepimiz günlük hayatın gürültüsüne kendimizi o denli kaptırıyoruz ki, etrafımızda olan tik takları duymuyoruz. Tıpkı kendi iç sesimizin ve hatta öz değerlerimizin tik taklarını duymadığımız gibi.

Ama işte gayret etmek, değişmek için yepyeni bir fırsat daha kapımızda. Sevgimizle onurlandırdığımız, etrafımıza aşkla baktığımız her gün; bu sesleri duyacağımız anlar bizi kucaklayacak.

Yeni yılın heyecanını dolu dolu içimizde hissedelim. İçimizdeki o minicik yaramaz çocuk kıpır kıpır baksanıza.  Gözlerini kocaman kocaman açmış bizden izin istiyor. Bırakalım azıcık da çılgınlık yapsın. Ne çıkar ki?

Daha çok kalbe dokunduğumuz bir yıl diliyorum hepimiz adına. Sağlıkla ve şükürlerle kucakladığımız her yeni gün; kalbimizden etrafımıza taşacak sevgi sağanakları yaratalım. Tüm canlılar için, doğa için, dünyamız için. Tebessümlerimizi esirgemeden korkusuzca kullanalım. Zarafetin hoş çizgisinde kalmaya özen gösterelim. Aşkın büyüsünü hayatın her detayında yakalayanlardan olalım. Az ama, öz olsun felsefemiz. Düne inanırken, yarına güvenelim ve bugünü çok sevelim. Anları kaçırmadan yaşamı sımsıkı kucaklayalım.

‘’Tik tak tik tak geçiyor yıllar.’’ diye düşündüğümüz her ana yanıtımız; ‘’Geçiyor elbette, ama dolu dolu yaşıyorum ve iyi ki yaşıyorum.’’ olsun ne olur.

Dilekleriniz dileğimdir her biriniz için. Gönül soframda her geçen gün artan sevgimi yolluyorum kalplerinize, en derin saygımla. 2015 yılının, umutlarımızın pembe mavi rengine uygun kalması dileğimle. Nice ŞAHANE YILLARIMIZ olsun beraberce kutlayacağımız.

Sevgiyle kalın.  
Belgin ERYAVUZ

22.12.2014






1 yorum:

  1. Senin dileklerin dileğimdir. Bu cümle çok hoşuma gitti. Şimdi ben de sezgi ve duygularımla duamla iletişime geçiyor. Herşeyin istediklerin tez elden gerçekleşmesi dileğiyle mutlu yıllar diliyorum.
    Hikmet Bulut Kırkın

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...