1 Aralık 2016 Perşembe

SORUN DA NEYMİŞ (3/3)

Ototake Hirotada, kolsuz ve bacaksız doğduğunda, doktorların yaşamına ümitsiz baktıkları bir bebekti sadece.

Öyle bir bebeğe sahip olmak bir anne bir baba için de oldukça zorlayıcı mutlaka. Yaşadıkları duyguları anlamamız mümkün bile değil biliyorum. Ama yaşanan derin keder sevginin karşısında yok olup gidiyor.

Elleri öpülesi bu ailelerden bir tanesi de Hirotada’lar.

O zorlu yaşamda mutlu bir birey yetiştirmeyi başarırlar çünkü.

Hayata küsmek, yüz çevirmek ve mutsuzluğa yelken açmak yerine yavruları Ototake tam tersini yapar.

Özel bir eğitim almadan normal bir okula gönderilir. Bu arada hobilerinden hiç vazgeçmez. Her türlü sporu dener. Basketbol oynar. Kano yapar. Eğitiminin ardından çalışmaya başlar.

Cesur, canlı ve büyüleyici havasıyla her zaman neşeli havasını koruyan 
Ototake, şu anda 40 yaşında. Bir gazetede spor yazarı olarak çalışıyor.

Etrafındakilere örnek olmak adına, yaşadıklarını ve duygularını anlattığı bir de kitap yazar. Bir yıl içinde Japonya’da satış rekorları kıran bu kitap, Amerika’da ‘No One Perfect’ ismiyle raflara konur.

Engellilerin de yaşamdan keyif alabileceklerini, eğitim, iş ve sosyal hayatları olabileceğini dünyaya kanıtlar.

Daha çok insana ulaşır.

Daha çok kalbi aralar.

Onlara cesaret verir.

Bakın Ototake’nin yaşama bakışı nasıl?

‘’Ben dört uzvu da olmayan,  dört dörtlük kusurlu bir bedenle dünyaya geldim.  Ancak çok MUTLU bir hayat yaşadım. Aksine dört dörtlük kusursuz vücutlara sahip olmasına rağmen mutsuz da çok hayatlar gördüm.”

Haksız mı?

Bence çok haklı.

Şimdi önümüzdeki iki örnekle biraz düşünelim mi?

Kendimize, ruhumuza, o hep kusur bulduğumuz bedenimize haksızlık etmedik mi fazlasıyla?

Artık yetmez mi?

Yaşam bir saniyesini bile es geçilemeyecek kadar kıymetli.

Etrafa, başkalarına değil kendimize, yüreğimize bakalım.

Seçtiğimiz yolda yürürken yanımızda cesaretimiz olsun yeter. Başkalarının yanımızda olup olmamasına da fazlaca takılmadan, o yolun sadece kendimiz tarafından yürürsek mutluluğa ulaştıracağını unutmadan.

Küçük bir dipnot olarak kayıtlara resmi ile geçen ilk tetra-amelia hastası bir kadın. Kendisi 1920’li yıllardan bir sanatçı. İsmi ise Violetta. Yandaki resim de ona ait.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

02.11.2016

Kaynaklar: http://www.engelsizdostlar.com; http://www.ralphmag.org; https://en.wikipedia.org; http://www.bloghaber.net; http://www.omactivities.com; https://www.izlesene.com; http://arsiv.ntv.com.tr.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...