Kara deliği hemen hepimizin bir şekilde duymuşluğu var. Ardındaki soru işaretleri ile beraber bilinmezliklerle dolu bir kelime.
Astrofizikte,
kütlesi büyük bir kozmik cisim olarak tanımlanıyor. Öyle ki güçlü çekim alanı
ile her türlü maddesel oluşumu ve ışınımı kendisine çekiyor.
Pek
çok filme ve romana konu olan kara deliğin içinde, zamanın çok yavaş aktığı ya
da akmadığı tahmin ediliyor.
Stephen
Hawking'in severek okuduğum ‘Ceviz Kabuğundaki Hayat’ kitabında kara delikler,
genel görelilik kuramıyla tanımlanmışlardı. Yani doğrudan gözlem yok.
Sadece
dolaylı gözlem teknikleri ile keşfedilmişler.
Düşünsenize
zamansız bir alan.
Üstelik
bir tane de değil.
‘Mümkün
olabilir mi?’ diye sormadan edemiyor insan.
Ancak
günümüzde, kara deliklerin varlığı tüm bilim toplulukları tarafından kabul
ediliyor.
Peki
kara deliklerin bizlerin duygusal yaşantısı arasında nasıl bir benzerlik
olabilir ki?
Bunun
cevabı; ağır hastalığına rağmen hayata dört elle sarılarak, bizlere örnek olan
en büyük bilim adamından; Stephen
Hawking’den geliyor.
''Karadelikler,
sanıldığı kadar kara değildir. Ve onlar bir zamanlar sandığımız gibi; sonsuza
dek çıkamayacağımız birer hapishane de değildir. Çıkılabilir ve hatta başka bir
evrene geçilebilir.''
Depresyonu,
uzaydaki karadeliklere benzetirken buradan çıkabileceğimizi de anlatan bu
satırlar öyle kıymetli ki.
Genç
yaşta yakalandığı hastalığında her duyusunu tek tek yitirirken, bir kara
delikten bir başkasına hızla kayıyordu kendisi. En sonunda sesini yitirip
sadece beyniyle baş başa kaldığında bile, umudunu kaybetmeyen bir bilim
adamından bahsediyoruz.
O
halde bize düşen de cesaretle yola devam etmek olmalı. Çünkü o bedeninin tüm vazgeçmelerine
rağmen, beyniyle hayata sımsıkı bağlandı. Hiç durmadı, hep çalıştı. Hala da
üretmeye, yeni keşiflerin yolunu açmaya devam ediyor.
O
halde evrende ve kendi iç dünyamızda karadelikler olsa bile onlardan çıkmanın
da bir yolu mutlaka var.
Christopher
Nolan imzalı, 2014 yapımı Yıldızlararası (Interstellar) filmini izleyenler
hatırlayacaklar. Dünyadan başka yerlerde yaşam arayan bir grup astronotun; bir
kara delikten geçişini ve başka bir gezegene gidişini konu ediyordu. Aslında
her şeyin bir döngüden ibaret olduğu gerçeğiyle son bulmuş ve bizleri hayli
düşündürmüştü.
S.
Hawking, kara deliğe giriş yapan cisimler olduğunu savunurken; onların bu
delikten yine bir şekilde çıktıklarını söylüyor. Bambaşka bir evrene geçiş
yaptıklarını da.
Peki
aslında evren nerede başlıyor dersiniz?
Şimdi
sıkı durun, çünkü cevaba şaşıracaksınız. (devamı 2/2’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
16.01.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder