Evet,
içinde binlerce harfi konuk eden, yüzlerce sayfada hayat bulan bir roman var
edebiyat dünyasında ve içinde hiç ‘E’ harfi geçmiyor.
Naçizane
eli kalem tutmaya çalışan; bunun için her gün çabalayan birisi olarak, böyle
bir romanın varlığından haberdar olmak benim için oldukça etkileyici.
Normalde
böyle kısıtlamalar söz konusu olduğunda, insan yazım alanının daraldığını
hisseder. Düşünsenize sadece bir sayfalık metni bile hiç ‘E’ harfi kullanmadan
yazmak istersek ne kadar zorlanacağımız ortada. Kaldı ki böylesi bir
kısıtlamayla bir roman yazmak zoru fazlasıyla başarmak demek. Üstelik ‘E’ harfi
Fransız dilinde en çok kullanılan ünlü seslerden bir tanesi.
Dünyada
bir başka benzeri olmayan bu özel romanın ismi ‘La Disparition’ yani
Kayboluş.
Yazarı
ise Fransız asıllı Georges Perec.
Yazarın
romanında ‘E’ harfini kullanmama gerekçesi hayli acı olsa da; isminde ve soy
isminde toplam 4 adet ‘E’ harfi bulunuyor olması ilginç bir tesadüf olsa gerek.
Üstelik
yazar tarafından açıklama yapılana değin; hiçbir eleştirmen, romandaki bu
olağanüstü şarttan haberdar olmamış.
Peki
yazar neden böyle bir tercih yapmış dersiniz?
Yazarın
buna cevabı hayatındaki dram dolu yılları anlatır netlikte aslında. Çünkü
kendisi, ‘E’ harfinin Fransız işbirlikçiler tarafından, Almanlara verilen ve
Nazi toplama kampında ölen annesi ile babasını simgelediğini söylüyor.
Fransa’ya
göç eden Polonya Yahudisi yoksul bir ailenin tek çocuğu olan yazarın çocukluk
yılları, İkinci Dünya savaşına rastlar.
Zor
şartlar altındaki yaşamında önce babasını, ondan yedi yıl sonra da annesini
Nazi toplama kampında kaybeder. Çocuklukken onların bir bir kayboluşuna
tanıklık etmesi; içinde devasa bir boşluk oluşturur.
Ne
yazık ki yaşam acı dolu yağmurları ile onu sürekli hırpalar. Halası tarafından bakılırken,
birden evlatlık olarak hiç tanımadığı bir aileye verilmesi ise tenine düşen iri
dolu taneleri gibi içini yakar.
Nihayet
Paris Sorbonne Üniversitesi’nde tarih ve sosyoloji eğitimi alır. Kendisini
yazmaya vererek yaşam yolunu belirlemeye çalışır. Kelimelere giydirdiği büyülü
anlamlarla kendini ifade ettiği yaşamı çalkantılıdır.
Makale
ve deneme yazarlığı yanında, bir süre arşiv işinde de çalışır.
Bu
arada farklı edebiyat tarzları üzerinde çalışma yapan bir gruba katılır. Bu
grubun üyeleri; dilin sınırlarını genişletmenin peşindedir. Hatta matematik
kurallarından faydalanarak deneysel çalışmalar bile yaparlar. Grup; her türlü dil ve ses oyunu, harf düşmesi,
karışık tümce düzeni gibi farklı yollar deneyerek edebiyata değişik bir soluk
katmaya çalışır.
İşte
Kayboluş romanı, yazarın bu arayışları sırasında doğar. Alfabetik bir harfi yok
sayarak yazdığı romanı ile hem hayatından kaybolanları ölümsüzlüğe taşır hem de
dünya çapında bir romana imza atar.
İçinde
belirli bir harf kullanılmadan yazılan böylesi eserlere Lipogram adı veriliyor.
Ancak romanın oldukça ilginç başka özellikleri de var.
Romanın
bölüm sayısı 26 ki bu durum Fransız alfabesinin harf sayısıyla aynı.
Öte
yandan romanın 5.bölümü yok. Neden mi dersiniz? Çünkü ‘E’ harfi Fransız alfabesinde
5. Sırada yer alıyor.
Edebi
çevreler; yazarın eserinde kullandığı dil oyununa, hayal gücüne, kurgusuna ve
mizah duygusuna hayranlıkla yaklaşır. Mucize eser olarak görüp destekler.
1969
yılında yayımlanan roman dünya çapında öyle büyük ilgi görür ki pek çok dile
çevrilir.
Türkçe,
İngilizce, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Felemenkçe, Rusça, Hırvatça, Sırpça
ve Japonca dillerine yapılan çevirilerde ‘E’ harfinin hiç kullanılmaması ise
Kayboluş romanını daha da özel hale getirir.
Romanı
Türkçeye çevirerek bizlere ulaştıran yazar Cemal Yardımcı.
George
Perec’in eserindeki önemli noktaları titizlikle ele alan çevirmen; Türkçe’ye çevirisinde
aynı titizliği korumuş. 29 harften oluşan Türk alfabesini düşünerek bölüm
sayısını 29’a çıkarmış. Alfabemizde 6. Sırada yer alan ‘E’ harfine dikkat
çekmek için de tıpkı yazar gibi 6. bölümü eksik bırakmış.
Kendisini
yarı yazar olarak tanımlayıp, romanın orijinal yapısına katkılar sağladığını
savunması ise; Türk edebi çevreleri tarafından hayli sert karşılanmış.
Dehşet
dolu günlerin acıyla yoğurduğu çocukluğunu, ellerinin arasından kayıp giden
anne ve babasını yüreğine gömen ve ruhunu sözcüklere emanet eden Perec;
maalesef 45 yaşındayken akciğer kanserinden; hayatını kaybeder.
Eserlerinin
çoğunda hayatından kesitler sunarken; sivri dilli olmasına karşın sözcüklerle yaptığı
büyülü dans hiç unutulmaz. Son yarım yüzyılın başyapıtlarından biri olarak
kabul edilen ve fantastik bir komplo öyküsünü anlattığı ‘Kayboluş’ romanı ile de
unutulmazlar listesindeki yerini alır.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
07.03.2018
Kaynaklar:
https://onedio.com; https://oggito.com; http://www.idefix.com; ergul.tosun@ensonhaber.com.
Kayboluş benim içinde unutulmaz. Yorumunuz, yazılarınız ve bloğunuz çok güzel, başarılar dilerim.
YanıtlaSil