7 Aralık 2009 Pazartesi

ZOR DÜNYAMIZIN MELEK YÜZLERİ





Çocuklar, çocuklarımız…

Bizlere annelik duygusu gibi dünyada eşine az rastlanır o yüce duyguyu tattıran; hesapsız, yalansız, içten, sevecen, masum, ışıltıları yıldızlardan daha parlak, sıcacık, yumuşacık… çocuklarımız. Dünyanın neresinde, hangi ülkesinde olursa olsun, yaşadıkları evreni anlamaya çalışan nadide çiçeklerimiz. Savaşın, acımasızlığın, yoksulluğun, nefretin, kıskançlığın, haksızlığın yaşandığı zor dünyamızın en masum varlıkları, melek yüzleri…

Onların gözlerine bakarsanız bir anda tüm sıkıntılarınızın hafiflediğini, içinizin mutlulukla dolduğunu hissedersiniz. Onların dokunuşları ile verdikleri huzurun, yarım yamalak sözleri ile yaşattıkları keyfin yerini alabilecek başka bir şey yok gibidir aslında. O anlarda içimizi öylesi bir dinginlik kaplar ki, bu duyguyu tarif etmek neredeyse imkansızdır. İsimleri, tenleri, saçları, gözleri, renkleri, engelleri ne olursa olsun. Çocuklar… dünyanın en masum, en sevilesi varlıklarıdır onlar. Ada’lar, Uygur’lar, Ece’ler, Oğuz’lar , İpek’ler, Barış’lar… hepsi bizim, bizim çocuklarımız.

Sevgiye aç, sevilmeye muhtaç, sıcaklığımıza, yakınlığımıza, ilgimize en çok ihtiyaç duyanlar… Sevgisizliğin buz gibi yüzünü henüz dünyaya merhaba derken tadan, bir camii yada hastane köşesine terk edilen; annesiz, babasız, evsiz, barksız, sokak köşelerinde kaderlerine terk edilmiş niceleri… Yuvalarda, dadılarla itina ile büyütülen diğerleri… Anne baba sevgisine hasret, çorak topraklarda bir başına büyüyenler…Büyüklerinin attığı her bir tokadı, akıttığı göz yaşları ile unutan, yediği dayaklara rağmen bağışlamayı biz büyüklerden çok daha iyi başarıp, tek bir güzel sözcük duymak için, yine onlar uğruna çırpınan minicik bedenler…

Alınyazılarını yaşayan çocuklarımız… Daha doğarken kaderleri ile yaşamayı öğrenmek zorunda olan, şanslarına inanan, inanmak isteyen güzelliklerimiz… Önlerindeki iyi ya da kötü örneklerle şekil alan, biçimlenen minik yavrularımız.

Okula gidebilmek uğruna her gün kilometrelerce yolu, yırtık ayakkabıları ile aşmak zorunda kalan, yetersiz koşullarla mücadeleyi daha o ilk adımlarında öğrenen yavrularımız… Öte yanda, sıcacık yataklarından sıcacık okullarına servis lüksüyle gitme şansına sahip olanlarımız…

Kimi kesimde; okul yerine tarlalarda çalışmak zorunda bırakılan, yaşıtları okul yolundayken; soğuk sokak köşelerinde mendil satıp, ayakkabı boyayarak ailelerine yardım etmeye çalışan niceleri…

Farkları, seviyeleri ne kadar birbirinden ayrı olsa da, hatta aralarında uçurumlar olduğu hissedilse de; sonuçta hepsi ÖNCE ÇOCUK; hepsi bizim çocuklarımız, yarınlarımız, geleceğimiz, yaşama sevincimiz, kısacası her şeyimiz…

Sevginizden bir kucak ışık verdiğinizde; gökkuşağı renginde binlerce ışıkla sizlere sevgisini yansıtan, gönlü cömert çocuklarımız.

Dünyadaki tüm güzellikler sizlerin olsun… Savaşın, çekişmenin, acımasızlığın olmadığı bir dünyada sadece sevgiyi bulmanız ve onunla şekil almanız dileği ile…

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ
18/12/2003

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...