Bedenimizdeki en çalışkan organlardan
bir tanesi kalbimiz. Uyuduğumuz anlarda bile tik taklarıyla ‘’Ben buradayım.’’
demeye ve kan pompalamaya devam ediyor. Ruhumuzun en güzel merhemi olan
sevgimizle hem de. Bu öyle bir merhem ki değdiği yerde adeta tılsımlar
yaratıyor.
İşte sevgimizle yol alan ve bizi
yaşama bağlayan bu nadide organımız aynı zamanda bir zeka küpü. Çünkü tıpkı
beynimiz gibi nöronlarla donatılmış. Hem de öyle az bir sayıda değil. Kalp
hücrelerimizde neredeyse yüzde 65 kadar
nöron var.
Bu müthiş bilgi son derece önemli. Bize
kalbimizle beynimiz arasında MUHTEŞEM bir köprü olduğunu gösteriyor çünkü. Birbirleriyle
direkt iletişim kuruyorlar. Beynimiz kalbe duygusal durumunu bildiriyor. Kalbimiz
de o sıcacık sevgisiyle cesaret veriyor. Her bir hücremiz hayatın
güzelliklerini bizlere yaşatmak adına görevde yani.
Ancak kalbimizin işlevleri bununla da
bitmiyor ki. Daha önceki yazılarımdan hatırlarsanız; kalbimizin ürettiği
elektriksel ve manyetik alan beynimizden çok daha güçlüydü. Elektriksel alanda
100 katı, manyetik alanda ise 5000 katı daha fazla enerji söz konusu. Dile
kolay.
Sonuçta hem kalbimizden hem de
beynimizden evrene titreşimler yolluyoruz.
Siz, ben, onlar, bizler, hepimiz.
Yeri geliyor sevgiyle, yeri geliyor burnumuzdan
solurken; kin ve nefretle.
Peki bu ne demek?
Hepimiz birbirimizi iyi ya da kötü,
olumlu ya da olumsuz anlamda etkiliyoruz demek. Buna bir de üzerinde
yaşadığımız dünyanın manyetik alanını eklersek olanlar oluyor.
Bu karmaşa arasında en çok özlediğimiz
ise UYUM ve pozitif enerji, öyle değil mi?
İşte bunun için manyetik alan derecesinin
0,10 Hertz değerinde kalması şart. Çünkü ancak o zaman kalbimizin ve beynimizin
ilişkisi ahenkli bir uyumla yol alıyor. Bir diğer deyişle o var olan köprüdeki
geçişler sakin kalıyor. Birbiriyle çarpışmıyor. Dünyanın manyetik alanı ile de
uyum içinde olduğumuz için; her şey süt liman adeta.
Sonuç? Mutlu olduğumuzu hissediyoruz,
hissettiriyoruz.
Daha ne olsun.
Kalp ve beyin arasındaki bu ahenkli
salınmaya ‘’COHERENCE’’ deniyor. Yapılan araştırmalar, bu özel uyum
yakalandığında; kalp ve beynin birbirine geçen iki sistem gibi sinerjik olarak
işlemeye başladığını gösteriyor.
Peki bu özel dalga boyutunu nasıl
yakalıyoruz dersiniz?
Şimdi sıkı durun. Çünkü kolaylığı
karşısında şaşıracaksınız.
SEVGİ, şefkat, ŞÜKÜR, takdir ve AFFETME
gibi zarafetin tılsımını hissettiren tüm o NAİF DUYGULARLA.
Bunlar arttıkça stresimiz azalıyor.
Dolayısıyla dünyayla olan uyumu da kolayca yakalamış oluyoruz. Bağışıklık
sistemimiz güçleniyor. Varsa hastalıklar iyileşiyor. Bizden etrafımıza olumlu titreşimler
yayılıyor. Tebessümler değdiği noktada artıyor.
Sonuçta bu uyum, bu dalga boyutu
hepimiz için önemli.
Bu amaçla bilim adamları tarafından geliştirilen
bir de cihaz var. Çalışma sistemi son derece basit. Kalp ve beynin uyumla
iletişime geçmesi (coherence) halinde ışık yeşil yanıyor. Uyumsuzluk halinde ise
kırmızı sinyal veriyor.
O halde bize düşen bu uyuma
olabildiğince yakınlarda kalmak.
Işığımızı hep yeşilde tutmak.
Bunu başarmanın ilk adımı ise duygu ve
düşüncelerimizin farkında olmak. Sonra da negatif düşüncelerimizi fark
ettiğimiz anda pozitife dönüştürmeye çabalamak. Yani sık sık içimize dönüp
ruhumuzu yoklamak. Sevgiyle, aşkla ve şükürlerle yaralarımızı sarmak. Bunun
sadece kendimize değil, hepimize faydası var. Benden size, sizden bana,
onlardan hepimize gelen sinyalleri bir düşünsenize.
Uzmanlar bu konu üzerinde bir süre
için yoğunlaştığımızda; uyumu daha sık yakaladığımızı belirtiyor. Yani sadece
okuyup geçmek, bildiğimizi zannedip bırakmak değil asıl olan. Denemek
gerekiyor. Çabalamak. İnanmak ve önemsemek.
Bu arada çok güzel bir not daha var
ki, okur okumaz yapabiliriz hepimiz. Elimizi
kalbimizin hemen üzerine koyuyoruz. Elimizin o yumuşak teması ile zihnimiz
dikkatini kalbimize yöneltiyor. Böylece kalbimizle bağlantı kurmuş oluyoruz. Ne
güzel değil mi?
Ben bir elimle tuşlara basarken, diğer
elimle de kalbime dokunuyorum şu anda. Verdiği his mi? Güzel inanın. İçimdeki
sevgiyle bir şeyler karalarken; sizlere ulaşabiliyor olmanın o tarifi zor
mutluluğundayım şimdi. (devamı ilginç satırlarla 2/3’te)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
10.08.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder