‘’Öfkenin, nefretin ve korkunun
ayrıştırmak, bölmek, uzaklaştırmak gibi bir görevi vardır. Oysa SEVGİ bir
tutkal gibi her şeyi birbirine yakınlaştırır, birleştirir. Sadece SEVMEK
yeterlidir…’’
İşte bu yüzden; kalbe dayalı yaşam,
kalbimizin zekasını parlatmak hepimiz için önem taşısın istiyorum. Uyumu
yakalamayı, yakalayıp bırakmamayı hedefleyenlerden olalım hepimiz.
Her şey sevgiyle yoluna girecek. Barış
ve huzur ancak paylaşılan sevgilerle yaşantımıza göz kırpacak. Olmaz
dediklerimiz bir şekilde yolunu bulacak; ben buna yürekten inanıyorum.
Bu anlamda gelin bu özel enstitüsünün
kurucusu Amerikalı psikoterapi uzmanı Doc Lew Childre’ın sözleriyle gücümüze
güç katalım.
‘’İnsanlığın çok daha fazlası kalbe
dayalı yaşamayı uyguladıkça, bu bilincin sonraki seviyesi olan ergenlik
ritüelini yakalaması kolaylaşır. Kalplerimizin sezgisel rehberliğini kullanmak zamanla
pratik zekaya dayanan sağduyumuzu geliştirecektir.’’
Hemen hepimiz kalp ve beyin uyumunun
bizi nasıl iyi hissettirdiğini biliyoruz. Bu sinerjiyi seviyoruz. Ancak şans
eseri olduğuna inanıyoruz. Oysa önemli olan niyet ederek, bilerek yakalamak. Böylece
hayatın tüm zorluklarını kırma gücüne sahip olacağız. Zihnimiz daha net olduğu
için stresi kolayca yenip, kalıcı çözümler üretmemiz de kolaylaşacak.
Yaptığımız seçimler ve
verdiğimiz kararlar daha etkili olacak.
Tüm bunları başaran da
kalbimiz. Kalbimizin sezgisel zekası.
İçten gelen, samimi, art
niyetsiz, sevgi dolu kalp hislerimiz arttıkça, uyum çoğalıyor. Seçimlerimizi
zorlayan ve bizi farklı bir ‘ben’ haline getirmeye uğraşan Egomuzun sesi daha
az çıkıyor.
Hepimiz kalbin sezgisel
zekasına sahibiz. Ancak bir kısmımız farkında bile değil. Bir kısmımız çok az
kullanıyor. Diğer bir kesim ise o güzel ahengi yakalamış ve hayatının her
evresine sokmuş durumda. Uzmanlar ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak adına
sezgisel
enerjiyi altına benzetiyor.
İşte bu sebeple her
birimizin kalp uyumunu yakalaması, içinde bulunduğu grubu olumlu etkilemeye
çaba göstermesi gerekli. Böylece sadece ailemiz, yakın çevremiz değil; iş ve
sosyal çevreden tutun da tüm canlılar ve evren bundan olumlu anlamda
yararlanacak.
Beraberce MUHTEŞEM bir
huzur ve barış ortamı yaratmak hayal değil aslında. Bilim adamları buna ‘KALBE
DAYALI YAŞAMAK’ diyor. Biraz gayretle, biraz deneyerek olumlu akışı yakalamanın
tadına varmamız gerekli bence; vakit daha da geç olmadan.
Şimdiye kadar sadece
dünyanın manyetik alanının etkileri araştırılırken; artık kalp, beyin ve dünya
üçlüsünün önemi kavranmış durumda. Bize düşen bu güzel bilgileri uygulamaya
dönüştürmek o kadar. Sonunda hepimiz için MUCİZE tadında ANLAR var.
Bir an önce birbirimizi
kırıp incitmeyi, üstüne basıp yok etmeyi bir yana bırakmalıyız.
Sevgi
harelerinin o pembe tonunu yakalayıp, yüreklerimizin sezgisel gücüne güç katmak
zamanı ŞİMDİ.
Son satırları başucu
kitaplarımdan bir tanesi olan ‘’The Secret-SIR’’ kitabının da yazarı Avustralya'lı
Rhonda Byrne‘a vermek istiyorum.
‘’Çekim yasası
yapışkandır. Başkasının iyi şansına sevindiğinizde, onların iyi şansı size
yapışır! Başka bir insandaki bir şeyi beğendiğinizde ya da takdir ettiğinizde o
özellikleri kendinize yapıştırırsınız. Ama biri hakkında olumsuz düşünür ya da
konuşursanız o olumsuzlukları da kendinize yapıştırırsınız ve hepsini
hayatınıza alırsınız.’’
SEVGİ, saygı, aşk,
şükür, empati, anlayış, zarafet, hoşgörü, umut, inanç, affedicilik, nezaket
gibi tüm bu naif duygular benden sizlere, sizlerden hepimize hatta evrene
yayılsın. Yayılsın ki; huzura ve mutluluğa beraberce yol alalım.
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
10.08.2014
Kaynaklar:http://www.youtube.com/watch?v=0zKh4aHW2Eg; http://www.metesen.org; www.heartmath.org; http://okyanusum.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder