17 Eylül 2014 Çarşamba

KALBİMİZİN SEZGİSEL ZEKASI (3/3)

Bakın satırlarıyla kalbimize dokunan Diamon Eros ne diyor?

‘’Öfkenin, nefretin ve korkunun ayrıştırmak, bölmek, uzaklaştırmak gibi bir görevi vardır. Oysa SEVGİ bir tutkal gibi her şeyi birbirine yakınlaştırır, birleştirir. Sadece SEVMEK yeterlidir…’’

İşte bu yüzden; kalbe dayalı yaşam, kalbimizin zekasını parlatmak hepimiz için önem taşısın istiyorum. Uyumu yakalamayı, yakalayıp bırakmamayı hedefleyenlerden olalım hepimiz.

Her şey sevgiyle yoluna girecek. Barış ve huzur ancak paylaşılan sevgilerle yaşantımıza göz kırpacak. Olmaz dediklerimiz bir şekilde yolunu bulacak; ben buna yürekten inanıyorum.

Bu anlamda gelin bu özel enstitüsünün kurucusu Amerikalı psikoterapi uzmanı Doc Lew Childre’ın sözleriyle gücümüze güç katalım.

‘’İnsanlığın çok daha fazlası kalbe dayalı yaşamayı uyguladıkça, bu bilincin sonraki seviyesi olan ergenlik ritüelini yakalaması kolaylaşır. Kalplerimizin sezgisel rehberliğini kullanmak zamanla pratik zekaya dayanan sağduyumuzu geliştirecektir.’’

Hemen hepimiz kalp ve beyin uyumunun bizi nasıl iyi hissettirdiğini biliyoruz. Bu sinerjiyi seviyoruz. Ancak şans eseri olduğuna inanıyoruz. Oysa önemli olan niyet ederek, bilerek yakalamak. Böylece hayatın tüm zorluklarını kırma gücüne sahip olacağız. Zihnimiz daha net olduğu için stresi kolayca yenip, kalıcı çözümler üretmemiz de kolaylaşacak.

Yaptığımız seçimler ve verdiğimiz kararlar daha etkili olacak.

Tüm bunları başaran da kalbimiz. Kalbimizin sezgisel zekası.
İçten gelen, samimi, art niyetsiz, sevgi dolu kalp hislerimiz arttıkça, uyum çoğalıyor. Seçimlerimizi zorlayan ve bizi farklı bir ‘ben’ haline getirmeye uğraşan Egomuzun sesi daha az çıkıyor.

Hepimiz kalbin sezgisel zekasına sahibiz. Ancak bir kısmımız farkında bile değil. Bir kısmımız çok az kullanıyor. Diğer bir kesim ise o güzel ahengi yakalamış ve hayatının her evresine sokmuş durumda. Uzmanlar ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak adına sezgisel enerjiyi altına benzetiyor.

İşte bu sebeple her birimizin kalp uyumunu yakalaması, içinde bulunduğu grubu olumlu etkilemeye çaba göstermesi gerekli. Böylece sadece ailemiz, yakın çevremiz değil; iş ve sosyal çevreden tutun da tüm canlılar ve evren bundan olumlu anlamda yararlanacak.

Beraberce MUHTEŞEM bir huzur ve barış ortamı yaratmak hayal değil aslında. Bilim adamları buna ‘KALBE DAYALI YAŞAMAK’ diyor. Biraz gayretle, biraz deneyerek olumlu akışı yakalamanın tadına varmamız gerekli bence; vakit daha da geç olmadan.

Şimdiye kadar sadece dünyanın manyetik alanının etkileri araştırılırken; artık kalp, beyin ve dünya üçlüsünün önemi kavranmış durumda. Bize düşen bu güzel bilgileri uygulamaya dönüştürmek o kadar. Sonunda hepimiz için MUCİZE tadında ANLAR var.
Bir an önce birbirimizi kırıp incitmeyi, üstüne basıp yok etmeyi bir yana bırakmalıyız. 
Sevgi harelerinin o pembe tonunu yakalayıp, yüreklerimizin sezgisel gücüne güç katmak zamanı ŞİMDİ.

Son satırları başucu kitaplarımdan bir tanesi olan ‘’The Secret-SIR’’ kitabının da yazarı Avustralya'lı Rhonda Byrne‘a vermek istiyorum.

‘’Çekim yasası yapışkandır. Başkasının iyi şansına sevindiğinizde, onların iyi şansı size yapışır! Başka bir insandaki bir şeyi beğendiğinizde ya da takdir ettiğinizde o özellikleri kendinize yapıştırırsınız. Ama biri hakkında olumsuz düşünür ya da konuşursanız o olumsuzlukları da kendinize yapıştırırsınız ve hepsini hayatınıza alırsınız.’’

SEVGİ, saygı, aşk, şükür, empati, anlayış, zarafet, hoşgörü, umut, inanç, affedicilik, nezaket gibi tüm bu naif duygular benden sizlere, sizlerden hepimize hatta evrene yayılsın. Yayılsın ki; huzura ve mutluluğa beraberce yol alalım.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

10.08.2014



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...