12 Eylül 2014 Cuma

BİZLER EMPATİ YAPAMAZKEN

Karşımızdakini, beraberce hayatı paylaştığımız insanları anlayabilmenin en güzel yolu EMPATİ.

Hangimiz yeterince yapabiliyoruz tartışılır. Ama geçenlerde okuduğum bir gerçek yaşam öyküsü; biz insanlara adeta ders verir nitelikte. Beraberce hatırlayalım istedim. Neden mi? Farkındalığımıza bir artı ekleyip, empati yolunda bir adım daha atmak adına.

Tarih…                       16 Ağustos 1996

Yer…                          Amerika-Chicago ‘’Brookfield Hayvanat Bahçesi’’

Olayın kahramanı…   ''Binti Jua'' isimli dişi bir goril.

1988 doğumlu. Annesi Lulu, babası Sunshine. İsminin anlamı da Swahili dilinde 'Sunshine’nın kızı' demek. Eşi Silverback’ten iki yavrusu ve iki  torunu var. Hepsi farklı hayvanat bahçesinde yaşıyor olsa da kocaman bir aileye sahip.

Şimdi gelelim hepimizi gülümsetecek ve içimizi ısıtacak olan öyküye.

Ağustos ayının o sıcak yaz günleri. Hayvanat bahçesi; çocuklarına doğayı, hayvanları ve yaşam şekillerini göstermek için gelen ailelerle dolu. Bahçenin primat yani goril ve maymunların bakıldığı bölümündeyiz.

Her şey normal seyrinde. Ama bir anda sesler yükselir. Bakışlar ve meraklı kalabalık gorillerin yaşadığı tarafa yönelir. Tüm gözler heyecanla ve çaresizlikle tellerin ardına takılır.

Herkes paniklemiş ve çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştır. Sebebi üç yaşlarında bir oğlan çocuğunun gorillerin bölümüne düşmesidir. İçindeki meraka yenik düşen çocuk, etrafı çevreleyen duvara tırmanmış; dengesini kaybedince de tam 18 metreden beton üzerine düşmüştür.

İşte o anda bizim kahraman gorilimiz sessizce çocuğun yanına yaklaşır. Diğer gorilleri homurdanarak uzaklaştırır. Ardından yaralı çocuğu büyük bir ihtimamla kucaklar. Emniyetli bir yere taşır. Bulduğu bir kütüğün üzerine oturur. Kolu kırılan, yüzü yaralanan baygın çocuğu kucağında öz yavrusu gibi sallar. Kendine gelinceye kadar yanına kimseleri yaklaştırmaz. Hatta görevlileri bile. Daha sonra çocuğu hayvanat bahçesinin bakıcılarına teslim eder. Ve bu anda çocuğun sırtını ‘’Artık güvendesin, yaşama yeniden döndün.’’ dercesine sıvazlar. Yaşadıkları kabus dolu anlardan sonra yavrularını sevgiyle kucaklayan anne baba son derece sevinçlidir. Hastanede dört gün geçiren çocuk da eski sağlığına tamamen kavuşur. 

O anları kameraya çekenler bunu dünyayla paylaşır. Ve Binti bir anda herkesin tanıdığı, alkışladığı bir kahraman haline gelir.

İşte içimizi ısıtan, yüzümüzü gülümseten gerçek bir öykü. Binti’den bizlere bir armağan. Konunun uzmanları; bu güzel davranış için başlarda biraz eğitim, biraz fedakarlık ilkelerini savundular. Ama çoğu hayvanda var olan empati örneği olarak Binti’yi kullanmakta sakınca görmediler.

Peki bizler böylesi güzellikleri neden yapamıyoruz? Neden her defasında zorlanıyoruz?

İçimizi karartmak istemiyorum ama; dünya üzerindeki vahşeti, acımasızlığı, öfkeyle kinle yapılanları, haksızlıkları, vurdumduymazlığı ve hepimizi insan olduğumuza utandıran nice tasvip edilemeyen hareketi düşünmeden de olmuyor maalesef.

Oysa ki  EMPATİ yapmayı bilsek, sadece bilmekle kalmayıp birebir uygulayanı olsak…

Çok mu zor? Bence değil.

Öykümüzdeki dişi goril bunu başardı. Karşısındaki o minicik yavrunun halini görünce, içindeki acıyı hissetti. Hiç düşünmeden yardım elini uzattı. Onu hayata döndürdü. Elbette anne olmasının bu davranışta büyük payı var ama, sonuçta o bir hayvan.

Tam tersine, bunca vahşete imza atan bizler neyiz diye sormadan edemiyor insan. Yaşadığımız onca zulmü görünce. Doğaya, bitkilere, güzelim ağaçlara, hayvanlara ve kendi cinsimize yaptıklarımız o kadar acı ki…

Bakın ünlü Fransız yazar ve filozof François Marie Arouet ya da (kendi ismini saklamak amacıyla oluşturduğu anagramla) Voltaire ne demiş?

"İnsan zeka karşısında eğilir; ama şefkat karşısında diz çöker."

İşte bizler de bu öykü karşısında, bu şefkat ve güzellik karşısında diz çöküyoruz. Öyle değil mi?

DUYARLI OLMAK çok başka bir şey.

Pek çok naif duyguyu içinde barındırıyor çünkü. Merhamet, vicdan, önsezi, sevgi, saygı ilk aklıma gelenler.

Ben biliyorum ki hepimizin içinde var. Az ya da çok, ama var.

Önemli olan onu beslemek. Çoğalmasına ön ayak olmak. Çocuklarımızda bu naif duyguyu yaşatmak.

Doğaya, çevremize ve canlılara karşı ne kadar duyarlı olursak; o kadar zenginleşeceğiz çünkü.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...