4 Kasım 2014 Salı

NİYETLER Mİ? KALPTEN OLSUN (1/3)

Tam bir başlangıç noktasındayız şimdi.

Niyetlerimizde.

Aklımıza gelebilecek her şey bir niyetle başlıyor çünkü.

Düşünseniz hayatımız niyetlerimize emanet.  Ve bu ne kadar önemli.

Niyet; bir şeyi yapmayı önceden isteyip,  zihinde tasarlama, düşünme demek. Maksat, amaç bir diğer tanımı da.

Kelime olarak Arapça’ dan gelmiş. Orada da aynı anlamda kullanılıyor.

Deepak Chopra’nın tanımıyla ise ‘’Niyet; aslında ruhun kendisini maddesel gerçekliğe dönüştürmek için başvurduğu bir mekanizma.’’

İlk başlarda sınırı yok.

Alabildiğine özgür kalbimizde.

Yapmayı istediğimiz herhangi bir şeyi önce zihnimizde tasarlıyoruz. Üzerinde düşünüyoruz, belki değişiklik yapıyoruz. Ardından en önemli kısma geliyor ve niyet ediyoruz. Tüm kalbimizle…

Yavaş yavaş sınırları belirleniyor ve gerçeğe dönüşüyor.

Peki ne zaman?

Elbette en uygun zamanda. Bu belki günler alıyor, belki yıllar, bazen de bir ömür.

Niyetlerimiz her daim kalbimizde şekilleniyor. Bu nedenle ‘KALBİN KALBİ’ de deniyor. Yapacaklarımıza ruh kattığı, temelini oluşturduğu için. Ben bu tabiri çok sevdim. Kalbimin kalbine de sıkı sıkıya tutundum.

‘’Hayat Tanrı'nın armağanıdır. Fakat iyi yaşam, senin düşüncenin armağanıdır.’’ diyor ünlü Romalı düşünür, devlet adamı ve aynı zamanda bir oyun yazarı olan Lucius Annaeus Seneca.

MUHTEŞEM değil mi sizce de? Hayat felsefemizi ne güzel özetlemiş.

O zaman güzel düşünceler ve güzel niyetler için; hadi gelin beynin kıvrımlarını aralayalım beraberce.

Beynimiz niyetlerimizi nasıl algılıyor biliyor musunuz?

Cevabı için sıkı durun, çünkü içerde inanılmaz şeyler oluyor. Basitleştirerek paylaşmaya çalışacağım sıkılmayasınız diye.

Niyetlerimiz beynimizdeki sınırsız senkronize korelasyonu harekete geçiriyor.  Yani değişken tüm verileri aynı anda devreye sokuyor. Biliyoruz ki beynimizde birbirinden bağımsız bölgelerde sayısız nöron var. Somut bir şeyle karşılaştığımızda; işte bu nöronlar 40 Hz ile titreşiyor ve bütünlük sağlamak adına aynı anda devreye giriyor.

Bunu yapmazsa hiç birimiz net bir şey göremiyoruz.  Sadece noktalar, çizgiler, net olmayan görüntüler var aslında. Niyet sayesinde tüm bunlar bir bütüne dönüşüyor. Beş duyumuzla bir nesne yaratmış oluyoruz.

Bir anlamda niyetimizle evrendeki değişken ve bağımsız görüntüleri düzene sokuyoruz. Algılamayı sinir sistemimizle yapıyoruz; ama niyetlerimizin sorumluluğu çok daha fazla. Yaratmanın temelini oluşturuyor çünkü.

En yakın arkadaşı mı? Kader. Çünkü kaderimiz en derin arzu ve niyetlerimizle şekilleniyor.

Şimdi düşünme zamanı. Şu anda en çok neye niyet etmeye ihtiyacımız olduğuna dair.
Kimimiz aşk diyecek, kimimiz evlilik, belki para, yıllardır özlemini duyduğu bir evlat ya da güzel bir iş. İşte niyetimiz her ne ise; kalbimiz ve bir parçası olduğumuz evren; bu ihtiyacımızı gidermek için devrede. Sonuçta bizi mutlu etmek istiyor. Yani son durakta ruhsal tatminimiz söz konusu.

Ancak dikkat. Sürekli tekrar edilen niyetlerin, alışkanlığa dönüştüğünü unutmamak gerek. Çünkü önemli olan bu alışkanlığın dışına  çıkmak. İmkansızı düşünüp, hayal edebilmek. İşte o zaman önümüzdeki her kapı açılıyor.

Peki bu o kadar kolay mı?

Evet aslında kolay.

Yeter ki endişe ve kaygılardan uzak kalmayı başaralım. Ruhsal dinginliğimizi korumaya özen gösterelim. Aklımızı sınırsız kullanmayı ve özgür tutmayı hiç unutmayalım.  (devamı 2/3’te)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

31.07.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...