Araştırma yaparken
birbirinden ilginç hayat öyküleriyle karşılaşıyorum. Her zaman olmasa da zaman
zaman yazıp paylaşıyorum. Çünkü her yaşanmışlık, her öykü bizlere ayrı bir ders
veriyor. Görüş açımızı zenginleştiriyor. Yaşama daha farklı pencerelerden
bakabilmemize vesile oluyor.
İşte bunlardan bir
tanesi daha karşımızda.
Beni çeken yanı hayata
bakış rengi oldu.
Hangi renk mi?
PEMBE.
Benim de çok sevdiğim,
tercih ettiğim renkler arasında. Hayatın o gri siyah katmanlarındayken; bu tarz
renklere sahip olmak insanı hafifletiyor diye düşünenlerdenim.
Yazımın kahramanı iş
kadını da böyle düşünmüş olmalı ki; tüm hayatını pembe renkle boyamış adeta.
İsmi: Mary Kay Ash.
Doğum yeri: Texas, Amerika.
Lakabı: Pembeli Kadın.
Tam 83 yıllık yaşamına
acısıyla tatlısıyla pek çok başarı, ödül ve güzellik sığdırmış bir iş kadını
kendisi. Amerika'nın en büyük kadın girişimcilerinden. Ünlü bir makyaj
firmasının kurucusu ve sahibi.
Ancak onu meşhur yapan özelliği
İNSANLIĞI. Çalışanlarına verdiği değer ve önem.
Şimdi gelin pembe gözlüklerimizi
takıp, bu güzel kadını tanımaya çalışalım.
Belki de bu güzel rengin
tonları arasındayken; dinginliğin kucağında hareketsiz durmayı başarabiliriz
kısa bir süre için de olsa. Ne dersiniz?
Çok genç yaşta hayata
atılan Mary; evlilik ve geçim gibi pek çok sorumluluğu aynı anda yüklenmiş.
Fakir ama onurlu ve dürüst bir ailede yetişmiş.
Hayalleri elbette gönlündeki
yerini hep korumuş ama, hayata sıfırdan başlamış. Henüz altı yaşında küçücük
bir çocukken, kurabiye satarak iş hayatına atılmış. Genç yaşlardaki ilk evlilik
yıllarında ise kapı kapı gezerek kitap satmaktan gocunmamış.
Kitap yazmayı daha o
yıllarda kafasına koymuş. Kendi kozmetik firmasını kurup, iş hayatının erkek
egemen ortamında mücadele ederken; özgüveni ve cesareti en büyük yardımcısı
olmuş.
Başkalarının
başarılarını her daim önemsemiş. Karşısındaki kişilere bakarken; ‘’Bana kendimi
ÖNEMLİ HİSSETTİR.’’ levhasını boyunlarında taşıdıklarını hiç unutmamış.
Personelini sürekli teşvik etmiş. Onları övmek en büyük ilkesi olarak kalmış
yaşamı boyunca. Hayatının önceliklerine yani ailesine, inançlarına ve kariyerine
odaklı kalmak mutluluğuna mutluluk katmış.
Başarılı iş hayatı
boyunca pek çok onursal ödülle ödüllendirilmiş. Ölümünden sonra dahi pek çok
ödül almaya devam etmiş. ‘’100 yılın en büyük kadınları ödülü’’ bunlardan
sadece bir tanesi. Özellikle kadınlara yaptığı yardımlarla, kurduğu vakıflarla
pek çok kalbi kendisi gibi pembeye boyamış. En çok da personelini. Canı gönülden
isteyerek, kalbini ve sevgisini de katarak.
Sadece yaşadığı ülkede
değil; dünyaya adını duyuran Mary; hayatı, iş felsefesi ve insanlara verdiği
değerle bugün dahi pek çok insanın kalbine dokunmaya devam ediyor.
Dünyadan göçüp gittikten
sonra bile yaptığı güzelliklerle anılıyor olmak ne büyük zenginlik.
Çok zengin olabiliriz.
Çok ünlü, şanlı şöhretli ya da. Ancak İNSAN olmak, İNSANİ değerleri en yüksek
basamaklarda iken bile akıldan hiç çıkarmamak ve özveriyle, alçak gönüllükle
yardımdan kaçınmamak bambaşka bir zenginlik. Öyle değil mi?
Kalp güzelliğinin bu
nadide örneğine gıpta etmemek, sevmemek elde mi? Hayatı boyunca her daim
mücadele eden bir kadın olarak şahsen ben hayran kaldım. Paylaştım ki hepimiz
örnek alalım. Yeri ve zamanı yakaladığımızda da pembe renkli dokunuşlarla
etrafımıza ışıltı saçalım.
(devamı çarpıcı hayat öyküsü ile 2/2’de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
13.09.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder