18 Şubat 2015 Çarşamba

ÇOCUKLARIN DÜNYASI ÖYLE MASUM Kİ

Yine yeniden kadına şiddet için tuşlara basma ihtiyacı hissettim. Yıllar içinde defalarca yazdım, paylaştım, içimi döktüm, bir kadın ve her şeyden önemlisi bir anne olarak korkularımı dile getirdim. Ve son cümlelerim hep umut dolu oldu. Çünkü geleceğimizin güzelliği yavrularımıza sevgi dolu bir dünya bırakmamız gerektiğine sonuna kadar inananlardanım.

Ancak gelin görün ki, dünyanın en değerli varlıkları olarak el üstünde tutulması gerekirken; yerlerde sürüklenen, bıçaklanan, dövülen, vahşi emeller uğruna canı yakılan, duyguları hiçe sayılan, adeta yaşaması için hiçbir sebep gösterilmeyen yine kadınlarımız, kızlarımız yani bizleriz.

Doğada bile dişiler çok daha değerliyken, insanlar kategorisinde yok sayılmak ne yaman çelişkidir böyle.

Dünya genelinde ve maalesef ülkemizde kadınlarımıza, kızlarımıza uygulanan bu vahşete seyirci kalmak mümkün mü?

Nerede kaldı düşünme yeteneğimiz?

Hangi kilitli kapılar ardına sakladık vicdanlarımızı?

Kalplerimizi sıcacık yapan sevgimizi özledim ben. Saygının, hürmetin, nezaketin en kalitesini hak eden kadınlarımızın, kızlarımızın canı yansın istemiyorum artık; tıpkı sizler gibi.
İçim yangın yeri misali öyle dolu ki. Ne yazsam, ne kadar uzun cümleler kursam da nafile. Biliyorum ki canımızın acısı kolay kolay hafiflemeyecek.

İşte bu nedenle gelin; geçenlerde tesadüfen rastladığım güzel bir video açılıma kulak verelim.

Konu çocuklar. Yer İtalya. Karşımızda henüz ergenliğe adım atmamış 7 ila 11 yaşları arasında erkek çocukları var. Sokaktan geçen sıradan çocuktan bir kaçı onlar. Sadece 3-4 soru soruluyor kendilerine. 
Yaşları, hangi mesleği seçmek istedikleri ve nedenleri gibi. Sonra karşılarına güzel bir kız çocuğu getirip, onlarla tanıştırılıyor. Amaç karşı cinse karşı olan o saf ve masum hislerini anlamak. Çocuklara kızı beğenip beğenmedikleri soruluyor. Hepsi kızı neden beğendiğini kısacık cümlelerle, biraz da mahcup dile getiriyor.

Ardından kızı sevmeleri söyleniyor. Hapsi o kadar şeker, o denli masum yaklaşıyor ki karşı cinse. 
Utanıyorlar belli. Elleriyle saçlarına ya da yanağına usulca dokunuyorlar. Tıpkı annelerimizin bizleri büyütürken yaptığı gibi.

Sevgiyle, şefkatle, nazikçe.

Bir diğer soru ise karşılarındaki kızı güldürmeleri adına oluyor. Komik yüz ifadeleriyle. Çocuklar ellerinden geldiğince, birbirinden komik yüz ifadeleri takınıp kızı tebessüm ettirmeye gayret ediyor.

Sonra aniden röportajı yapan kişi, biraz önce sevip gülümsettikleri o kıza vurmalarını söylüyor. Hem de sertçe.  Çocuklar önce şaşırıyor. Sonra üzülüyor ve ‘’Neden?’’ der gibi bir yüz ifadesiyle öylece kalıyorlar oldukları yerde. Hiç bir şey yapamıyorlar.

Röportajcı adam bununla yetinmiyor. Sorusunu yineliyor. Yeniden kıza vurmalarını söylüyor, adeta teşvik ediyor. Ama nafile. Çocukların hepsi reddediyor bu isteği. Ve o andaki cevapları öyle güzel ki. İşte içimizdeki umuda sımsıkı sarılmak için en güzel neden de bu sözler oluyor.

Bir tanesi; ‘’Vuramam, çünkü o bir kız.’’ diyor. ‘’Vurmam, çünkü vurmak kötü bir hareket.’’
Diğeri ‘’Kadınlara çiçekle bile vurulmaz.’’ diye tepki veriyor.
Bir başkası en manalı sözü söylüyor belki de ‘’Vuramam, çünkü ben bir ERKEĞİM.’’

İşte çocukların ruhları bu kadar masum.

Bu kadar ince ve duyarlı.

Ne olur zamanla yok olmasın kalplerindeki sevgi hareleri. Ne olur kızlarımız, kadınlarımız şiddete uğramasın artık. Bunlar son olsun. Yavrularımız karakterli, sağlam, güven dolu birer erkek olarak yetişsin. Çiçek saflığında ve zarafetindeki kızlarımız yarınlarına el verirken sevginin sıcaklığından mahrum kalmasın hiç biri.

Bizler yetişkinler  olarak da ders alalım bu sözlerden. Elbette hepimiz böyle masumduk çocukken. İçimizde kötülüğe, can yakmaya meyil yoktu. Anlamlarını bile bilmiyorduk aslında ta ki öğretilene değin. Ancak büyüdük. Adam olduğumuzu zannettik. İçimizdeki çocuğu kilit altına aldığımızı fark edemedik. Acımasızca değiştiğimizi göremedik.

İstedim ki bu video ve yazı farkındalığımıza bir vesile olsun. İçimizdeki çocuk dünyası ve ruhu yeniden canlansın. Saygıyla bakmanın zarafetini kuşansın. Sevgiyle bakmanın tadına varsın.  Umut işte bakarsınız olur, peki ya siz ne dersiniz?

Bakarsınız bir gün kadınlar öyle değer kazanır ki gözlerde, bakışlarda, düşüncelerde ve davranışlarda; Fransız yazar ve filozof Denis Diderot’un söyledikleri gerçek olur. 

‘’Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp, mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksınız.’’

Var mı böylesi zarafet dolu yürekler?

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

16.02.2015                               




1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...