Kazanılan
tek bir yürek dahi olsa değer diye düşünüyorum. Gelin beraberce satır
aralarında buluşalım.
‘’Öykümüz
bir manastırdaki kesişler arasında geçiyor. Uyumun, sevginin ve huzurun
hissedildiği özel bir yer burası. Bunu hissetmek isteyenler tarafından da sıkça
ziyaret ediliyor.
Ancak
günlerden bir gün; manastıra bu huzuru yayan, düzeni ve uyumu koruyan üst düzey yetkili dünyaya veda eder. Geride kalan kesişler eski alıştıkları düzende
yaşamaya devam ederler. Ancak bu huzurlu ortam bir süre sonra bozulur. Eski ışıltı,
düzen, bakım yok olur. Haliyle bir gelen bir daha gelmez olur.
Eskiden
uyumla yaşayan keşişler sürekli tartışmaya, birbirlerini suçlamaya başlar.
Giderek
artan negatif enerji herkesi etkiler. Bu duruma daha fazla dayanamayan en
kıdemli keşiş bir çare aramaya başlar. Sonunda ormanda tek başına yaşayan bir kişinin
varlığından haberdar olur. Vakit geçirmeden bu bilgeyi ziyarete gider.
Manastırda
yaşadıklarını anlatır. Ondan tavsiyede bulunmasını ister. Aldığı yanıt son
derece basittir. Aslında aralarında özel bir kişi yaşamaktadır. Ancak gerekli
saygıyı ve sevgiyi göremediği için kimliğini açıklamamaktadır. Özledikleri düzene
ve uyuma kavuşmaları onu bulmalarına bağlıdır.
Manastıra
heyecanla dönen keşiş bu bilgiyi diğerleriyle paylaşır. Herkes merak içindedir.
Bu özel kişinin kim olabileceğini düşünmeye başlarlar. Artık birbirlerine karşı
çok daha dikkatlidirler. Fakat akıllarına gelen herkeste bir kusur bulunca; bu
işin hiç de kolay olmadığını anlarlar. Çünkü kimi tembel, kimi aksi, kimi
düzensizdir. Oysaki o özel kişi her kimse mutlaka mükemmel olmalıdır. Öyle ya
çünkü onda Yaradanın izleri vardır ve Yaradan tartışmasız mükemmeldir.
Tartışmalar
yeniden alevlenir. Bununla bir yere varamayacaklarını anlarlar. Ve birbirlerine
karşı daha nazik ve daha sevgi dolu olmaya karar verirler. Böylece o özel kişi
artık kimliğini saklamaya gerek duymayacaktır.
Aradan
belirli bir süre geçer. Fark etmeden birbirlerine karşı olan sevgileri artar. Sadece
birbirlerinde değil, herkeste ve her şeyde Yaradanın izlerini görmeye
başlarlar.
Manastır
yeniden eski uyumuna ve ışıltısına kavuşur. Yaydığı sevgi dolu enerjiyle; ziyaretçi
sayısı katlanarak artar.
Bir
süre sonra kıdemli keşiş kendisine bu sırrı veren bilgeyi ziyaret edip teşekkür
etmek ister. Aradıkları kişiyi bulup bulamadıklarını sorusuna; gönül
rahatlığıyla ‘Evet’ der. Çünkü başardıklarını ve içlerindeki Yaradanı sonunda
keşfettiklerini bilir.’’
Öykümüz
burada bitiyor. Kıssadan hisse hesabı hepimiz değerliyiz ve hepimizde
kendimizin bile farkın da olmadığı pek çok ışıltı var. Bunlar Yaradanın bize
hediyeleri.
O
halde karşımızdaki her kim olursa olsun; hep değerli olduklarını hissettirerek
yaklaşmamız gerekli. Öyle değil mi?
Mevki,
statü, mal, mülk, para, zenginlik bunların bir kıymeti var mı?
Hepsi
o denli gelip geçici ki.
Kendimizle,
hayatımızla ve etrafımızdakilerle ne kadar uyum içinde olursak; özsaygımız o
denli artacak. Uzmanlar böyle söylüyor. Gerçekten de yaşam kalitemizi
ışıltılarla süsleyen en önemli şey değil mi özsaygımız? Üstelik huzurumuzun en
şık anahtarı. Ama durduk yerde kazanılmıyor. Hele hele negatif düşünceler ve
davranışlar içindeyken bizden köşe bucak kaçıyor.
Asıl
olan kalp ve ruh güzelliği ki, derinlerde hepimizde var bu özel tınılar. Yeter
ki bakmasını, bakarken görmesini bilelim. Ve yaşamın hakkını verirken özsaygımızı
hep sevgiyle besleyelim.
İşe
önce düşüncelerimizden başlamak gerek diye düşünüyorum ben. Önce düşüncelerimizi
sevgiyle yoğuralım bir güzel. Böylece daha uyumlu ve olumlu olacağız yaşama
karşı. Derken bu güzel enerji davranışlarımıza ve sözcüklerimize yansıyacak. Bizden
etrafımıza. Onlardan diğerlerine. İşte özsaygımız kuvvetlendi bile.
Artık insanlara
karşı daha anlayışlıyız. Sık öfkelenmiyoruz. Karşımızdaki her kim olursa olsun
değer veriyoruz. Gülümsetiyoruz, yaşamını kolaylaştırıyoruz.
Can
taşıyan her şeyi sevmek gibisi var mı? Bence de yok. Hepsinde hepimizde Yaradanın
izleri var çünkü. Her zaman yineliyorum. Dünyanın en değerli hazinesi
kalbimizdeki sevgimiz.
O
halde son söz olarak, hepimize yazımın başlığıyla seslenmeme izin verin lütfen.
‘Varlığınıza
varlığımıza şükürler olsun.’
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
21.07.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder