Özellikle
çok soğuk aylar geldiğinde; kuş misali sıcak diyarlara göç edesim geliyor.
Acelem,
sadece sıcakla havalarla yeniden buluşmak adına.
Elbette
her mevsimin doğadaki canlılar için önemli olduğunu biliyorum.
Elbette
delice esen rüzgârı, rüzgarla dans eden yağmuru, kulaklarımızda patlayan gök
gürültüsünü, fırtınayı, şimşeği, yüzümüzü bıçak gibi kesen havaları da
yaşamamız gerektiğinin farkındayım.
Her
şeyden öte doğanın ve canlıların kendini toparlaması, dinlenmesi ve yenilenmesi
için bu süreçlere ihtiyacı var. Böylece hayat denen o dişli çark muhteşem bir
şekilde işliyor. Yaşam döngüsü sessizce devam ediyor.
Ama
gelin görün ki; ‘Hep yaz mevsimi olsaydı ne güzel olurdu.’’ diye konuşur;
içimdeki o yaramaz çocuk. Sevgiyle dinlerim ben de onu, zaman zaman avuturken.
Kimimiz
sonbaharın altın renkli yapraklarına, çiseleyen yağmuruna, hafif puslu havasına
vurgunuz.
Kimimiz
lapa lapa yağan karın muhteşem görüntüsünü özlüyoruz. Kalın battaniye altında,
elimizde kitabımız dünyanın farklı bir penceresinden bakarken hayata.
Kimimiz
gri bulutlardan dökülen sicim gibi yağmura, karanlık gökyüzünden patlattığı
flaşları ile fotoğrafımızı çeken şimşeklere aşığız.
Kimimiz
turkuaz renkli denizde attığımız her kulaçta, her dibe dalışta tenimizi kadife
misali saran tuzlu suyun tadına hasretiz.
Öyle
değil mi?
Her
birimiz için; bazı mevsimler, bazı aylar çok daha yaşanılası.
Ama
nedeni, her ne olursa olsun önemli değil.
Önemli olan mevsimler kapımızı her çalışında; onu sevgimizle kucaklamak.
Şimdi
sonbaharın göz kırptığı zamanlardayız.
Yerlerde
altın rengi yapraklar, havada hafif bir serinlik var. Güneş arada bir çıkıyor.
Bazen
yağmur damlalarıyla buluşuyor. Ve işte o anlarda; bir ressam edasıyla paletini
en güzel renklerle dolduruyor. Gökyüzüne attığı muhteşem fırça darbeleri ile
değme ressamlara taş çıkartıyor.
Yepyeni
bir mevsimi daha kucaklıyoruz. Kocaman tebessümler yüzümüze yerleşirken, şükürler
dilimizden sessizce dökülsün.
Ve
gelin bu sefer bir İLK olsun.
Bundan
böyle girdiğimiz her mevsimin artılarını daha çok düşünelim. Hepsini sevgimizle
kucaklayalım. Kapı aralığında kalmasınlar. İçeriye, gönlümüze buyursunlar. Sayısız
rengiyle, bin bir çeşit kokusuyla tüm duyularımıza hitap etsinler. Farkında olalım.
Aheste aheste hepsinin tadına varalım.
Sonbaharda
yağmur altında yürümenin keyfini, kışın o kısacık kestane kokulu günlerini,
ilkbaharın aşk tılsımı taşıyanı tomurcuklarını, yazın ışıltılı, masmavi
gökyüzünün keyfini çıkaralım.
Biliyor
musunuz bir yandan tuşlara vururken, bir yandan da içimdeki o yaramaz çocukla
konuştum ben de. Bana söz verdi. Bizlere ‘Merhaba’ diyen hangi mevsim olursa
olsun, çok sevecekmiş. Bilirim verdiği sözü her daim tutar.
Fark
ettiğimiz her mevsimin her bir detayı; içimizdeki çocuğa vereceğimiz eşsiz bir hediye aslında. Bunu hiç unutmayalım olmaz
mı?
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
29.09.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder