6 Ekim 2015 Salı

AURAMIZ RENGARENK OLSUN MU? (1/3)

Göremediğimiz ama hissedebildiğimiz bir enerji alanı.

Canlı ya da cansız tüm dünya varlıklarında var olan ve onları çepeçevre saran MUHTEŞEM enerji.

Bir nevi kalkanımız.

Onun güçlü olması; bizim de dış etkenlerden ve olumsuzluklardan korunmamız demek.

Gelin bu olağanüstü durumun bilimsel açıklamasına bakalım kısaca.  

Maddenin en küçük parçası olan atomun elektron ve protonları yayıyor bu manyetik titreşimleri. Psişik radyasyon olarak tanımlanan ışınımlar; önce bir araya gelerek ‘eflüv’ adı verilen partikülleri oluşturuyor. Sonra da tüm o titreşen ışınlar mucizevi bir şekilde birleşiyor. Yani bir nevi elektromanyetik bir alan yaratılıyor.

İşte auramız bizi sarmaya hazır. Yumuşacık. Rengarenk.  

Üstelik bu titreşimler; canlılarda cansızlara oranla daha yüksek. Dolayısıyla tespiti çok daha kolay ve net.

Auramız 4  ana katmandan oluşuyor.

Eterik beden, duygusal beden, zihinsel beden ve astral beden.

Her bir katman farklı derecede titreşiyor. Özellikleri bambaşka. Aradaki iletişimi sağlayan ise sayısız enerji kanalı.

Yaşamın içindeki her şeyden, çevreden, evrenden yayılan yaşam enerjisini alıp bize ulaştıran ise çakralarımız. Aldığı enerjileri dönüştürüyor. Ve bu enerji kanallarıyla sisteme dağıtıyor.

Dolayısıyla her an ve her durumda bir iletişim söz konusu.
Olumlu ya da olumsuz. Tercih bize ait.

Kendimiz ve hepimiz adına; hatta tüm evren için; olumluda kalmak bize yakışanı elbette. Kaliteli ve zarafetle yaşamın adım taşları.

MUHTEŞEM yapımızın bu özel alışverişini ne kadar yakından tanırsak; o kadar bilinçli yaklaşabiliriz duygu ve düşüncelerimize.

Öyle değil mi?

O halde gelin kısaca katmanlarımız arasında gezinelim. Emin olun sıkılmayacağız. 
Çünkü rengarenk bir yoldayız.

ETERİK katman; fiziksel bedenimize benzeyen ve ona en yakın olan bölüm. Düşük bir frekansta titreşiyor. Üstünde çakralarımızı taşıyor. En önemli görevi; sağlığımızı korumak ve evrendeki enerjilerle alışverişimizi sağlamak. Kalınlığı 5-15 cm. kadar sadece.

DUYGU katmanı; eterik bedenden hemen sonra geliyor. Gökkuşağının tüm renklerine sahip. O anki duygusal durumumuza göre renk değiştiriyor. Zihinsel bedenden gelen enerjileri değişime uğratıyor. Sonra geri gönderiyor. Duygusal dalgalanmalarımızın hepsi burada oluyor.

Bizi rahatsız eden tüm o olumsuzluklar burada hayat buluyor. Kararsızlıktan korkuya, endişeden öfkeye kadar. Engel olamadığımızda, maalesef bir süre sonra enerji alanımız tıkanmaya başlıyor. Üstelik aynı türdeki enerjileri kendine çekiyor. Adeta kartopu gibi çoğalıyor. Böylece minicik bir öfke bir süre sonra kabına sığamaz hale geliyor.

Sadece bununla kalsa iyi. Sonra da bireylerden topluma süratle yayılıyor. İşte savaşların, çatışmaların, kavgaların ana nedeni.

Bunun farkına varıp en kısa sürede her birimizin SEVGİ, ŞEFKAT VE HOŞGÖRÜ ile içimizi temizlememiz; tıkanmış kanallarımızı açmamız gerekiyor.

ZİHİN katmanı; duygu bedeni ile astral beden arasındaki bölüm. Rengi sarı. Düşüncelerimizle alakalı. Hastalıkların büyük bir kısmı buradan çıkıyor. Bu nedenle hep güçlü tutmamız şart. Olumsuz düşüncelerimizi fark edip, olumlu olanlarla  değiştirebileceğimiz tek yer. Astral bedenin aldığı bilgileri, duygulara çeviriyor ve buraya yolluyor. Zihin bedenimiz de bu duyguları düşünce haline dönüştürüyor.

ASTRAL beden; bütün ile olan bağlantımızın simgesi. Bu son bölümde titreşim çok daha yüksek. Ancak algılanması hayli zor. Yaşam enerjimizin yükselmesi bu katmanımızın sağlıklı olmasına bağlı.

Ruhsal gelişimi tamamladıkça bu katmanın genişliği ve etrafa yaydığı enerji de o oranda artıyor. (devamı 2/3’te)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

01.09.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...