O yüce
gönüllü, cesur Türk kadınlarının sayısı o kadar çok ki. Bir tanesini yazarken
diğerini unutsak tarih sayfaları ağlayacak sanki.
İşte
yine onlardan bir diğer örnek Zekiye hanım.
Çoğumuzun
pek de tanımadığı bu güzel kadın; 10 Aralık 1919 yılında yaptığı bir mitingle (ki
ismi Mutfak Projesi), tam 3000 kadını toplamayı başarmış. Bu anlamda dünyadaki İLK
ve TEK kadın.
Hem de
o zamanın zor şartlarında, iletişim araçlarından ve yollardan yoksun bir
milletin bağrında gerçekleşmiş bu olay. Üstelik henüz kadının sokağa bile çıkma
hakkı yokken.
Hayran
olmamak, saygı duymamak elde mi? Müthiş bir zeka, şahane bir organizasyon
kafası. Ama daha bitmedi. Şimdi sıkı durun lütfen.
1996
yılında İngiltere seçimlerinde meclisteki 23 kadın sayısını 123’e çıkaran ve
tüm dünyanın bir anda dikkatini çeken Leslie Abdela; kimi örnek alıyor
dersiniz? Elbette Atatürk’ü ve Mutfak projesi ile 3000 kadını mitinge toplayan
Zekiye hanımı.
Bundan
büyük gurur olabilir mi? Hem de aradan geçen tam tamına 77 yıl sonra bile
etkisi bu kadar derin hissediliyorken.
Dünyada
ilk rütbeli ve üniformalı kadın asker imajını yerleştirenler yine bizden. Kurtuluş
savaşındaki o kahraman kadınlarımızdan çıkıyor.
Binbaşı
Ayşe ALTUNTAÇ, Üsteğmen Emine VARDARLI, Üsteğmen Fatma ŞİMŞEK. Ve daha
niceleri.
Üsteğmen
Kara Fatma ( dünyadaki ilk müfreze reisesi kendisi) ve çok fakir olmasına
rağmen bağışlanan üsteğmenlik maaşını Kızılay’a bağışlayacak kadar da zengin
gönüllü.
Atamız;
tüm mal varlığını milletine bağışlamasının nedenini bakar mısınız nasıl zarif
anlatıyor?
”Mal
ve mülk bana ağırlık yapıyor, onları asıl sahibi olan milletime bağışlamaktan
ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar, asıl zenginlik insanın manevi
şahsiyetinde olmalıdır.“
Ciddi,
vakur, zarif ama bir o kadar da esprilidir Atamız. Her davranışından, her
sözünden asalet akar. Zarafetini nakış gibi işler sözcüklerle. Ve söz konusu
milleti olduğunda, duyduğu sevginin sınırları yoktur.
İzmir’in
düşmandan kurtulması akabinde Ankara’ya trenle giderken; gece kompartmanında
kolunu yastık yaparak uyur. Sabah ise kalkar kalkmaz ilk işi kravatını lavaboda
yıkamak olur. Bu kadar mütevazidir o. Ertesi sabah kapısını açan yaveri onun
hiç uyumadığını anlayıp, sebebini sorduğunda ise; cevaben şöyle der;
“Ya çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye
koymayı unutmuşunuz. Kolumu yastık yaptım ağrıdı. Setremi yastık yaptım üşüdüm.
Bende uyumadım kalktım. Geç fark ettim. Üstelik hepiniz en az benim kadar
yorgundunuz. Hiçbirinize KIYAMADIM. Önemli olan benim uyumam değil MİLLETİMİN
rahat uyuması”.
Bir başka
anısı yine takdire şayan.
İstanbul
Üniversitesi’nin açılış töreni yapılacak. Çok mütevazı bir salondayız. Oturmak için
sadece tahta iskemleler var. Ancak o da nesi? Tam ortaya ATATÜRK’ün oturması
için kırmızı renkte süslü muhteşem bir koltuk konmuş. Profesörlerle birlikte
geliyor Atamız. Kırmızı koltuğu gösterdiklerinde ise ağzından peş peşe şu
sözcükler dökülüyor. “Sizlerden öğrenecek o kadar çok şeyim olduğuna göre bu
koltuk sadece sizlere layıktır.” En kıdemli profesörü o koltuğa oturtuyor ve
kendisi tahta iskemlede programı sonuna kadar izliyor.
Sevgisini
saygıyla harmanlayan ve bunu bizzat yaşatan bir liderdir o.
Günlerden
bir gün meclise, İstanbul ve Ankara illerinden birisine ‘ATATÜRK’ isminin
verilmesi için bir kanun önergesi veriliyor. Durumdan haberdar olunca Atamızın
tepkisi ne mi oluyor? Yine kendisine yakışanı yapıyor.
İşte
sözleri; “Bir ismin dillerde kalması için şehrin temellerine sığınmasına gerek
yoktur. Bakın bu şehrin ismi İstanbul, ama Fatih Sultan Mehmet’i hemen
hatırlıyoruz. Eğer ben bir şey yapabildiysem bunu binaların tepelerine, şehrin
temellerine ismimi yazarak değil; MİLLETİMİN KALBİNE yazarak anılmak isterim.”
Mustafa
Kemal ATATÜRK’ü anlatmak için zaman nedir ki?
Yazdıkça
yazası gelir insanın. İster ki o derin gurur paylaşılsın ve kocaman olsun
gönüllerde; yine ve yeniden.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
10.11.2016
NOT:
Her birimizi gururlandıran ve Mustafa Kemal Atatürk’ü çok daha yakından
tanımamıza vesile olan tüm bu özel notlar ve emekleri için Sn. İlknur Göktürkün
Kalıpçı’ya sonsuz teşekkürlerim ve saygımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder