5 Haziran 2017 Pazartesi

DÜNYANIN EN MUTLUSU (2/3)

Matthieu Ricard, 1946 yılında Fransa’nın doğusundaki Savoie’da doğmuş.

Babası bir filozof.

Kendisi ise Pasteur Enstitüsü’nde moleküler biyoloji alanında doktora çalışması yapmış.

Bugün Nepal manastırında yaşayan Budist rahiplerden birisi sadece.

Genetik biliminden rahipliğe uzanan yolun ilk adımını henüz 21 yaşındayken 
Hindistan’a yaptığı bir seyahatte atmış. Orada tanıştığı Tibetli Budist rahiplerden bir hayli etkilenmiş. Doktora çalışmasını bitirince; Tibet Budizmi'ni öğrenmek için Himalayalar’a yerleşmeye karar vermiş.


Hayalini kurduğu dünyasında mal, mülk, para, ev, araba, lüks yaşam gibi maddiyata dayalı hiçbir şeye yer vermemiş.

Sadeliği ve mütevaziliği yeğlemiş.

Basit yaşamın güzelliğini keşfetmiş.

Ve bugün geldiği noktaya bakar mısınız?

Şu anda dünyanın en mutlu insanı olarak kabul ediliyor kendisi.

Onu daha yakından tanımaya ne dersiniz?

Matthieu Ricard, daha çok meditasyonun beyin üzerindeki etkilerini inceleyen bilimsel araştırmalarıyla tanınıyor.

En büyük hobisi fotoğraf çekmek.

1972’den beri Tibet’te. Şu anda Nepal’deki Şenşen Manastırı’nda yaşıyor.

Dünyadaki sayılı Budizm uzmanlarından bir tanesi. 

İşte karşımızda harika bir örnek duruyor.

Ve hepimiz onun gibi mutlu olmayı diliyoruz biliyorum.

Üstelik mutlu olmak hepimizin hakkı.

Ama ne garip bir döngüdür ki, elimizin altında olduğu halde mutluluğu hep başka yerlerde arıyoruz. Kendi içimize dönüp bakmadan, gözümüz dışarılarda, bilinmez zirvelerde gezinip duruyoruz. Kısacık anların içindeki o müthiş güzellikleri ve sıcacık mutluluğu görmüyoruz. Kıymetini bilmiyoruz.

Kim bilir belki nasıl mutlu olunacağını bilmiyoruz. Belki de mutlu olduğumuzun farkında değiliz ve onu dile getiremiyoruz.

O halde dünyanın bu en mutlu insanından alacağımız hayat dersleri olmalı. Öyle değil mi?

Matthieu Ricard; mutluluğunu ‘happiness’ kelimesi yerine; ‘well being’ yani ‘iyi olma’ hali olarak tanımlıyor. Böylece mutluluk kavramını oldukça geniş tutuyor.
Gerçekten çok mutlu. Ve bu ruh hali pek çok deneyle de kanıtlanmış.

Kendisi gibi meditasyona gönül veren deneklerle beraber Wisconsin Üniversite’nde bir dizi araştırmaya katılmış. Kafatasına bağlanan 256 elektrot yardımı ile MR görüntüleri alınmış.

Beynimizde özellikle olumlu duyguların yer aldığı ön bölge zarı çok önemli.

Çünkü beynimizin bu bölgesi; en üst düzeydeki davranışlarımızın bütün bileşenlerinin birbiri ile bağlantılarını yapıyor. Geri bildirimleri de toparlayıp hepsini bir araya getiriyor.

Bilimsel olarak değerlendirmek gerekirse; beynimizdeki tüm olumlu duygularımızı barındıran ön bölge zarındaki beyinsel aktiviteler; +0.3 ile -0.3 arasındaki değerlerle ifade ediliyor.

Ancak Ricard’ın test sonucu -0.45’in bile üzerinde çıkmış. Şimdiye kadar o seviyede bir veriye kimsede rastlanmadığını söylüyor uzmanlar. Ayrıca bilinç, dikkat ve hafızadan sorumlu bölgeleri de son derece aktif.

Dolayısıyla bu verilerle yüksek oranda mutlu olduğu kanıtlanıyor.

Neredeyse 40 yıldır meditasyon yapıyor kendisi. Beynin toksinlerden arınması için de hepimize günde en az yarım saat meditasyonu öneriyor.

Yaşamı sadece meditasyonla sınırlı değil elbette.

Son derece hareketli bir yaşamı var. Deyim yerindeyse hiç yerinde durmuyor.

Zamanının büyük bir bölümünde seyahat ediyor.

1989’dan beri Dalay Lama’nın sözcülüğünü yapıyor.

Mutluluk temalı rehber kitaplar yazıyor. ‘Mutluluğa Övgü’, ‘Keşiş ve Filozof’, ‘Kar Manastırı’ bu güzel insanın önemli kitapları arasında.

Birikimlerini paylaşmak amacıyla pek çok seminere konuşmacı olarak katılıyor.

Okul, yetimhane, hastane açılmasına yardım ediyor. Hayır işleri yapıyor.

Zihin ve Hayat Enstitüsü’nün ( Mind and Life Institute) yönetim kurulu üyesi aynı zamanda. Ve düzenli olarak blog yazıyor.

Sonuçta oturduğu yerde mutlu olmayı beklemiyor. Kendisini meşgul ederek, zamanını etrafındaki insanların mutluluğu için harcayarak mutlu oluyor. (devamı 3/3’te)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

19.04.2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...