Başka
insanların hayatlarına tabi olmak, önceliği onlara vermek, kendi hayatını görmezden
gelmek kendimize yapacağımız en büyük kötülüklerden. Kendimizi neredeyse hiçe
sayarken, aslında duygusal açlığımızı bastırmaya çalıştığımızı fark edemiyoruz.
Sadece kendimizi kandırıyoruz o kadar.
Peki
mutlu muyuz? Değiliz elbette.
Yapılan
araştırmalar Amerika’da her 10 insansan 4’ünde insan bağımlılığı olduğunu
ortaya çıkarmış. Bu oran gelenek ve göreneklerine bağlı ülkemiz için ise çok
daha yüksek.
Bizler
sevgiyi ilk önce kendi içimizde yeşertmemiz gerektiğini bilmiyoruz. Başkaları
bizi sevsin, takdir etsin diye çabalıyoruz. Bu nedenle asla kendimiz gibi
olamıyoruz. Yalnız kalacağız diye ödümüz kopuyor. Hep başkalarının fikirleri
ile hareket ettiğimiz için korkumuz katlanarak artıyor.
Bilmiyoruz
ama depresyonun sınırındaki o incecik ipte sallanıyoruz. Üstelik tercih hakkını
başkalarına verdiğimiz için; o kısır döngüden kurtulmamız da zamanla daha
zorlaşıyor.
Hele
hele bağımlısı olduğumuz insanı bir şekilde kaybedersek o ipin koparak bizi
gerçek acının içine sürükleyeceğinden habersiziz. İşte bu nedenle pek çok insan;
şartları ne kadar zor ve kötü olursa olsun, bağımlısı olduğu insandan
vazgeçemiyor.
Her türlü davranışına katlanıyor. Sessizce kabulleniyor. Yalnız
kalmamak adına acı çukurunda yaşamayı seçiyor.
Çünkü
kendi değerini bilmiyor. Küçük görüyor. Kendisini nasıl ifade edeceğini öğrenmemiş.
Her zaman başkaları tarafından korunup kollanmış. En basit kararlarda dahi onay
bekliyor. Sorumluluk almaktan kaçınıyor. Eleştiriye açık olamıyor. Hemen kırılıyor
ve savaş kalkanlarını çıkarıyor. Karamsarlık bulutunu hep başının üstünde taşıdığı
için güneşe hasret. Kendi kendisine yetemeyeceğini düşünüyor. Sadece bir gün
bile yalnız kalsa hemen mutsuz oluyor, kendisini çaresiz hissediyor.
Bulunduğu
ortamda kendi düşüncelerini açıklamaktan kaçınıyor. Başkalarının fikirlerine
yorum getirmekten de. Susuyor ve dinler görünüyor. Çünkü insanların desteğini
kaybetmek korkuyor.
Halbuki
zaman zaman yalnız olmak, yalnız kalmak güzeldir.
Özgürce
düşünmek, kendi kararlarını kendi istediği gibi vermek, hayal ettiği her şey için
çabalamak özeldir. Ve tüm bunlar bizim kendimize karşı olan sorumluluklarımız
bence.
Kendi
kendimize yeten olmayı da bileceğiz, bir topluluk içine girdiğimizde zarafetle
bir yer edinmeyi de.
Zarafetimizle,
hayata bakış açımız ve yaşamı kucaklama şeklimizle başkalarının örnek aldığı
bireyler olmak hepimizin elinde. İçimizde o potansiyel var.
Yeter
ki farkında olalım.
Sevgimizle
besleyip büyütelim.
Unutmayalım
ki hiç kimsenin korumasına, kollamasına, onayına muhtaç değiliz.
Önceliğimiz
kendimizle.
Kendimizi
sevgi ile kendi hayatımıza adarsak yalnızlığı da sevebiliriz.
Son
söz olarak ben diyorum ki; mutlu olmak için kendine yeten olmayı bilmek gerek.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
06.05.
2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder