7 Haziran 2012 Perşembe

KRİTİK ve ANALİTİK DÜŞÜNCE (KAD)


Geçenlerde videolarını izlediğim Sn.Prof.Dr.Celal Türer'in anlatımlarından yola çıkarak; Kritik ve Analitik Düşünce (KAD) konulu değişim projesini detaylarıyla bloğuma da taşımak istedim.


Hayatı nasıl sorgulamamız gerektiğini çözeceğimiz ipuçlarıyla dopdolu.Okuyunca bana hak vereceksiniz.

KAD , bir değişim projesidir. Eleştirel ve çözümleyici bilgi ekseninde varoluşun değişimini öngörür. Çünkü eleştirel ve çözümleyici bilgi önce özgürleştirir, sonra dönüştürür.

KAD bir var olma TARZIDIR. Eğer gerçekten benimsersek hayatı nasıl anlamlı yaparız eksenine geçeriz.

Herkes önce kendi başına yapacak, sonra bütünde birleşecek ve tam olacak…

KAD’ ın sözcük olarak anlamı ELEŞTİREL ÇÖZÜMLEYİCİ DÜŞÜNME demektir. Zihnin talepleridir bir anlamda.

Zihin bir olayla bir olguyla karşılaştığı zaman soru sormaya başlar.

1.soru….. GERÇEK Mİ?

2. soru…..BU NEDİR?
Hep böyle sorarız ama bu sorular bize bir şey söylemez, sadece kendisini söyler. Bu ikinci seviye bir sorudur.

3. soru…. NİÇİN? NEDEN? bu soru sorulmadıkça önde kalırız, arkayı göremeyiz yani niyet ve arayışı. Oysa ki yapılan işin önünde iş vardır, emekler gayeler görülmez, onu göremediğimiz için de anlamayız.

‘’İlim nedenleri ile bilmektir’’ nedenlerini bilmezseniz onu bilemezsiniz, arkasında sebebi ki bu çok daha önemlidir yapılan işten. Bir şekliyle KAD ın keşfi için sağlıklı bir zemindir.

4.soru…..BU HANGİ ŞEYDİR? Ayırt edecek unsurları yakalamak lazım, niçin KAD diye sormak lazım.

HAYATINI SORGULA VE YENİDEN YAPILANDIR!

Eskiden insanlar kendilerini olduğundan az gösterirdi. Şimdiyse fazla gösterme peşindeyiz. Modernleştikçe gelenekle modernlik arasındaki irtibatlar karıştı. Hayat hızlandıkça problemleri çözemez olduk. Geleneksel dünyada herkesin rolü belliydi. Şimdi her şey birbirine karıştı. Ne zaman nerede ne olacağımızın farkına varamıyoruz. İşte bunlardan ustalıkla çıkmak içinde bir kavrayış geliştirmeliyiz.

KAD bu işin İPUCUDUR.

Bilinç denilen şey modernleşmeyi işaret eder. Kadim dünyada ise bilinç yoktur, aidiyetler vardır. Modern dünyada kendi benliğinizi oluşturmak zorundasınız. ‘’ben şuyum’’deyince ‘’ben bir insanım ‘’deriz. Oysa kadim dünyada ait olduğumuz en geniş halkadan bahsederiz. Aidiyetlerın canlanması lazım. Neyi bıraktığımızı kaybettiğimizi bilirsek geçişlerimiz kolay olur. Gelenek ve modern arasında bir kavrayış oluşturmak lazım ki bu, derinlikli eleştirel analitik düşünceyi gerektirir.

Düşünme yani tefekkür…………bir fikir üretme işidir ve kolay değildir. Cesaret ister. Pek çoğumuz önyargıların değişmesine düşünme deriz. Oysa başkası adına düşünemeyiz. Çelişki lazımdır düşünmek için. Düşünmek önünde yolun olduğu değil, arkanda yolun olduğunu bilmektir. Düşünmeyen sorgulamayan bir toplumda işimiz zordur. Sorusu olmayan insan düşünemez. Sorununuz ve sorunuz yoksa yani kolay cevaplarla gelmeyen sorular, düşünmüyorsunuz demektir.

Hakikati zihinle çözemeyiz. Sezgisel olarak çözeriz. Metafor olarak. Bu alemdeki tek tutarlı şey zihindir. Hayat kalıba giremez. Kıvamla gerçekleşir.

Modern hızlı
Gelenek geride…………aradaki KIVAM ise çok zor.

Yaşamayı biliyor muyuz? Yaşamayı bilmek ezmeden, ezilmeden, miş gibi davranmadan, estetikle, ahlakımızla yaşamı sergilemek demektir. Bu ustalık zordur. Hayatın içinde kendi başına öğrenilmez.

Kıvamı kazanmak için BASİRET gerekir.

Teorik olarak pratikte iş görmeyince basiretle çözeriz. Teorik ve pratik kıvama gelmelidir…

OLMA gerekir.

Gazali….mutsuzluğu şöyle tarifler:

’’mutsuzluk         1-cehalet    2-gafletten oluşur’’ der.

İlim ise kemali arzular, o da yuvarlaktır. Dönüp dolaşır ve makamına geri gelir. Bu daire tamamlanmadıkça cehalet ve gafletten kurtulmadıkça, mutlu olamayız.

Olmanın yolu TASAVVUFTUR.

Önce entelektüel uç sonra ahlaki uç ve birbirini tamamlamak.

ANALİTİK DÜŞÜNME karmaşık bilgileri çözmek için kontras hale getirmek , yer değiştirmek demektir. Yani bir oraya bir buraya. Problemi çözemez ama eleştirel düşünmeyi sağlar.

Eşeltirel düşünüyor, elekten geçiriyor ve üstte kalanları gelecekte kullanıyorsak analitik düşünüyoruz demektir.

İki tür eleştiri vardır:
1-yıkmak için 2-istifade etmek için.

Hiçbir bilgi tazelenmedikçe ayakta kalamaz.

KAD gelenekten moderne, modernden geleneğe tarihsel bir yürüyüş yapmak demektir. Kolay değildir. İkisi arasında yol açmak zordur. Gelenekler yavaş akar, yenilikler içinde damar bulunmalı.

Zor olanı KAD için ne kadar gönüllü olduğumuz….
Hakikatle miş gibi yapılarak amatörce uğraşılmaz. Kavrayışımızı yeniden oluşturmalıyız.

KAD öncelikle ömür boyu sürecek bir yaşam biçimidir. Mevcutla yetinirsek düşünmemiz mümkün değildir.

Zihniyeti değiştirmek gerekir. Bireysel olarak ayakta kalmalı ve bunu topluma çevirmeliyiz. Herkesin kritik etmesi çözümlemesi ve bunları kendi belleğinde kıvama getirmesi gerekir. Teoriyi kendi hayatımızda kullanma kavrayışını kazanma becerisidir. Bunun için mevcut geleneği öğrenmeliyiz.

Düşünme diyalog hadisesidir. Arkasında olanlarla beraber. Aynı şekilde modernliği analiz edelim ve gelenekten modernliğe, sonrada modernden geleneğe yapılan karşılaştırmalarla anlam ufku yaratalım ve nasıl davranacağımıza karar verelim.
     
                      
ÖZETLE ve kendimce; önce bir birey sonra da toplum olarak daha mutlu, daha güvenli yaşayabilmemiz, BASİRET yani GÖNÜL gözümüz açık olarak; empati yaparak olayları sorgulamamıza bağlı. Ben egosundan uzakta kalmak şartıyla; olayları zihin süzgecimizden geçirmemiz, yerinde ve doğru sorular sormamız ve bunların ışığında geçmiş bilgilerimizle şimdikini harmanlayıp üzerinde düşünmemiz, gerekirse eleştirel yaklaşmamız, cesaretle düşüncelerimize sahip çıkmamız ve yaşamda uygulamamız önemli. Bir anlamda NLP gibi bilinçaltımızı, kafa yapımızı yeniden yapılandırmalıyız ki, çağa ayak uyduralım ve hızla geçen zamanı yakalayıp; o süreçteki yerimizi alıp sağlam temelleri inşa edebilelim.

Sonuç olarak; düşünmek,cesaretle sorgulamak, hemen kabul etmemek, önce kendi içimizde sindirmek, sonra eleştirel yaklaşımlarla, yapıcı fikir tartışmalarıyla özünü kavramak, hayata uygulamak… ve bunu 

BİR YAŞAM BİÇİMİ haline getirmek...

Elbette çocuklarımıza bu tarzı benimsetmek, sözlerle değil yaşayarak, ayna olarak...

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

05.06.2012
NOT:izlediğim video'lardan ve bu özel sohbetten haberdar olmamı sağlayan, Sn.CAHİT BÜYÜKKANBER'e sonsuz teşekkürlerimle, İYİ Kİ VAR...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...