‘’Ülkemizde
hızlı kentleşmenin doğurduğu sorunlar çerçevesinde önlemler alınmamıştır.
Günümüzde, özellikle büyük kentlerimizi çevreleyen kır-kentlerde yaşayanların
hemen hepsinde; altyapı sorunları, kamu hizmetlerinin eksikliği, işsizlik,
çevreye uyum ve güvenlik gibi sorunlarla karşı karşıya kalan bireylerin akraba-hemşeri
dayanışmasının ötesinde başvuracakları örgütlü bir yapıya ihtiyaçları vardır.’’
(C.Büyükkanber)
Kesinlikle
var ve bu yapı herkese ortak uzaklıkta yaklaşacak, kimini kayırıp kimini
dışlamayacak; yani bir çemberin tam merkezinden herkese eşit uzaklıkta kalarak
gerekli desteği sağlayacak. Böylece, olması gereken eşitlik kavramından
hareketle adilane olunacak. Yoksa yine haksızlıklar karşısında öfke ve kızgınlıklarına yenik düşen, sevgisiz
bir toplum için gerekli zemin hazırlanmış oluyor.
Büyük
umutlarla toprağını, elindeki avucundakini satıp, çoluk çocuk büyük kentlere
gelen; sonra da yaşadığı hayal kırıklıkları ile yaşam mücadelesi veren, sadece
karnını doyurma telaşına düşen yığınla insan… hal böyle olunca elbette gasp,
hırsızlık, kötü yola düşme alır başını gider. Geriye dön dersiniz, dönecek yol
paraları bile yoktur çoğunun. Evet içlerinde akıllı olan, büyük kentin çarkına
kendini kaptırmadan iş güç sahibi olup, köyünden daha iyi şartlarda yaşayanlar
elbette var. Ama sayıları o denli az ki…
Kente
özgü işlerle geçimini sağlayan, eğitime önem verip tüm demokratik haklarını
kullanabilen, duyarlı, sorumlu, güvenle kendini geliştiren, her anlamda
saygılı, diline, kendine ve çevresindekilere sahip çıkan, estetik anlamda
güzellikler yaratan bireylerin özlemini hepimiz çekmekteyiz.
Toplum
içindeki varlığını sürdürebilme savaşı veren bireyin; her anlamdaki gelişme
hakkına saygı gösterilmesi ve desteklenmesi gerekli BM’in bildirisi gereği. Ama
iş uygulama safhasına gelince yapılanlar; tarlada bir buğday tanesi misali. Karşılıklı
sorumluluklarda bir yan eksik kaldığında da haliyle dalgalanmalar ve akabinde
her türlü toplumsal sorun baş gösteriyor ne yazık ki.
Bir
mozaiğin minicik parçasıyız her birimiz; farklı renklerde, farklı boyutlarda.
Kimimiz canlı, rengarenk, kimimiz sadece gri tonlarda, bir kısmı büyük, bir
kısmı adeta görünmeyecek kadar küçük; ama hepsi bir olunca o mozaik tamam ve
güzel oluyor. Tek bir küçük parça eksikse, ona tamam dememiz mümkün mü? Gözümüz
hep o eksik parçaya ya da renkliler arasındaki gri tonlara takılıyor, bu da
haliyle rahatsız ediyor. (Devamı 3/3)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
17.06.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder