‘’Kendi karanlığından
KORKMA. Hepsi sensin. Dışarıda tehlike yok. Hiç kimse zarar veremez sana.
İçindeki karanlığa dönüp de bakabilirsen AYDINLANACAKSIN. Hadi bu kez dön ve
bak ona. Yüzleş. O zaman, ne yalnızlıktan, ne ölümden, ne de düşlerinden
korkacaksın... ‘’
İşte bu kadar basit
aslında. Belki de korktuğumuz kadar bile yoktur korkularımız. Belki de sabun
köpüğü gibi yok olup gidecektir hepsi. Ne zaman mı? Bizler aslında korkulacak
hiçbir şey olmadığını fark ettiğimizde. Tıpkı çocukken karanlıktan
korkmalarımız gibi. Karanlıkta göremediğimiz noktada; canımızı yakacak bir
şeylerin varlığı değil midir en çok içimize korkuyu salan. Işık açıldığında bir
de bakarız ki
korkacak bir şey yokmuş. İşte başa çıkamadığımız korkularımız
için de aynını yapalım mı? İçimizdeki ışığı yakıp bakalım. Korkacak hiçbir şey
olmadığını, çoğunun bizim endişelerimizden kaynaklandığını göreceğiz. Kısacası
bilinçli bir şekilde korkaklığımızdan sıyrılacağız. Her ne durum için
hissediyorsak artık. Önemli olan bu yüzleşmelerde ruhumuzu nadide bir elmas
gibi korumak, dengede kalmayı başarmak. O zaman gelsin huzur, gelsin hayatın en
güzel renkleri ve sıcacık sevgi dolu enerjiler. Biliyorum kolay değil. Ama
hayatımızın tüm enerjisini alan korkaklığımızı sevginin iyileştirici gücü ile
yenebiliriz. Biraz gayret ve bolca inanma olsun
yüreklerimizde; yeter bence.
İşin bir başka gerçeği
daha var. Bu soruya tüm iyi niyetimizle cevap verelim mi? Hepimiz canımızdan
çok sevdiğimiz çocuklarımızı yetiştirirken bile içlerine korku salmıyor muyuz?
Bazen o çok çaresiz kaldığımız noktalarda bilerek yapıyoruz hatta. Bazen de
bilmeden, kendi korkularımızdan küçük dilimler kesip yediriyoruz kendi
ellerimizle. Ve o korkular bilinçaltına yer etti mi bir daha çıkması yıllar
alıyor maalesef.
O halde ne yapacağız?
Adımlarımızın önündeki bu devasa seti çekip almanın yolu, korkunun içimizde
bizler tarafından yaratıldığını kabul etmek. İşte onu kabul ettiğimiz noktada,
Zümrüdü Anka Kuşu bizi kanatlarıyla havalandırmaya hazır. Ah bir inanabilsek.
Özgürlüğümüzü, enerjimizin renkli dünyasını bir keşfedebilsek. Dışarda bizleri
tehdit edecek olaylardan korkularımızla kurtulamayacağını bir bilsek. Korkarak
aslında istemediklerimizi hayatımıza çektiğimizi bir anlasak…
‘’Önce korkarız, sonra
da en çok korktuğumuz şey her ne ise, onu yaşamımıza bilinçsizce davet ederiz.
Korkunun kendisi, korkulacak şeyi yaratır ve bizim onunla karşılaşabilmemiz
için gizlice plan yapar.’’ Bu cümleler İtalyan sosyolog, yazar ve vizyon sahibi
bir eğitmen olan Stefano D’Anna ‘ya ait.
Gerçekten de ne zaman
aklımıza bir korku düşse, çok kısa zamanda onunla yüzleşiriz öyle değil mi? Ve
korkularımız bir mıknatıs gibi çeker diğerlerini. Ruhumuza zarar verir, bizi
adeta tutsak eder. Ama ya sevgi öyle mi? Sıcacık sararken içimizi, ruhumuzun en
güzel merhemi değil mi sizce de? Paylaştıkça çoğalan, içimizi rengarenk yapan o
vazgeçemediğim duygu.
"Düşlerinizi
kovmayın, çünkü onlar gidince belki siz kalırsınız ama, artık yaşamıyorsunuz
demektir" diyor Mark Twain.
O halde korkular yerini
sevgiye bıraksın. Hayallerimiz adım adım gerçeğe dönüşsün. Hayatımızı cennet
gibi yaşamak varken korkunun o soğuk ve puslu kulvarlarında ne işimiz var ki
bizim. Üstelik hayallerimizle yaşıyor içimizdeki çocuk. Hayallerimizle gülüyor,
kıkırdıyor mütemadiyen. Ne hayallerimizi ne de içimizdeki çocuğu küstürmemek
adına yüreğimizdeki sevgimize sığınalım mı? Belli olmaz, belki bugün belki de yarın tatlı bir sürprizle
çalıverir gönül kapımız.
‘Rüyalar Tesadüfler
Hayaller’ kitabının yazarı Avustralyalı Robert Moss’un çok sevdiğim bir
cümlesiyle yazımı noktalamak istiyorum.
‘’Ruhun tutkuları
mucizeler yaratır.’’
Anlamının derinliğinde
kaybolup gitme zamanıdır şimdi. Ruhumuz sevgilerle dopdolu olduğunda ne korkuya
ne de başka olumsuz duygulara yer olmaz orada.
KORKMA! SEVGİNİN GÜCÜNE
İNAN! RUHUNUN TUTKULARINA SIMSIKI SARIL! HAYATINDA MUCİZELERE YER AÇ! Ben buna
inanıyorum, inanmak istiyorum. Zaten yaşamak başlı başına bir mucize değil mi?
Ne dersiniz?
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
11.11.2013
Merhaba,
YanıtlaSilÇeşitli açılardan ele aldığınız, birçok düşünürün sözlerinden hareketle işlediğiniz "sevginin, oluşturulan korkuları ortadan kaldıracağı, mutluluk kaynağı olacağı" konulu yazınız övgüye değer.
İki yazıyı da okudum, bu arada seçtiğiniz fotoğraflar da anlamlı . Tebrik eder başarılarının devamını dilerim.
yureginize saglik guzel bir konu olmus:)
YanıtlaSil