Ortak nokta ise huzurun,
değişimin sadece kendimizde bittiği gerçeği.
Hepimiz bunun peşinde
değil miyiz?
Daha dingin, daha barış
dolu ve daha huzurlu bir dünya.
O halde ağırlıkları
bırakmak gerek tek tek. Sen, ben, o, siz, biz, onlar… Etrafımıza, başkalarına
faydalı olabilmek için işe kendimizden başlamamız gerektiğini vurguluyor bu konunun
uzmanları.
Kendimiz SEVGİ doluysak
yaymamız o kadar kolay ki. Kendimize, bedenimize, ruhumuza, düşüncelerimize
saygımız varsa; başkalarını da özveriyle dinlemesini, yeri gelip saygıyla
beklemesini biliyoruz. Zorlanmıyoruz. Duygu ve düşüncelerimizi olumlu olmaları
için uğraş veriyor; farkındalığımızı artırmak adına çabalıyorsak herkesin
dünyasını bir şekilde güzelleştirme şansımız var demek. Kısacası işin özü bizde
bitiyor.
Merkezi Hindistan'da
olan hem yöneticileri hem de öğrencileri kadın olan bir üniversite var. Brahma
Kumaris Dünya Ruhsal Üniversitesi. Kurucusu Brahma Kumaris Jayanti. Amacı daha iyi daha
yaşanabilir bir dünya. Ve bunun için de kadınların mihenk taşı rolü oynadığında
hemfikir. Cümleleri öyle çarpıcı ki… Yinelemek ve tekrar ederek yaşantımıza
katmak gerek diye düşünüyorum.
Ben yapabilirim. Sizler
yapabilirsiniz. Onlar da. Ve işte dünya daha yaşanabilir, daha huzurlu bir hale
geldi bile. İş önce niyet etmekse, ilk adım hem kalben hem de fikren inanmaksa;
göz ardı etmeyelim istiyorum ben de.
Üstelik faydası sadece
etrafımıza değil. Öncelik kendimizde. Kendimizi iyi hissettiğimiz her yeni gün,
artı hanemize keyifle ekleyeceğimiz güzellikler olacak. Gece yattığımızda o
günün muhasebesini yaparken, vicdanımız daha rahat olarak yeni günün planlarını
yapacağız. Bunlar öyle önemli ki… Dünyanın giderek daha da zorlayıcı şartlarını
düşünecek olursak vakit geçmeden başlamak, bir şeyler yapmak gerek.
Huzur yolundaki ilk adım
geçirgen olmaya çalışmak. Öyle söylüyor uzmanlar. Yapanlar vardır mutlaka,
hatta hayat felsefesi haline getirenler. Peki biz onlardan olabilir miyiz? Ben
olmamız gerektiğini düşünenlerdenim. Elime geçen her fırsatta da bunu öğrenmeye
çabalıyorum. Yeri geliyor tıpkı bir öğrenci gibi çalışıyorum.
Düşünsenize birisi size
saygıdan ve naiflikten uzak, kalbinizi yaralayacak bir söz söylüyor. Veya bir
anda son derece zor bir olayın içinde buluyorsunuz kendinizi. İşte tam o ANDA…
Tüm sakinliğinizle sözlerin veya olayın içinizden geçmesine izin veriyorsunuz. Adeta
görünmez olup hiç tepki göstermiyorsunuz. Yazarken bile zorlandığımı itiraf
etmeliyim.
Uzmanlar bu şekilde davranmanın
bizi güçlü kıldığını; daha doğrusu kendimizi kontrol etme gücünün tamamen bizim
elimizde olmasını sağladığını belirtiyor. Aksine çoğunlukla yaptığımız gibi kızıp
öfkelendiğimizde, kötü etkiye kırıcı tepkiler verdiğimizde; kontrolümüzden
uzaklaşmış oluyoruz gerçekten de. Hatta üzerinden biraz zaman geçip düşündüğümüzde,
yeri gelip kendimize kızıyoruz sakinliğimizi koruyamadık diye. Öyle değil mi?
Oysa ki içimiz huzurla
dolu olduğunda, bir başka deyişle huzuru kendi içimizde yarattığımızda hiçbir
negatif olay ya da söz huzurumuzu kaçıramıyor. Geçirgen olmayı başardığımız
için geçip gidiyor. Sonuçta huzur hepimiz
için en büyük gereksinim. Ama son derece narin. En küçük aksaklıkta kaçması an
meselesi. Bu nedenle var olan huzurun
devamını sağlamak da en az huzuru bulmak kadar önemli.
Şöyle bir düşünelim.
Dünya üzerinde o kadar çok olumsuzluk, kavga ve hatta savaş var ki… Onları yok etmenin yolu kendi
içimizdeki savaşı, kavgayı, negatif düşünceleri önce FARK edip, sonra
temizlemekle son bulacaksa; hepimizin bunu bir şekilde başarması lazım.
Peki içimizdeki huzuru
yakalamak için ne yapmamız gerekiyor? Bir kısım uzman kendimizi topraklamanın
önemli olduğunu savunuyor. Fazla enerjiyi akıtmak için. Tıpkı elektrik
tesisatlarını korumak adına yaptığımız topraklama çalışmasına benzer bir durum.
Kendimizi negatif hissettiğimiz, hemen her şeye kızmaya başladığımız, sebepsiz korkularımızın
çoğaldığı anlar var ya. İşte onları fark ettiğimiz anda topraklama yapılmasını
öneriyorlar. Bu yolla içimizdeki kötü enerjileri yok etmeye başlıyoruz. Böylece
yersiz endişelerden ve huzursuzluktan da uzaklaşıyoruz. Dingin bir ruh için
daha ne olsun? (uygulama şekli ve devamı 2/2 ‘de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
16.02.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder