Beynimiz sürekli frekans değiştiriyor;
içinde bulunduğumuz durumla alakalı olarak. En derin uykumuzda delta olan
frekansımız, uykuya yenik düştüğümüz ilk devrede ve uyanma saatlerimize doğru
teta halinde.
Yeni uyandık, belki hala
yataktayız, gözlerimizi kırpıştırıyoruz işte alfa frekansına geçtik bile.
Olsun. Hala vaktimiz var kendimizi iyi hissettirmek adına.
Çünkü yataktan
kalkıp, henüz kendimize gülümsemeden hemen haberleri açıyor, gazeteye göz
gezdiriyorsak; anında beta frekansına geçiş yapıyoruz. Neredeyse tüm gün,
olaylarla ve insanlarla mücadele anlarımızda bu frekans hep bizimle. Kurtul
kurtulabilirsen.
Ama yine de yapabileceklerimiz var. Uzmanlar böyle söylüyor.
Kendimizi daha dingin daha huzurlu hissetmek adına; beyin frekansımızı
değiştirebilir, örneğin alfa frekansına geçiş yapabiliriz. Bunun için öncelikle
farkındalığımızı, duru görümüzü artırmak, kendi iç sesimize kulak vermek gerek
elbette.
Biliyor musunuz, üzerinde yaşadığımız
güzel dünyamızın da bir kalp atışı var. Bu ne güzel bir tanımlama; öyle değil
mi? Bizlerle birlikte dünyamızda titreşimler yayıyor evrene.
Schuman Rezonansı olarak da bilinen bu
değerin, yani merkezdeki manyetik alan değerinin 7.8 Hz ‘de sabit kaldığı
düşünülmüş uzun yıllar. Ki bu değer bizim alfa frekansımızla eşdeğer. Ancak yapılan
araştırmalarla zaman içinde yükseldiğini ve şu sıralar 12 Hz civarında olduğu
belirtiliyor. Yükselme nedeni tam olarak belli değil.
Bir başka dikkat çekici nokta ise, dünyamızın
kalp atış hızı artarken; manyetik alandaki gücün giderek zayıflaması. Bu durum bize
günlerin artık yetmez hale geldiğini daha da derinden hissettiriyor. Günler,
saatler inanılmaz hızda geçiyor. Hepimiz bu durumdan şikâyetçiyiz. Ama bunu
kendi algılarımıza bağlarken; aslında fiziksel bir gerçekle karşı karşıya
olduğumuzun farkında değiliz. Çünkü zaman kavramı kısalıyor.
Peki dünyanın kalp atış hızının
artması bizi etkiliyor mu? Elbette. Hepimiz bu rezonans salınımı içinde
yaşadığımız için, beynimiz de bundan nasibini alıyor tabiri yerindeyse. Eskiden
alfa frekansıyla aynı değerdeyken; şimdi beta frekansına geçiş yaptığı için hepimiz
uyku halinden sıyrılıyoruz yavaş yavaş. Daha bilinçli, daha uyanık, daha
sorgulayıcı hale geliyoruz. Elbette hep uyanık kalmanın insanı fazlasıyla
yorduğunu da unutmamak gerek. İşte bu yüzden bir parça dinginlik ve huzur
arayışı içindeyiz. Kısacık zaman dilimlerine çok şey sıkıştırma gayreti
hepimizi fazlasıyla yoruyor. Pozitif enerjileri sönümlüyor. Son yıllarda artan
geçimsizlik, hoşgörüsüzlük, savaş ve kavgalar bunun sonucu belki de. (devamı ve
frekans seçimleri 3/3 ‘ te)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
23.02.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder