17 Mart 2014 Pazartesi

BIRAKTIM VE HAFİFLEDİM (2/2)

Kendi bedenimize topraklama çalışmasını yapmak son derece basit görünüyor. Gelin beraberce deneyelim. Biraz hayal gücünün katkısı ile gözlerimizi kapatarak; bedenimizdeki tüm negatif enerjinin başımızdan ayaklarımıza, oradan da yere akıp gittiğini düşünelim. Bu süreçte ister istemez beynimizdeki düşünceler de sakinleşecek. Biz de. Kalben inanarak ve o anda niyet ederek başarabileceğimize dikkat çekiyor uzmanlar.

Denedik ve işte aşırı tüm duygular, korku, endişe, kaos, kızgınlık, hatta kin ve nefret akıp gitti bile. Eğer imkanımız varsa bir ağaca sarılarak, deniz ya da göl kıyısına giderek ve hatta banyo yaparken üzerimizden akan suyla beraber tüm negatif enerjilerin akıp gittiğini düşünelim. Öyle hayal edelim. Kalben arzumuz da bu yönde olsun. Bize zararı var mı? Yok. Tam tersine inanırsak eğer, bence faydalarını göreceğiz. Sonuçta daha temiz ve dingin bir zihinle, daha sakin sağlıklı bir beden. Kim istemez ki?

Böylesi dingin bir ruh haliyle, karşılaşılan her türlü zor olayı daha kolay atlatmaz mı insan? Daha yapıcı olmaz mı; kırıcı olmak yerine. Şimdi içimizdeki huzura sımsıkı sarılma ve karşımızdakine bulaşan pozitif enerjilerin keyfini çıkarma zamanı.

Her şey bu kadar kolay işte. Kilit nokta geçirgen olmayı başarmada saklı. Bu durum daha önceki yazılarımda değindiğim teflon tava gibi olma haline benziyor az çok. Hepsinde tek bir amaç var. O da negatif, kötü düşünce ve olaylardan kendimizi olabildiğince korumak.

Bunun için izin vermek gerektiğini söylüyor Jayanti. Denge de kalabilmenin önemine parmak basıyor. Egodan uzak, daha yapıcı bir kimlikle elimizdekilere şükrettiğimiz ölçüde zenginliğimiz artacak zaten.

Hem DENGE hem de ŞÜKÜR. Huzur yolumuzun en görkemli basamak taşları. 
Korkmadan sağlamca basıp geçebilmek gerek. Koşulsuz sevmeyi yeni yeni öğreniyor olsak da ne gam? Kendimize duyduğumuz güven her koşul ve şart altında adımlarımızı güçlü kılacak. O zaman mutlu olmamız için başkalarına ve illaki çok uygun şartlara ihtiyacımız olmadığını anlayacağız.

Gerçekten çok önemli bu farkındalık bu; kendimizle alakalı olarak.

Kendi iç sesimizi dinlemek. Gerektiği noktalarda acılarla yüzleşmek. Umutla yarınlarımızı inşa etmeye çabalamak. Huzur yolundaki belki de en çetrefilli bölümler kabul ediyorum. Ama olsun. Hepimizin inişleri çıkışları olacak hayat yokuşunda. 

Önemli olan kendimize olan sevgiyi, saygıyı ve öz güveni yitirmeden ruhumuzun sakinliğini koruyabilmekte. Yeri gelip kendimizi çok zorlamadan akışa bırakarak, yeri gelip kendimize ve yaşadıklarımıza dışardan bakarak hangi noktalarda tıkandığımızı bulabiliriz diye düşünüyorum. Ama bunun için kendimize zaman ayırmamız şart. Unutmayalım ki hep yarına ertelemekle yapamayız bunu. Özetle;

Affetmek.

Sırtımızdaki yükleri biriktirmeden hafiflemek.

Zorlandığımız noktalarda akışa teslim olmak.

Bu arada bazı şeylerin geçip gitmesine izin vermek.

Duygu ve düşüncelerimizin farkında olmak.

Tüm bunlar huzur yelkeninde özgürce yol almamızı sağlayacak. Dünü dünde bırakıp şimdiyi yaşarken; ANLARIN o büyülü ve rengarenk dünyası bize kapılarını ardına kadar açmış olacak.

Bakın yeni dönemin ruhani öğretmen ve yazarlardan Alman asıllı Eckhart Tolle ne der?
‘’Şu anda içinde bulunduğunuzdan başka bir halde huzuru aramayın. Aksi takdirde, içsel çatışma ve bilinçsiz direnç yaratırsınız. Kendinizi huzur içinde olmadığınız için bağışlayın. Siz huzursuzluğunuzu tamamen kabullendiğiniz ANda, huzursuzluğunuz huzura dönüşür. İşte bu teslimiyet mucizesidir.’’

Bunu yapabilen ve huzurunu hiç kaçırmayan insanlar var hayatımda. Onlara her defasında gıpta ile bakıyorum. Onlar gibi olmanın yollarını, tabiri yerindeyse tırnaklarımla kazıyarak bulmaya çalışıyorum. Ve biliyorum ki gün gelecek bunu tamamen başaracağım.

Yazımın en başında Brahma Kumaris Jayanti ve Gandi’den iki anlamlı cümleyle huzura giriş yapmıştım. Eckhart Tolle’un kabullenişi çok güzel ifade eden  cümleleriyle de noktalamak istedim.

Huzur hep var. Bize öylesine yakın hem de. Çünkü içimizde. Ve ne olursa olsun onun kaçmasına izin vermemek yine bizim kendi elimizde.

Huzurun katre katre yayıldığı, sevgiyle beraber paylaşıldıkça çoğaldığı MUHTEŞEM bir dünyaya o kadar da uzak değiliz. Ha gayret…

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

16.02.2014

*Not:Yazımı güzelleştiren harika resmi için Sn. Cüneyt Çetiner'e sonsuz teşekkürler.
*Kaynaklar: http://www.thegabrielmessages.com; Shanta Gabriel’den alıntılardan; Brahma Kumaris Jayanti ‘den alıntılar; www.meditasyonyapalim.com.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...